6233 kelime.
Bu bölüm çok güzel şeylere vesile olacak inşallah...
Dost'uma...
...
...
"Kadın sahabelerden olan Hifâ Hatun'un adı, Medine-i Münevvere'de güzelliği, ahlakı ve zenginliği ile birlikte anılırdı. Dinine çok düşkün, Allah'ın emirlerini yerine getirmeye çalışırdı.
Günler geldi geçti, ailesi vefat edince kimsesi kalmadı.
Bir gün Peygamber Efendimiz'in yanına geldi ve: "Ya Rasulallah! Bana öyle bir amel öğret ki cenneti kazanmamda bana vesile olsun." dedi.
Bunun üzerine Hz. Muhammed(s.a.v): "Önce bir erkekle evlenmen lazımdır. Bununla dininin yarısını emniyete alırsın." buyurdu. Rasulü Ekrem haklıydı, evlenmek dininin yarısını tamamlamak demekti.Hifâ Hatun, "Ya Rasulallah, bana şimdiye kadar birçok kişi evlenme teklifinde bulundu. Hükümdar istedi, geri çevirdim. Deve ve ziynetler vaat edenler oldu, evlenmedim. Ahiret'te kurtuluş için evlenmemi söylüyorsun, o halde evleneceğim kişinin sizin uygun gördüğünüz kişi olsun isterim, sizin seçtiğinize razıyım." dedi.
Tıpkı Allah'tan gelen her şeye razı olduğu gibi. Önce Allah'a güvendi, sonra Peygamberimize. Tevekkül etti.
İki cihan güneşi Efendimiz, "Sabah namazında mescide en erken kim gelirse, onunla evleneceksin." dedi.
Sahabelerden herkes bu durumdan memnun oldu, sabah erkenden kalkmak için evlerine gittiler. Allah tarafından onlara bir uyku hasıl oldu, hiçbiri erken uyanamadı.
Rasulallah mescite kimin geleceğini merak ediyordu. Bu sırada Süheyb'i gördü.
Süheyb, kimsesiz, siyahi, çirkince, çok fakir bir sahabeydi. O kadar fakirdi ki, başını sokacağı bir evi bile yoktu. Bu yüzden mescitte yatardı.
Peygamberimiz bu durumu Hifâ Hatun'a anlattı. Hifâ Hatun daha önce dediği gibi razı oldu.
Rasulallah bur durum üzerine hutbe okudu, nikahları kıyıldı. Sonra Peygamber Efendimiz Süheyb'e: "Ey Süheyb, Kalk bu hanımın için bir şey al. Hanımının elinden tut, evine götür." Buyurdu.
Süheyb ise "Ya Rasulallah! Dünyalık olarak yanımda ne bir dirhem gümüşüm, ne de içinde yatacak ve barınacak bir evim var, benim evim mescittir." dedi.
Bunu duyan Hifâ Hatun, Süheyb'e on bir dirhem gümüşlük bir kese göndererek, filanca yerdeki hazır konağı da ona hediye ettiğini bildirdi.
Hz. Muhammed (s.a.v) onlara dua etti. Sahabeler de Hifâ Hatun'un bu hareketinden dolayı övüp, gıpta ettiler.
İlk gece Hifâ Hatun Süheyb'e dedi ki: "Ey Süheyb, ben sana nimetim, sen bana mihentsin. Sen bu nimete şükür etmek için, ben bu mihnete sabır için, karı koca olmak yerine, gel bütün geceyi ibadetle geçirelim." Çünkü Rasulallah "Cennette yüksek bir çardak vardır. Burada yalnızca şükreden ve sabrenler bulunur." Demişti.
Fakir ve kimsesiz Süheyb, Hifâ Hatun gibi biriyle evlendi, şükretmeyip de ne yapsın, karısının bu teklifini kabul etti.
İkisi de geceyi ibadetle geçirdi. Seccadelerini gözyaşı ile ıslattılar, kalpleri zikirle aydınlandı.
Sonra Cebrail(a.s) Peygamberimizin yanına geliyor ve bu çiftin cennet ile müjdelendiğini söylüyor.
Ertesi gün, Süheyb Peygamberimizin yanına geliyor. Peygamberimiz ona: "Ya Süheyb, geceki halini sen mi anlatırsın ben mi?" der. "Siz anlatın ya Rasulallah." Diye cevap verir Süheyb.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON BAHAR
Romanceبِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم Onlar sonbahar gibiydiler... Hüzünlü, yapraklarını dökmüş ve darmadağın... "Ya helalim olur ya da imtihanım olur dedim. İmtihanım oldu, her an her saniye. Üzüldüm, sinirlendim, ağladım ve sonunda...