33.Bölüm "Bir Müslüman İçin Fazla..."

854 74 14
                                    

Selamünaleyküm,
Kitabın gelişme kısmındayız ve bölümler ilerledikçe yazdıklarım ve yazacak olduklarım için çok heyecanlıyım. Lütfen siz de benimle birlikte bu heyecana ortak olun ve oy vermeyi unutmayın 🤗Çok emek veriyorum çünkü. Emin olun hiç kolay değil ve bu emeğin karşılığını görmek beni mutlu eder ve düler.

Bahar'ı ve onun duygularını en içten hissetmeniz dileğiyle.

Keyifli okumalar, Allah'a emanet olun.

Nasrettin Hoca bir gün gurbete gidiyormuş

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nasrettin Hoca bir gün gurbete gidiyormuş.
Giderken yanına bir torba şeker almış.
Neden bunu yaptığını soranlara
şu cevabı vermiş:
"Çünkü gurbet acıdır."

...   ...   ...   ...

Kaldırımın üzerine çiseleyen yağmurun damlaları kirpiklerime konduğunda başımı gökyüzüne kaldırdım ve yağmurla birlikte gelen ferah havayı ciğerlerime çektim. Bu havalara, bu atmosfere olan aşkımı edebiyat yaparak bile tasavvur edemezdim. Yalnızca birebir bu anı yaşayan, yüzüne damlaların düştüğü kişiler bu hissiyatımı tahayyül edebilirdi.

Atkımı daha bir sıkı sardım boynuma, burnuma doğru çekiştirdim ve feracemin kapüşonunu başıma geçirip ellerimi ceplerime koydum. İşte şimdi bu muhteşem atmosferde Londra sokaklarında yapılan yürüşün tadını çıkarmak için tam teçhizat hazırdım.

Bu havayla birlikte negatif elektrikleri atıp yeni yeni kendime gelmiş sayılırdım. Derya sabah sabah tüm enerjimi sömürmüştü. Ensar'ın askere uğurlandığından ve hiç şaşırmadığım şekilde havaalanından onu yolcu ettiğinden bahsetti. Dediğine göre ağlayıp durmuş ve yaşadığı acıyı da kimseye anlatamayınca beni aramış.

Açıkçası işin Ensar tarafı çok da umurumda değildi, bir insan olarak sağlıklı sıhhatli gidip gelmesini dilemekten başka bir şey yapamazdım ama kardeşimin böyle üzgün olması beni de etkiliyordu tabii. "Ben şimdi asker yolu mu bekleyeceğim?" demişti bana. Geçmişe kısa bir bakış attım. Bir zamanlar bu cümleyi aynı kişi için ben kurmuştum. Zaman işte, her şey onunla tersine çevrilebiliyor.

Ali'nin de halihazırda ödemesi gereken bir vatan borcu vardı. Eğitiminin bitmesini bekliyorduk. Ben de zamanı geldiğinde asker yolu gözleyeceğim inşallah fakat yanında olmaya, her akşam onu görmeye, sabaha gözlerimi onunla açmaya bu kadar alışmışken, Ali'den uzak kalmak fikri bile beni fazlasıyla buhrana itmişti.

Derya'yı teselli etmekle uğraşırken telefonda annemin sesini duyamamıştım. Zaten onunla çok fazla sesli konuşamıyordum ya...Birkaç rutin kelamdan sonra bana ne kadar uzak olduğunu tüm uzuvlarımda hissediyor, gözlerimin dolmasına mani olamıyordum. Sesim titriyordu, hemen fark eden annem ise telefonun diğer ucunda yaş döküyordu. Kendi içimde bir şekilde toparlansam da annemin üzülmesine dayanamadığım için genellikle mesajla iletişim kuruyordum, her ne kadar sesine hasret kalsam da...

SON BAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin