4.Bölüm "İlk Ders"

6.5K 379 41
                                    

Sabah namazı için kurduğum 05:30 alarmının çalmasıyla göz kapaklarımı araladım. Telefonumu elime aldığımda ekran ışığı gözlerimi almıştı. Zor seçtiğim "Durdur" kelimesine dokunduktan sonra uykumu gidermek amacıyla iki elimle yüzümü sıvazladım. Peygamber Efendimiz (s.a.v) de uyandığında böyle yaparmış. Ne güzel! Yattığım yerden sünnete uyarak sevap kazandım işte.

Biraz perdenin arkasından aydınlanmaya yüz tutmuş gökyüzünü izlemek istedim. Yatağımı bilerek pencerenin önüne paralel koydurmuştum. Gece yatarken yıldızların süslediği lacivert gökyüzünü , sabahları ise güneşin doğuşunu izlemeyi alışkanlık haline getirmiştim.

Bir süre yatakta vakit geçirdikten sonra yavaşça doğrulup kalktım. Yorganı tekrar yatağın üstüne düzgünce örttüm ki döndüğümde sıcaklığını kaybetmiş olmasın. Uyuşuk adımlarla lavaboya doğru yürüdüm. Lavabo odamızın çaprazındaydı. Onun hemen yanındaki oda ise yatak odası idi. Oraya gözüm çarptığında annem ile babam her zaman olduğu gibi benden önce uyanmışlardı. Babam henüz namazını bitirmemiş olmasına rağmen annem çoktan kılmış yatağın içinde tesbihini çekiyordu. Çok beklemeden lavabonun ışığını açıp içeri girdim.

Abdest alıp dışarı çıktıktan sonra hala elini yüzümü havlu ile kurulamakla meşguldüm. Annem çıktığımı anlamış olacak ki odadan bana seslendi :

" Hadi kızım acele et güneş doğmak üzere. Derya'yı da çağır kalksın çabuk. "

Evet, bir "Kaldır Derya'yı, Al Parayı " programına daha hoş geldiniz.

Bugün hangi yöntemi kullanacağımı düşünürken bakışlarımı elimdeki havluya kaydırdım. Aklıma güzel bir fikir gelmişti. Ama oyunumu sona bırakacaktım. İlk önce her ne kadar işe yaramayacağına emin olsam da sözlü çağırma yolunu kullanacaktım.

" Derya, hadi kalk Ablam."

" Hııı.."

" Kes hııı lamayı ,kalk artık güneş doğacak şimdi, benim namazımı da geciktiriyorsun bak."

" Ya abla, sen kıl da ondan sonra kılarım ben , ayağıma dolanırsın şimdi. "

" Allah Allah, demek öyle, Sen Kaşındın. Bu da sana dolansın o zaman."

Söylediklerimi idrak etmesine fırsat bile vermeden elimdeki havluyu yüzüne örtüp üzerinden kafasıyla oynamaya başların. Ellerimi tutup engel olmaya çalıştı ama nafile.

" Saçımı çekiyorsun, çek ellerini !!!"

" Yataktan kalkana kadar devam ederim. Bırakmam sana bağlı. "

" Abla kes şunu!!!" diye bağırdıktan sonra yataktan doğruldu.

Elleriyle süpürgeye dönmüş saçlarını düzeltirken bana öldürmek istermiş gibi bakıyordu. Bu haline gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

" Tamam, uyandığına göre oyun bitti."

"Sabahın köründe ne kedi köpek gibi kavga ediyorsunuz? Boyumuza kadar geldiniz ,aklınız beş karış havada. Daha namaz da kılmadınız değil mi? Çabuk işinizin başına !!!"

Babamın odaya girip bağırmasıyla bir hayli korkmuş , donup kalmıştık. Tamam, biraz gürültü yapmış olabiliriz ama böyle davranması gerekmiyor. Ne zaman biraz sesimiz çıksa tahammül edemez ,hemen sinirlenir, kötü kötü bakmaya başlardı. Sonuçta biz kardeşiz ve böyle şeylerin olması çok normal. Biz sadece iki kardeşiz , bize dayanamıyorlarsa e dört beş çocukları olanlar ne yapsın! Ona da hak veriyorum, akşama kadar dükkânda çalışıyor,yoruluyor haliyle de evde kafa dinlemek istiyor ama sus pus otursak da ev çok sıkıcı oluyor . Ne yapalım yani.

SON BAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin