23| Konuşmaya ihtiyacınız var.
The neighbourhood - Heaven
____________________________
"Görüşürüz Hyung." Diyerek Chan hyunga veda etmiştim.
Kötü hissediyordum. Ciddi anlamda geriliyordum sanırım. Bu Hyunjin ile kavga etmemiz yüzünden mi yoksa Yeji yüzünden mi ayırt bile edememiştim.
Gerçi Hyunjin konusunda o kadar endişelerim yoktu. Benden hoşlandığını söylesede, o sadece bundan hoşlanmıştı. Hem Yeji'yi hemde beni elinde tutmaya çalışıyordu. Ve bu bakılınca benim açımdan mide bulandırıcıydı.
"Hey, Jeongin!" bana bağırarak tatlı bir şekilde koşan Chaeryeong'a döndüm. Merdivenin başındaydı, ve bende koridorun ortasındaydım. Eteği açılmasın diye paytak bir şekilde ama olabildiğince hızlı koşarak yanıma ulaştı.
"Şu soru için matematikçiyi arıyordum ama sen bakabilir misin?" Dediğinde kafamı salladım. Genelde okul çıkışı kütüphanede ders çalışırdı isteyenler. Yani çoğu kişi. Chaeryeong'da öyleydi sanırım. Çünkü dersleri yüksekti, her ne kadar sosyal bilimler bölümünde olsa da bildiğim kadarıyla en iyilerindendi.
Test kitabını ve kalemi alarak soruyu inceledim.
"Aslında bu soru tipinde zorlanıyorum, diğerlerini bir şekilde çözsem de bundan sonuç çıkmadı." kafamı salladım. Basit bir soru değildi. Ama daha dün akşam neredeyse aynısını çözmüştüm. İşlemleri yaparak doğruluğunu test ettikten sonra Chaeryeong'a dönerek soruyu anlatmaya başladım.
"Ah, teşekkür ederim Jeong!" eliyle arkayı işaret ettiğinde ona baktım.
"Kütüphaneye geri döneyim ben o zaman,"
"Bende kütüphaneye çıkacaktım." beraber adımlamaya başladığımızda gergince bana dönmüştü.
"Bugün Hyunjin ile kavga ettiğinizi gördüm, sanırım." Kafamı aşağı yukarı salladım.
"Tartıştık sadece."
"Pek öyle durmuyordu ama, anladım.."
"Her arkadaş arasında olur böyle şeyler, boşver." Bu kadar basite indirgemem normal miydi bilmiyorum ama insanlar böyle bilse bir sakıncası olmazdı.
"Aslında Hyunjin ile çok kısa sürede çok yakın oldunuz." Dediğinde gülümseyerek kafamı aşağı yukarı salladım.
"Hmhm, öyle."
"Hatta Hyunjin ve seni tanımasam sevgili olduğunuzu bile düşünebilirdim." Diyerek önüne dönmüştü. Şu an tek sorun; Yeji ve Hyunjin'in sevgili olması ve Chaeryeong'un da Yeji'nin yakın arkadaşı olmasıydı.
"Ha?"
"Yani, çok çok kısa sürede yakın oldunuz-" Bir anda aklına bir şey gelmiş gibi dişlerini sıkmış ve yüzünü buruşturmuştu. Bu kızın ne yaptığını anlayamıyordum.
"İkimizde erkeğiz Chaeryeong." diyerek uyarıcı bir ses tonunda konuştuğumda yüzünü düzelterek bana küçümseyici bir bakış atmıştı.
"Aynı cinsiyette olmanız neyi değiştirir, Ryujin ve bende öyleyiz."
"Siz sevgili misiniz?" Gözlerimi büyüterek ona baktığımda başını aşağı yukarı salladı.
"Bilmiyor muydun?"
"Yani.. Arkadaşlar hep birbirine yakın davranabilir, ne bileyim.." Dediğimde gülümsemişti. Chaeryeong az önce imâ yapmış gibiydi ama emin olamıyordum. Çünkü bana imâ peşinde olan biri böyle konuşmazdı. Laf atar ve giderdi, Chaer daha çok sohbet etmek istiyor gibiydi.
"Bizde başında arkadaştık zaten, bir yılı dolduracak neredeyse."
"Woah! Sizin adınıza sevindim."
"Bende senin için aynısını demek isterdim ama Hyunjin ile sadece arkaşsınız." Kafamı olumlu anlamda salladım.
"Hyunjin senin arkadaşın ile çıkıyor Chaer. Biraz fazla ileri gitmiyor musun?" derin bir nefes alarak önüne döndü. Elini sallayarak dudaklarını birbirine bastırdı.
"Sadece ikisini başından itibaren pek yakıştırmıyorum ve şu aralar çok gay dizisi izledim." diyerek kıkırdadağında bende gülmüştüm çalıştım.
"Sen çık, ben bir tuvalete uğrayacağım." dediğimde kafasını sallamıştı.
"Sonra görüşürüz Jeongin, soru için teşekkürler!"
Cidden anlamamıştım. Arkadaşının sevgilisini benimle yakıştırmıştı, sonra yanlış bir şey söylemiş gibi davranmıştı. Ki öyleydi, yanlış bir şey söylemişti. Gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım. Herkes ayrı bir çatlaktı.
Cebimden telefonumu çıkartarak çocukların gruba yazdığı şeylere göz atmaya başladım. Aynı zamanda tuvalete giden koridorda ilerliyordum.
"Saçmalama!" Bir anda duyduğum yüksek ses ile ürkmüştüm. Bir sınıftan, bir kadının bağırış sesi geliyordu. Ve boş koridorda duyuluyordu.
"Asıl sen saçmalama Yeji!" Duyduğum isim ve ses ile olduğum yerde durmuştum. Bu Hyunjin'in sesiydi.
"Gerçekten her şeyi mahvetmek mi istiyorsun?!" Yavaşça yutkundum, şu an olduğum yerden kıpırdayamıyor gibi hissediyordum. Hareket etmek istesem de buraya çivilenmiş gibi sadece ikisini duyuyordum. Gerginlik bütün vücudumu kaplıyordu ve ben resmen kendi intiharını uzaktan izleyen bir insan gibi hissediyordum. Şu an aklımı başka bir şeye veremiyor ve kıpırdayamıyordum. Olası bütün senaryolar ve sesleri kafamda yankılanıyordu.
"Her şeyi mahvettmekten kastın ne Yeji? Sadece kendini düşünen aptal birinden başka nesin sen?!"
"Bir anlaşma yaptık Hyunjin!"
"Sikeyim sizi de, sikik anlaşmalarınızı da!" Gözlerimi kırpıştırarak hızlıca kafamı iki yana salladım ve adımlamaya çalıştım. Bacaklarım uyumuş gibi hissediyordum. Adımlarım şu an hızlıydı ama adım atmanın bu kadar güç olabileceğini hiç düşünmemiştim. Az önce Hyunjin'in beni de kastettiğini biliyordum.
Kafamı kaldırarak derin bir nefes aldım. Fakat Minho, Koridorun başında merdivenlerin demirlerine yaslanmış bana bakıyordu. Ne kadar süredir oradaydı bilmiyordum ama onları dinlerken beni görmemesi imkansızdı. Onları dinlemeyi gerçekten istemiyordum, sadece bir anlığına kalakalmıştım.
Minho, ellerini siyah dar pantolonun ceplerine sokmuştu. Yaslandığı yerden kalkarak bana yaklaştı. Yüzü normaldi, herhangi bir imâ yoktu diğerlerinin aksine. Yanıma iyice yaklaştığında dudaklarını birbirine bastırdı.
"Konuşmaya ihtiyacınız var, bir şeyleri halletmek istiyorsanız iletişim kurmalasınız." neyi biliyor ve bu tarz bir yorum yapabiliyordu bilmiyorum. Ama ben konuşabilecek hâlde değildim. Şaşkındım, gergindim ve sinirliydim. Ne olduğunu anlamıyordum. Durmalı ve düşünmeliydim.
Hyunjin'de en az benim kadar sinirliydi. Beni görmek bile istemeyecekti, görse bile bağırıp çağırıp duracaktık.
Kafamı aşağı yukarı sallayarak titrek dudaklarım arasından bir nefes verdim.
"Şu an değil." Ben yanından geçerek çantamı daha iyi kavrarken sınıfın kapısı sert bir sesle açılmıştı. Şu an her şeyi siktir etmiştim, sadece odama gidip yatağıma yatmak istiyordum.
Hafifçe başımı çevirdiğimde Minho'nun, Yeji ve Hyunjin'e doğru hızla ilerlediğini gördüm. Hyunjin, ona doğru ilerleyen Minho'ya değil arkasında kalan bana bakıyordu. Durarak bende ona baktım.
Konuşmalıydık. Artık bir şeyleri öğrenmeye ihtiyacım vardı.
***
bu kitap ne zaman bitecek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you get me so high || hyunin
FanfictionSeni kalbime kazıdım, vücudunu ezberime alırken.