30| Jeongin, aşık olduğum insan.
chase atlantic - falling
_____________________________
"Günaydın!!" çantamı düzeltirken Hyunjin'in sesini işitmem ile kaşlarımı çatarak ona döndüm.
Hafta sonunu bir şekilde atlatıp pazartesi gününe geçmiştik. Zaten tüm hafta sonu onunla olmama rağmen sabahın yedisinde bir anda yurdun önünde karşıma çıkmıştı.
Gülümseyen gözlerine bakarak onun kadar olamasada gülmeye çalıştım.
"Günaydın.." sessizce mırıldanarak kafamı eğdim ve yanına adımladım. Ama o bir anda yolumu keserek elini belime atmıştı. Ben kafamı kaldırıp ona bakarken gülümseyen gözleri ile bana bakmaya devam etti.
Daha sonra yanağıma bir öpücük kondurarak geri çekildi ve uzayan saçlarını kulağının arkasına attı.
Duraksayarak ona bakarken bir anda aklıma, saatin sabahın körü ve onun evine ters olmasına rağmen yurdun önünde oluşu aklıma gelmişti. Yani buraya gelebilnek için otobüse binip, sonra 10 dakika yürümesi gerekiyordu. Ve şimdi benimle yürürkende yürümeliydi, muhtemelen benden daha önce uyanıp yola koyulmuştu.
Bunları düşününce gülümseyerek kollarımı uzattım ve boynuna sarıldım.
Gatip hissettiriyordu, ama artık kafama takmayı ve kuruntu yapmayı istemiyordum. Bu yüzden o ne yaparsa kafamı sallayarak akışına uymayı denedim. Sonuçta kötü olduğunda yanımda oluyordu, iyi hissetmem için çabalıyordu. Kim birine bu kadar dayanırdı ki?
"Sabahın köründe niye buradasın?" diye ondan ayrılarak yola adımladım. O da arkamdan gelerek hızlıca elimi tuttu.
"Seni merak ettim." Ellerimize kısa bir bakış atarken o parmaklarını parmaklarıma sıkıca kenetlemişti.
"Hafta sonu beraberdik zaten, dün gece de sen bırakmıştın." Yani Hyunjin ve annesi. Ailesi akşam eve dönünde annesi beni bırakmak için ısrar etmiş sonrasında Hyunjin'de zorla arabaya binerek bizimle gelmişti.
Üstüne yetmiyormuş gibi yurda girmeden önce de sarılıp yanağımdan öpmüştü. Ona bana acımaması gerektiğini söylemiştim çünkü böyle düşünmeme neden oluyordu. Fakat o, bana acımadığını sadece artık beni üzmek istemediğini söylemişti.
Ne ara bu kadar düşünceli hâle gelmişti bilmiyordum ve dediğim gibi umurumda değildi, zaten düşünmekten kafam iyice boka dönmüştü.
"Gece boyu ayrıydık." diyerek gözlerini devirdiğinde, onun bu hâline gülerek omzuna vurdum.
"Ne bu haller? Çok tuhaf gelmeye başladın." Aniden aklıma ilk tanıştığımız zamanlar geldi. O zamanki Hyunjin'in bu tarz şeyler yapacağını söyleseler inanır mıydım bilmiyorum çünkü o zamanlar gözümde daha çok bana iş kitleyen Hyunjin gibiydi. Gerçi bu düşüncem bana ödev yaptırdıktan sonraki davranışları yüzünden değişmişti ama.
"Sevgili olsaydık nasıl bir sevgili olurdum ön izlemesi." dediğinde kaşlarımı kaldırarak ona baktım.
"Tatlı bir sevgili misin yani?" dediğimde kafasını hafifçe eğerek gülmüş ve bana dönmüştü. Bu hareketi yapınca inanılmaz görünüyordu. Çok güzeldi.
Kulağıma yaklaşınca kaşlarımı çatsamda o fazla yaklaşmadan fısıldamıştı.
"Her zaman değil." Gözlerimi devirerek onu ittiğimde güldü. Biz konuşmaya devam ederken neredeyse okula gelmiştik. Ellerimizi ayırmak için hamle yaptığımda aniden elimi daha sıkı tutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you get me so high || hyunin
FanfictionSeni kalbime kazıdım, vücudunu ezberime alırken.