Ben geldim gençler! Son kez ve fazlaca geç geldim. :) Ne zaman niyetlensem yazmaya bir sorun çıktı hep. Görseniz halimi çok fenayım. Neyse öyle böyle derken yazdım işte finali, aceleye geldi ama umarım beğenirsiniz. Sonda bir yazı var okursanız sevinirim.
Bölüm şarkımız: Demi Lovato - I Hate You Don't Leave Me ♥
İyi okumalar.. *-*
Sizi seviyorum♥
Hayat bana kötülük yapmaya söz vermiş gibiydi sanki. Tam mutlu oldum derken herşey mahvoluyordu. İnsanlar beni sevmiyor diye düşünürdüm hep. Bazen fazla depresifim evet, ama şimdi tüm bu kötülüklerden sıyrılmışken yine onların kucağına düşmüştüm ve bu düşüş kesinlikle bir öncesine göre daha sert olmuştu. Hangisi daha acıydı? Yeniden düşmek mi, yoksa sevdiğin adam tarafından tekrrar düşürülmek mi? Hiçbir zaman ayrımını yapamamıştım bunun. Bana herkes acı çektirebilirdi. Ailem, sevdiklerim, yakınlarım.. Ama söz konusu o olduğunda canım daha fazla yanıyordu işte. O farklıydı, o benim eksiğim, yarım belkide tamamımdı. Gitmişti yine. Tüm o söylediklerini hiçe saymış, kendini yalanlamıştı. Bir kez daha bağırıyordu sanki 'Bana sakın güüvenmeyin!' diye. İçimdeki ses 'O bunu yapmaz.' diyor şimdi bana. 'yapamaz.' şimdi beni terk ettiği odada sadece bekliyorum. Kimi ya da neyi bilmiyorum. Peki bu önemli mi? İnsan beklemeyi seçtiğinde önemli olan beklediği şey değilde onun seçimi değil midir? Bekliyordum bende. Belki de benden ayrılışı hakkında zihnimin bana yapacağı en mantıklı açıklamayı bekliyordum. Onun yapamadığı açıklamayı zihnim yapacaktı bana. Bu zordu ve bir o kadarda komik. Bekleyişimi sona erdirecek o ses kulağıma ulaştığında kapıya diktim gözlerimi. İçimde parçalanmış olan umut, tamamıyla yok oldu.
"Demi, sen iyi misin?"
Ve işte o an bağırdım, ne için bağırdığımı bilmeden yüksek bir ses düştü dudaklarımdan.
"Değilim! Gidin, kimseyi istemiyorum."
Göz yaşlarım her ne kadar görüşüme engel olsa da Nick'in yüzündeki endişeyi görebiliyordum. Aslında görmek değildi bu, hissediyordum. Endişeli ve bir o kadar da pişman gibiydi. Sanki tüm bunları yapan abisi değil de o'ymuş gibi. Keşke dedim içimden keşke Joe'da senin gibi olabilseydi, keşke yanımda sen değil de o olsaydı şimdi, göz yaşlarımın sebebi olsa bile, kaçıp gitmek yerine beni teselli edebilseydi. Pişmanım dediği şeyi tekrar yapmasaydı.
"Demi, ben üzgünüm-"
"Ne için üzgünsün Nick? Joe'nun yaptıkları yüzünden mi? Ne o yoksa kaçıp giderken mi gördün onu?"
"Hayır, bak hiçbir şey bilmiyorsun-"
"Bilmek istemiyorum Nick, öğrenmek istemiyorum."
"Nick yeter artık ben dayanamıyorum tamam mı?" Diyerek içeri girdi. Bu sesi nerede olsa tanırdım, yine kalbim hızlanıyordu işte. Bir kez daha sinirlendim kalbime, o kadar şeyden sonra neden heyecanlanıyordum?
"Kaçak damadımızda gelmiş," Dedim gülerek.
İyi değildim, kesinlikle değildim.
"Demi, sana anlatmam gerekenler var."
"Tabi Joe, anlatman gerekenler var, ben seni dinlerim. Gitmen gerekir, seni beklerim. Sıkılırsın, yorulursun, kaçarsın, ben buradayım, sana moral veririm, çünkü seni severim değil mi? Sen gidersin çünkü bilirsin ki ben hep arkandayım, ne olursa olsun sana inanacağımın farkındasın ama bilmediğin şey, senin aksine ben seni gerçekten severim Joe, pardon severdim."
"Demi, bu sefer gerçekten hiçbir suçum yok. Ağlamana dayanamıyorum."
"Geri dönüşündeki sebep ne söyler misin? Tekrar pişman mı oldun? Eh, bu sefer şanslı sayılırım değil mi? Gerçekleri anlaman yaklaşık on dakikanı aldı. Birkaç yıl daha beklememe gerek kalmadı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sebze Çorbası (Demi Lovato & Joe Jonas fan fic. )
FanfictionBitmiş bir ilişki. Ne onlara ne de diğerlerine göre artık geri dönüşleri yok. Peki ya bir gün geri dönerlerse? Ya da bu dönüş Sebze Çorbası sayesinde olursa ? Ne dersin ? Sence olabilir mi?