Öncelikle gerçekten hepinize çok teşekkür ederim. Beni bu kadar destekleyeceğiniz aklımın ucundan bile geçmezdi. Bu bölümü aycaparmaksiz'a ithaf ediyorum. O olmasaydı yani ne bekliyorsun yazsana falan demeseydi. Yazamazdım ben. Neyse vee Birinci bölümle karşınızdayım. İyi okumalar....:*
Evet anne iyiyim, tamam merak etme bir sorun olursa ararım ben seni. Bende seni...
Yaklaşık yarım saattir annemi ikna etmek için uğraşıyorum. Şu an şiş gözler ve kırmızı bir burunla kanepede yatıyorum. Maalesef grip oldum. Annemle yaptığım telefon konuşmasının bitmiş olmasının mutluluğu ile derin bir nefes almıştım ki bununla birlikte kapının çalması bir oldu. Ah, Hadi ama! Tanrım bugün Demetria' yı rahat ettirmeyelim tarzı ulusal bir günde benim mi haberim yok ? Böyle bir günün varlığından pek emin değilim ama güncel olaylardan pek geri kalmak istemem! Gözlerim içine resmen " Hayır, beni bırakama !" diyerek baktığını düşündüğüm kanepemden homurdanarak kalktım ve zorlukla- ki biz buna sürüklenerek de diyebiliriz- kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtığımda karşımda gerçekten görmeyi hiç beklemediğim biri vardı.. Onun ne işi var burada?
Sanırım son beş dakikamı kapıya boş boş bakınmakla geçiriyordum. Kendimi toparlayabildiğimde ise;
''Merhaba?'' dedim ona soran bakışlarımla.
Karşımdaki kişi Joe 'ydu. Evet evet doğru duydunuz Joe, hani şu yıllar önce arkadaş kalmamız gerektiğine karar kılan Joe. Ne işi vardı ki onun burada şimdi? Sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
''Şey ben bunu sana getirdim, tıpkı eskiden olduğu gibi." Dedi elindeki poşeti havaya kaldırırken. Konuşmaya zorlanır gibi bir hali vardı.
Ne olduğunu anlamamıştım. Paketi bana uzattı, şu hasta halimle eski sevgilimin bana yaptığı garip oyunlarla uğraşıyordum birde, aman ne güzel! Paketi aldığımda bana dönüp:
''Ben, attığın tweeti gördüm de. '' Dedi.
Ah, yine mi bu tweet mevzusu? Attığım bir tweet yüzünden başıma gelmeyen kalmamıştı.
''Evden uzaktayken ve yalnızken çok hasta olmak berbat. Biri... gelsin.. Bana sarılsın...Ve çorba getirsin!! ''
Burada ev olarak annemin yanını kastediyordum. Bunun yüzünden ilk önce annemle o bitmek bilmeyen telefon konuşmamızı yapmış, şimdi ise Joe'yla uğraşıyordum.
Şimdi bana ne getirdiğini anlamıştım.
''Teşekkür ederim.'' dedim gülümseyerek. Her ne olursa olsun, benim için uğraşmıştı.
''Sorun değil..'' dedi. "..Söylediğim gibi, eskiden de olduğu gibi bunu yapan ben olmak istedim."
Bir de bu olay vardı değil mi ? Biz çıkarken ben ''Sebze Çorbası'' diye tweet attığımda Joe bana sebze çorbası getirmişti. Ve bu olaydan sonra bunu yapan hep o olmuştu ki bunun nasıl olduğunu bende bilmiyordum. Şu an fark ettim de başıma ne geldiyse attığım tweetlerden geliyor. Twitter' ı kullanmayı bırakmalıyım. Joe ya dönüp nezaketen;
''İçeri geçmek ister misin? '' dedim.
''Sen hastasın zaten, rahatsız olma.'' dedi.
''Hayır, sorun olmaz. '' deyince ''Peki.'' deyip içeri geçti. Neden ısrar etmiştim ki ben ona? Ah aptal kafam. Şu an ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yoktu.
'^^^^^^^^^^^^^^
Şimdi bilmeyen vardır belki diye burada bir not eklemek istiyorum.''Sebze çorbası'' tweetini Demi gerçekten atmış ve Joe ona çorba götürmüştür.
İkinci olarak''Evden uzaktayken ve yalnızken çok hasta olmak berbat. Biri... gelsin.. Bana sarılsın...Ve çorba getirsin!! '' tweeti de gerçektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sebze Çorbası (Demi Lovato & Joe Jonas fan fic. )
FanfictionBitmiş bir ilişki. Ne onlara ne de diğerlerine göre artık geri dönüşleri yok. Peki ya bir gün geri dönerlerse? Ya da bu dönüş Sebze Çorbası sayesinde olursa ? Ne dersin ? Sence olabilir mi?