Bölüm Yirmi İki: Son sözcüğü söylemeseydin her şey daha iyi olabilirdi sevgilim

900 37 13
                                    

Selamm! Bir yeni bölümle daha karşınızdayım. Öncelikle hafta sonuna bölümün yetişmesi için aceleyle yazdım umarım hoşunuza gider. Ayrıca bildiğiniz gibi Dün Joe Demi'nin konserine gitti ve beraber This is me'yi söylediler. ^_^ Multimediada bölümle alakası olmasa da tüm gün yazarınızın horon tepme sebebi olan o performans ve performanstan birkaç fotoğraf var.. :D

Güzel okumalar.. :D

Seviyorum sizi!! :*

Uyku insan için mucizevi bir ihtiyaçtır. En azından ben böyle olduğuna inanırım. Sabahları kesinlikle geç kalkmaktan hoşlanmam ama bu yatağımdan hemen ayrılabildiğim anlamına gelmiyor. Tabi beni  uyandırabilmek için birkaç seçenek var. Ya Dallas gibi bir ablanız olacak ve sizi gelip kendi stilleriyle uyandıracak, ki siz buna benimle birlikte daha önce şahit oldunuz.  Ya çalar saatiniz hiç susmak veya durmak istemezmiş gibi çalacak ve siz o iğrenç sesten kurtulmak için uyanmak zorunda kalacaksınız. Ya da benim için en muhteşem olan o şık gerçekleşecek hayatınızda en çok sevip, değer verdiğiniz adam uyandıracak sizi. Bu gerçekten mükemmel! Nerden mi biliyorum? Çünkü her gün yatağımdan hemen ayrılma sebebim benim mükemmelim oluyor. Ve hayır kesinlikle ondan mükemmel olarak bahsettiğimi bilmemeli. Bilirsiniz işte o ve tatmin olmayı bilmeyen egosu. Kabul ediyorum yakışıklı bir sevgilim var, ona has güzel gözleri, gülümsediğinde sadece benim yakalayabildiğime inandığım ışığı.. Tabi bunun yanında içinde yine kendine has  sadece egodan oluşan bir odun yatmıyor değil. Bazen cümlelerinin başlangıcı bile tam olarak şöyle oluyor ;

“Bir az önce ne oldu tahmin edemezsin! Yolda buraya doğru geliyorken tabi yine çok yakışıklıyım. Ah  her zaman ki halim! Her neyse. Bir hayranım geldi ve bana sarılmak istedi!”

Bu cümleyi nereden incelersem inceleyeyim bir yerden batmıyor mu? Bana mı öyle geliyor? Nerden başlayayım ki anlatmaya? Herhalde ona sarılmak isteyen hayranın kız olduğunu söylememe gerek yoktur. O hayranının erkek olduğunu düşünmek bile garip olurdu. Hayal edin. Joe yolda yürürken ellerini iki yana açmış  sallayarak Joe’ya doğru koşan bir  erkek hayran. “Aman tanrım! Joe sana sarılmak istiyorum!” deyip boynuna atlıyor. Bu gerçekten komik ama olmamalı!  Hem böyle bir şey olsa Joe niye bununla övünsün ki? Bir kız hayranının ona sarılmak istemesini neden bana anlatıyor? Hey! Ben onun sevgilisiyim millet! Bu ne kadar normal? Kesinlikle kıskanmıyorum.  Sorun bu değil. Çünkü hayranlarımızı tanırım. Hepsi ama hepsi kesinlikle bizim için en iyisi olduğunu düşündüğü şeyi  isterler.. Yine de bana bu cümleleri söylemesinin mantıklı bir açıklaması yok gibi. Çıkmaya başlayalı yaklaşık iki hafta oluyor ve ben bu cümleyi en az on kere duydum bile bazen cümlesini sadece ben tamamlıyorum:

“Bir az önce ne oldu tahmin edemezsin!-“

“Dur bir düşüneyim, hmm.. Yolda buraya doğru geliyorken tabi yine çok yakışıklısın. Ah  her zaman ki halin! Her neyse. Bir hayranın geldi ve sana sarılmak istedi öyle değil mi?”

Öte yandan bu gayet normal bir şey değil mi? Biz göz önünde olan insanlarız yani hayranlarımızın ya da diğer insanların bizi gördüklerinde bu tepkiyi vermeleri gayet normal.

Her neyse nereden geldim ben bu konuya?

Her sabah aynı saatlerde olduğu gibi telefonum çalmaya başladı ve bana o melodi sadece onun aradığı zamanlarda olduğu gibi mükemmel geliyordu. Arayanın kim olduğunu biliyormuşçasına telefonu hemen açtım ve şöyle söyledim:

“Günaydın sevgilim!”

“Demi?”

Ve işte o an içimden bir ses hiçbir şey bilmediğimi ve fena halde tosladığımı söylüyordu bana.

Sebze Çorbası (Demi Lovato & Joe Jonas fan fic. )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin