Bölüm Beş : Tanrım sen bana yardım et !

1.3K 67 11
                                    

Ve geçıkmiş bir bölümle karşınızdayım. Gerçekten arayı bu kadar açacağımı tahmin etmezdim. Kusura bakmayın. Malum bugün okulun son günüydü. Artık daha sık bölüm gelir diye düşünüyorum.. Neyse. Umarım Beğenirsiniz bu gecikmiş bölümü. 

Sizi seviyorumm gençlik :D <3

Uyandığımda bir çift gözün beni izlediğini fark ettim. Joe ? Ne yani o kalkıp gitmek yerine beni izlemeyi mi tercih etmişti ?

-Günaydın Uykucu.

Gözlerimdeki şaşkınlığı fark etmiş olacak ki açıklama yapma ihtiyacı duydu  

-Senden önce uyandım ve anladım ki hareket edersem seni de uyandıracağım ben de beklemeye karar verdim.

Haklıydı Korktuğum için ona o kadar sıkı sarılmışım ki. Ama o neden bana böyle sarılmıştı gerçekten hiçbir fikrim yoktu.

- Ah! Kusura bakma ben sanırım.. Sanırım biraz korktum. Hareket etmeni engellediğim için üzgünüm. Dedim.

-Sorun değil Demi. İnan bana bunun için benden af dilemene gerek yok dedi. Tebessüm ederek.

‘’Bu arada sana da günaydın ‘’ Dedim. ‘’Ayrıca  uykucuyu duymadığımı ya da unuttuğumu düşünüyorsan yanılıyorsun. Gülümsemesi daha da arttı. ‘’Saat kaç’’ dedi bana bakarken. Bunun üzerine telefonuma uzanıp ‘’Sekiz’’ dedim. ‘’ Kaçmak için uygun bir saat ha?’’ dedi. Elime telefonumu alınca aklıma geldi de Joe telefonunu getirmemiş miydi? Yani bana kalırsa onu merak etmiş olabilirlerdi. Hele hayatında biri varsa bunun olma olasılığı gayet yüksekti. ‘’Joe telefonun yanında mı ? Umarım böyle bir şey olmamıştır ama şu dışarıdaki gazeteci bozuntularından bir şey öğrenip seni arayanlar olamaz mı? Ya da nerede olduğunu merak edenler özellikle de hayatında biri varken?’’ ‘’ Kahretsin! Ben onu tamamen unuttum eğer beni aradıysa ve ulaşamadıysa bittim ben ‘’ dedi. Bu haline gülmemek için kendimi zor tutuyordum inanın. Şimdi ne olmuş ? Yani bunda pek gülünecek bir şey yok falan diyebilirsiniz ki kendinizce haklısınız da. Ama Joe hep şu Playboy olarak tabir edilen, çapkın ve insanların dediğini pek umursamaz bir tipti, bu kişi sevgilisi bile olsa. ‘’Ne o yoksa yakışıklımız sevgilisinden korkuyor mu ? ‘’ Dedim onu alaya alarak. Eğer konu bunu neden yaptığıma gelecekse benim de bu konudan haberdar olduğum pek söylenemezdi. ‘’Ben? Ben sevgilimden korkacağım öyle mi ? Yanılıyorsunuz Hanımefendi benim ondan korktuğum falan yok ‘’ dedi. Biraz önce size Joe’nun değişmiş olabileceğinden bahsetmiştim öyle değil mi ? Unutun gitsin. O hala söylediklerimi inkar etmek için elinden geleni yapacak ama beceremeyecek kadar çocuktu. ‘’Eminim Joseph. Öyledir.’’ Dedim kıkırdarken. ‘’Öncelikle bana Joseph deme. Ve evet öyle ‘’ dedi. Ne yani hala mızmızlık mı yapacaktı ? Tıpkı küçük bir kız çocuğu gibi. Ama gelin görün ki ben bunları ona söylemek yerine ‘’Neyse bahçeye bakalım da gitmişler mi ‘’ Diyebildim sadece. Hayır ondan korktuğum falan yok. Sadece bu işkencenin bugün biteceğini biliyorum ve çabuk bitmesi için elimden geleni yapacağım.

^^^^^^^^^

Evet sabahın bu saatinde tekrar uyumak yerine uyanır uyanmaz Joe ‘yu buradan çıkarabilmek için kalktık.  Kalktık da sorun bir fikriniz var mı diye. Yok. Salonda birbirimize boş boş bakmakla meşgulüz şu an ve bu  benim sinirimin bozulması için  yeterli bir sebep.  Bu durumdan sıkıldığım için salonun içinde gezinmeye başladığımda gözüme salondan bahçeye açılan arka kapı ilişti. Tabi ya ! Onu buradan çıkarabilirdim. ‘’Buldum’’ dedim birden. Joe umut dolu gözlerle bana bakmaya başladı. Ona dönüp :

Sebze Çorbası (Demi Lovato & Joe Jonas fan fic. )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin