Bölüm On Dört : Hisler yanılmaz

1K 51 31
                                    

Merhaba! Gitmeden önce size bölüm yazmak istedim. Bu yüzden biraz aceleye geldi.

Bölüm şarkımız : Jonas Brothers : Hello Beautiful  

Umarım beğenirsiniz :)

Sizi seviyoruum :D :* 

Bilin bakalım şu an ne yapıyorum? Nick’in bitmek bilmeyen saçma istekleri  yüzünden onlarla buluşmaya gidiyorum. Elimden gelse Nick’i dövebilirim. Yaptıkları  yetmezmiş gibi beni resmen sabahın köründe stüdyoya çağırıyor. Bundan önce sorsun bakalım ben onun saçma akşam yemeği fikri yüzünden uyuyabilmiş miyim? Şimdi yine onun yüzünden uykusuz kaldım. Aman ne hoş!  Tabi beni ikna etmesi pek de kolay olmadı. Klip hakkında bir şeyler konuşacağını söyledi ama ben istemedim. Ama sonra düşündüğümde Nick’ten hıncımı alma fikri pek de fena sayılmazdı.

**

Stüdyoya gittiğimde ilk gidenin yine ben olduğumu fark ettim. Acaba evden çıkarken fazla mı acele ediyorum ben? Dayanamayıp Nick’e

‘’Stüdyoya gelmemi söyledin ama sen yoksun! Ne zaman gelmeyi planlıyorsunuz acaba?’’ diye mesaj attım.

 Beni uykumdan ikinci kez aldığı için onu öldürebilirdim!  Daha sonra oradaki küçük kanepe gözüme çarptı. Belki onlar gelene kadar uyuyabilirim. Eğer uyumazsam gün boyunca zombi  gibi olacağıma  neredeyse eminim. Aslında saat pek de erken değil, hatta neredeyse öğlen oldu. Ama ben geç saatte yattığım için feci halde uykusuzum. Bu yüzden kanepede uzanma fikri daha da cazip geliyor ve uzanıp gözlerimi kapatıyorum. Umarım onlar gelene kadar uykunu almış olurum.

Joe’nun ağzından

Nick ve garip fikirleri yine sahnede. Onlara o gün Demi’yi sevdiğimi söylediğimde yüzlerinde o kadar mutlu bir hal vardı ki sanki ben Demi’ye olan duygularımı değil onlara olan duygularımı anlatmış, onlara açılmıştım. Bu ne kadar bana garip gelse de benim için mutlu olduklarını düşündüm. Şimdiki sorunum ise duygularımı ona anlatıp anlatmamaya emin olmamamdı. Ona gidip birden bire ‘’Seni seviyorum!’’ diyemezdim öyle değil mi? Zaten onun ikinci kez benim bu söylediklerime inanacağını düşünmüyorum.

**

Stüdyoya vardığımda içeride kimse yoktu. Biraz ilerleyince kanepede uyuyakalmış Demi’yi fark ettim. O sanki.. sanki bir melek gibiydi ve ben onu saatlerce izleyebilirdim. Çoğu zaman kendime kızardım. Onu bıraktığım,kaybettiğim için. Bazen kendimi rahatlatmak için ‘sizinki sadece reklam ilişkisiydi’ derdim kendi kendime. Ama o zaman ona neden aşıktım ben? İşin kötü tarafı sadece sevdiğim insanı değil, en yakın dostumu kaybetmiştim. O zamandan sonra hiç eskisi kadar yakın olmadık. Aslında doğru olan da buydu sanırım. Onu izlemeyi bırakıp Nick’in burada kaldığı zamanlarda kullandığı battaniyeyi dolaptan çıkarıp üstüne örttüm. Yanına eğilip onu uyandırmayacak şekilde yavaşça alnına bir öpücük kondurdum ve dayanamayıp kısık sesle konuşmaya başladım.

‘’Seni seviyorum Dems. Şu an uyanık olsan eminim ki kalkıp ‘’Bana Dems demeyi kes şapşal şey!’’ derdin. Aslında biliyor musun? Sen haklısın, ben şapşalın tekiyim. Seni sevdiğimi itiraf edemeyecek kadar şapşal hem de. Seni üzdüm, belki de bu hayatımda yaptığım en büyük pişmanlığımdı ama bunu yaptım. Şimdi ise hatamın bir kez daha farkına varıyorum. Acım biraz daha artıyor. Bu acıyı hak ediyorum sanırım.  Biliyor musun? Senin tanıdığın o cesur Joe’nun şimdi sana açılmaya cesareti yok. Ben değiştim,hatalarım beni değiştirdi. Ve biliyorum ki sen de değiştin hayatında beni istemiyorsun. Haklısın da. Ben sadece beni duyamasan da seninle bunları konuşmak istedim. Seni seviyorum. Sana yaşattıklarım için üzgünüm meleğim..’’

Sebze Çorbası (Demi Lovato & Joe Jonas fan fic. )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin