Selaamm!! Sonunda yeni bölüm geldii :D Evet sonunda! Farkındayım çok çok gecikti ama inanın vaktim olmadı. :D Tam internete kavuştum derken tekrar işim çıktı ve yazamadım. Şimdii bildiğimiz üzere yarın okullar açılacak :( umarım dilediğiniz gibi bir yıl olur! :) Ayrıca okullar açılacağı için muhtemelen sadece haftasonu bölüm atabilirim. Her neyse çok konuştum. Gecikme için tekrar üzgünüm.. Beklediğiniz için teşekkür ederim! *-*
Umarım çok beğenirsiniz bu bölümüü! :*
İyi okumalar.. ;)
Seviliyorsunuzz!! :* ♥
**
Bitmeyen bir yolculuk, bitmeyen bir öfke ve bitmeyen bir sessizlikti şu anın özeti. Ve ikimizde nereye gittiğimizi bilmiyorduk.
Ya da sadece ben mi demeliyim? Kesinlikle öyle.
Joe saçma bir öfkeyle arabayı daha hızlı kullanmaya başlayacakken dayanamayacağımı anlayıp ;
“Artık nereye gittiğimizi söyleyecek misin?” dedim.
O ise beni hiç duymamış gibi arabayı kullanmaya devam etti. Neyin öfkesiydi bu? Ben onu gözümün önünde bir başkasıyla sarmaş dolaş gördüğüm halde hiçbir şey demiyordum ama. Diyemezdim de. Ben onun ne sevgilisi ne de onun için özel bir insandım. Peki ya o neden bu kadar sinirliydi? Ben onun nesiydim ki?
“Joe cevap vermeyi düşünüyor musun?”
Yaklaşık beş dakika bekledikten sonra bana yine cevap vermeyeceğini anlayıp sinirle konuşmaya devam ettim:
“ Cevap ver bana! Nedenini bilmediğim ama saçma olduğuna emin olduğum bir öfke yüzünden beni arabaya zorla bindiriyorsun ve nereye gittiğimizi bilmiyorum. Ve şu lanet arabayı biraz daha hızlı kullanırsan ikimizde öleceğiz anlıyor musun? Senin derdin ne tanrı aşkına?”
Söylediklerimin üstüne Joe sert bir manevra yaparak patika yola girdi. Arabayı tekrar sertçe durdu ve bana bakarak
“Aşağı in Demi!” dedi.
Yine emir verici tavırlar. Gerçekten sıkılmaya başladım. Neydi bu? Saf kızın kötü çocuğa aşık olup onun emirlerini yerine getirdiği bir hikaye mi?
Bana cevap vermeyeceğini bildiğim halde “Bana emir vermeyi bırak!” dedim.
Ve o beni şaşırtarak cevap verdi!
“Peki majesteleri, arabadan çıkmayı uygun görüyor musunuz yoksa ben mi sizi indireyim?”
Ve o son cümleden sonra artık harekete geçmem gerektiğini anladım.
Çünkü sahneyi Joe ve onun katil bakışları ele almıştı.
“Joe senin derdin ne? Yaptığın tam anlamıyla aptallık anlıyor musun? “
Bunu söylememle Joe resmen burnundan solumaya başladı.
“Aptallık. Aptallık öyle mi? Benim yaptığım tam anlamıyla aptallık? Peki senin yaptığına ne demeli? Seni onunla gördüğümde nasıl hissettiğim hakkında bir fikrin var mı Demetria? Peki ya sana onun ne kadar tehlikeli biri olduğunu söylediğim halde her saniye yanında bitmesi hakkında bir fikrin var mı? Ben seni korumaya çalışırken bana aptallık yaptığımdan bahsetme! “
“Bana bağırma tamam mı? Evet öyle! Peki benim seni sevgililerinle gördüğümde ne hissettiğime dair bir fikrin var mı Joseph? Seni sevdiğim halde senin adına mutlu olmaya çalıştığımı biliyor musun? Tehlikeli olarak bahsettiğin adam senin en yakın arkadaşındı. Beni neyim olarak koruyorsun ki? Bir daha ki sefere bana karışma olur mu?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sebze Çorbası (Demi Lovato & Joe Jonas fan fic. )
FanfictionBitmiş bir ilişki. Ne onlara ne de diğerlerine göre artık geri dönüşleri yok. Peki ya bir gün geri dönerlerse? Ya da bu dönüş Sebze Çorbası sayesinde olursa ? Ne dersin ? Sence olabilir mi?