Bölüm 49 (II.Kısım)

401 23 16
                                    


Merhaba arkadaşlar

Epey bir zaman oldu biliyorum inanin ki geçerli sebeplerim vardı.

Bunları yazıp sizi daha fazla sıkmak istemiyorum. Ama şunu söylemeden de geçemeyeceğim.

Bu bölüm diğer bölümün devamıydı ve ben sizi bekletmemek adına bir kısmını önce yayınlayıp ikinci kısmı şimdi yayınlıyorum kafa karışıklığı olmasın.

Keyifli okumalar.....

*********************************

Bilinmezlik kocaman bir okyanusta kalmak gibi...

Kara ne tarafta hangi tarafta kurtuluş bilemezsin. Uçsuz bucasız bir suyun içinde kalmak gibi. Bir de şöyle bir şey var ki kurtuluş ararken hayatta da kalmalısınız. Bu bilinmezlik okyanusundan iki şekilde çıkacaktım. Ya sonuna kadar direnip karaya çıkacak yada pes edip o suda boğulacaktım.

Şeref abimin sorduğu soru zihnimde bir kez daha yankılandı...
Ben ne mi istiyordum?

Koca bir bilinmezlik....Bilmiyorum....

İçimde bir yerlerde kendimi affettirme düşüncesi beni bir türlü rahat bırakmıyordu.

Suçluydum ve bunu biliyordum. Bile bile hatamı affettirmeyi istemek çok zordu. Hatalarım yüzüne vuruldukça karşısında ezilmek susmak çok zordu.
En zor olan ise kırılmasını istemediğin kalbin kırılma sebebi olmaktı. Gözlerinden akmasına kıyamadığın gözyaşlarının akma sebebi yine ben olmamdı.

Sanki ayaklarına ağırlık bağlanmış düşünceler beynime üşüştü. Gücümün kesildiğini hissettim.
Arkamdaki sandalyeye çöktüm resmen. Beynim sanki benim değildi. Bilmediğim gerçekler vardı.

Şeref abimin endişeli bakışlarını üzerimde hissettim. Derin bir nefes koyup başımı sandalyenin arkasına yaslayıp gözlerimi kapattım.

"Ne oluyor oğlum sana. Korkutma beni. Hem ne demek o? Daha ne istiyorsun zavallı kızdan."

Cevapları zor sorular. Zihnin bile susup sana tek kapı aralamaz böyle durumlarda. Sanki düşünme yetin kayıptır.

Beni kaçmak istediğim bu sorudan kurtaran kapının birden açılması ve neşeli sesiyle içeri dalan Samet oldu

"Oldu oldu bu sefer kabul edildim."

Samet sevinç nidalara atarak girdiği odada matem havası karşıladı onu. Ama o durumu fark etmeyecek kadar mutluydu.

"Af geldi. İkinci dönem başlayacağım üniversiteye. Ve diplomamı alacağım."

Şeref abim üzerimdeki bakışlarını senle sonra görüşeceğiz diyerek Samet'e çevirdi.
"Aferin sana koçum. Ama bak bu seferde derslerden kalma." Dedi

Üzerimdeki belirsizlik toprağını üzerimden sirkeledim. Ve toparlanmaya çalıştım. Samet bendeki durgunluğu fark etti.

"Abi..."diyerek bana baktı.

Sandalyeden kalktım. Ve yanına doğru ilerledim.
Omzuna vurup "Daha yeni başlıyorsun. Bence sevinmen için çok erken"diyerek kapıya yöneldim. O ise arkamdan homurdanıyordu.

"Zaten ağzımla kuş tutsam yaranamam size. Sağ olun çok iyi hissediyorum şuan."

Ufak bir tebessüm edip kendimi odama kapattım.

Düşünceler içinde geçirdiğim bir kaç saatin ardından yemek masasında toplanmış Samet'in üniversiteye alınışını dinliyorduk yine.

Öyle bir anlatışı vardı ki sanırsın okuldan atılmak için bütün kural ihlallerini o yapmamış da tekrardan üniversite kazanmış havasındaydı.

ALACALI AŞK (Wattys 2019) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin