Bölüm 14 (Gözlerindeki Nefret)

652 136 109
                                    

Merhaba canlar....

Yepyeni bölüm geldi. Bol miktarda Onur ve Beren içermektedir bilgilerinize...

İyi okumalar....

***********************************

Karanlık nasıl dağılır etrafa.... Yavaş yavaş acele etmeden. Işığı içine hapsede hapsede ilerler. Az önce net olan görüntüler git gide kaybolur,renkleri silinmeye  başlar. Ardından etraf kocaman bir siyaha büründü.  O siyah renk kasvettir,korkudur. 

Geceleri hepimiz daha çok korkarız değil mi? Her gün aşındırdığımız yol bile korkutucu gelir bize.

Sizde böyle düşünür müsünüz bilmem. Siyah gizdir bana göre. Her şeyi saklar hapis eder bünyesine. Kötü adamları bile tanımlarken siyahı mutlaka kullanırız. Ama ben siyahı aseletli bulurum. Siyah cesarettir. Siyah aydınlıktan önceki renktir. Siyah olmalı ki beyazın kıymetini anlamlı.  Korku olmalı ki cesarette olsun.

Siyah göz kamaştırmayan ama dikkatimizi çekendir....

İşte Onur'un da kurduğu cümle yavaş yavaş beni karanlığa hapis ediyordu. Hayatımın aydınlığını yavaş yavaş emip içindeki o karanlık odalara kilitliyordu benliğini...

Gözlerimde asılı kalan gözyaşlarım birikmişti. Lakin ne akıyor ne de geri dönüyorlardı.  Sadece gözümün önünde bir buhu oluşturuyordu. Net olmayan hayatıma net bakamıyordum.

Çırpınıp duran gururum, ah özgürlüğü diye feryat eden kadınlık gururum.  Bir darbe daha Yemişti.  Doluyordum artık ama bir cesaret bekliyordum. Bir ufak cesaret...

"Sana diyorum ana" dedi. Salise bile beklemeye tahammülüm yok der gibi. Cevabını hemen istiyordu.

Şadiye Hanim etraftaki kadınları hatırlatmak istedi oģluna;

"Oğlum bunu konuşmanın ne zamanıdır ne de yeridir"

Onur etrafına baktı. Sonra bakışları beni bulup yine ohafiften dudaklarını kıvırdı.

"Yanılıyorsun bundan iyi konuşulacak yer olmazdı."dedi. Omzunu dikleştirip ellerini arkasında bağladı. Bir iki adım atıp durdu ve bana bakarak devam etti.

"Herkes duysun isterim. Ben bu aşiretin ağası Onur Miran bu kızı karım olarak görmem. Onun içindir ki gelinağa sıfatını uygun değildir."

Etrafta yükselen fısıltılar ve acıyarak bakan gözler bana çevrilmişti. Benimle gözlerim tek bir kişi üzerindeydi. Hal ve hareketlerini inceledim bir süre sonra bu sözleri sarf ederken gözlerindeki saf nefreti gördüm.
Nefret insanı nasıl kör ediyordu böyle. Söylediği her cümle her harf ayrı ayrı kırıyordu kalbimi. O ise bunu istediği her halinden belliydi. Üstelik kırıp ufaladığı kalbimin ufacık parçalarını bile ezerek un ufak etmek istiyordu.

"Sakın ha bunun aksi gibi davranan olmayacak"diyerek devam etti.

Rojin nine Onur'un önüne gelip "Onur ağa ağzından çıkanı kulaklarını duysun artık. "Dedi. 

"Sizin yoksa bu saçma Evcilik oyunundan vazgececeğiniz yok nene. Daha kaç kere söylemem gerek bir Karasu benim karım olamaz."

İşte o an anneannemin burada olduğu gerçeği aklıma geldi. Hemen gözlerim onunkilerle buluştu. Ellerini yumruk yapmış yaşlı gözlerle bana bakıyordu. Gözlerimiz buluştuğunda ise sanki bunu beklermiş  gibi yanıma gelip Ellerimden tuttu.

O an ne hissettim biliyor musunuz? Arkamda kocaman bir dağ...
Oysa benim arkamdaki dağ annem ve babamın ardından yıkılmıştı. Anneannemin o tutuşu öyle bir tutuştu ki uçurumdan kurtarır gibi,ölümden alır gibi,burdayım korkma der gibi.

ALACALI AŞK (Wattys 2019) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin