Dumanı üstünde yepyeni bir bölüm...
Keyifli okumalar canlar...
***********************************
Zehir zemberekti kurduğum cümle. Damağımda acı bir tat bırakmıştı. Ve evet haklılık payı ise beynimin ücra köşelerinde yankılanan gerçekten ibaretti şu anda.
Haklıya hakkını hep verilmesi gerektiğini düşünen tarafım ben. Hal böyleyse, doğru olanda buysa, ben daha ne düşünüyorum ki.
Gizem ağzımdaki acı tadı bırakan bu cümleyle başımı omzuna yatırdı. Sıkıca sarıldı bana.
Endişeliyim, korkuyorum, hayatımda karşılaşmadığım ve sonucun ne olduğunu bilmediğim bir durumla karşı karşıyayım, istedikleri kadar bana bir şey olmaz desinler. Ben şu an Onur'un ölüm haberini alacakmış gibi korku içindeyim.
Tabiki buna şu da etken Onur, benim gözümde yıkılmaz hatta sarsılmaz bir insandı. O hep planları olan biriydi.
Şimdi ise bilinçsizce bir hastanede yatıyordu.Koridordan yankılanan ayak sesiyle başımı Gizem'in omzundan ayırdım. Gelen Erdinç'ti. En son Onur hakkında bilgi almak için doktorun yanına gitmişti.
Hemen ayaklanıp ona doğru adımladım."Ne dedi doktor." Tek bir salise zaman kaybına tahammülüm yoktu.
Derin bir nefes çekti.
"Yarına kadar orada kalacak. Bazı tetkikler yapacaklarmış. Karaciğer ne kadar zarar görmüş bakacaklar."Sağ eli alnını oluşturup devam etti.
"O kadar içmemesi için elimden geleni yapmıştım halbuki. Ama engel olamadım işte."Kendini suçluyordu Erdinç.
Koluna destek amaçlı dokundum."Bu onun iradesi senin engel olacağın bir şey değil ki."
Gözleri beni buldu.
"Ama merak ettiğim bazı şeyler var. İlaç demiştin. Ne ilacı bu?"
Başını sallayıp etrafa baktı. Tereddüt içeren bir bakıştı bu.
"En iyisi bunu kafeteryada konuşalım. Burada kalmanın bir anlamı yok."
Onur'u burada öylece bırakmak istemiyordum. Onu göremesemde o kapının ardında olduğunu bilmek bile bana iyi geliyordu. Belki o da hissediyordu benim burada olduğumu. İkazımı dile getirecektim ki Gizem durumu anladı.
"Haklı aşkitom. Enişte bey bu gün uyuyacak." Diyerek koluma girdi ve beni ilerletmeye başladı.
"Hem biraz konuşup geleceğiz. Sende bir şeyler yemelisin."Yemek mi? Düşündüğüm son şey bile değildi ki bu. Ama merakta ediyordum. Bu ilaçlar neyin nesiydi. Onur ne ilacı kullanıyordu.
Kafeteryaya varmamız on dakika sürdü.
Yerlerimizi aldığımızda Erdinç kafeteryanın önünde bizim için sipariş veriyordu. Beni duyacağını bilsem bir şey yemek istemediğimi söylerdim ama bize uzaktı ve ağzımı açacak durumda değildim.
Erdinç siparişleri verip masaya oturur oturmaz;
"Size soramadım ama hepimize çay ve çift kaşarlı tost söyledim. Umarım bir problem yoktur." Diye sordu. Nazik bir adamdı Erdinç. Önünü ardını hep sorardı. İnsanların fikirlerine önem verir mantıklı olmasa da kırmadan red etmesini iyi bilirdi.
"Sorun olmaz süt eniştem." Gizem benden cevap gelmediğini görünce benim yerime de cevap vermişti. Böyle durumlardaki tavrımı iyi biliyordu.
Benim yemek yeme yada bir şeyler yeme gibi derdimden çok gerçekleri öğrenmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACALI AŞK (Wattys 2019)
Chick-LitDurgun gözlerle bakıyordu gözlerine. Gözlerinde duygu aradı adam. Çekip almıştı kızın bütün duygularını oysa. Bu gerçekle gözlerini sıkıca kapatıp, dişlerini sıktı ve tıslarcasına; "Sana diyorum , bitiyorum görmüyor musun?" Ellerini saçlarından geçi...