Bölüm 9 (Sürgün)

667 141 129
                                    

Merhaba okurcanlarım.

Hayatta en çok sevdiğim şey yazmaktı.  Ben çok şeye geç kaldığım gibi bu hikayeyi yazmaya da geç kaldım. Ama hiç bir zaman pes etmedim. İster beğenilsin ister beğenilsin yazmaya devam...

Bu yazdıklarımı üzerinize alınmayın belki de yazarınız iyi bir dönem geçirmiyordur...

Hadi yeni bölüme geçelim...

************************************

5 gün sonra...

Hiç  fark ettiniz mi hayatta ne çok şeye sürgünüz.  Kimi uzaklarda sevdiğine kavuşmak için yollara sürgündür.  Kimi özgürlüğüne kimi mutluluğa kimi de aşka...
Toprak mesela suya,su bulutlara, bulutlar güneşe sürgündür...
Ya var oluş sebebimize sürgünüz ya da yok oluş sebebimize sürülmüşüz..

Ya ben neye sürgünüm; çaresizliğe, yalnızlığa, karanlığa, en kötüsü de mutsuzluğa...

Üzerimde bembeyaz gelinlikle bunu düşünüyordum.

Parmağımdaki pranga beni sıkarken sanki parmağımda değilde bogazımda gibi hissediyordum. Üzerimde ki masum renk resmen bu saatten sonra mutsuzluğumun rengiydi benim için..

Tam da şu an Onurun dediği gibi cehennemde hissediyordum kendimi. Kalbim sıkışıp nefesim kesiliyordu. Birazdan çıkıp gideceğim bu evde emanettim, şimdi kocama emanet edilecektim ve o bana cehennemi vaat ediyordu. Ne kadar  acınasıydı...

Zülal duvakla işi bittiğinde beni kendine dönerip şahesere bakar gibi baktı. Aynı anda döküldü sözler dudaklarından;

"Beren ne kadar güzel oldun bir bilsen. Tıpkı bir melek gibisin..."

Sihirli kelimelere inanır mısınız? Sizinde var mıdır birini hatırlatan. İşte benim ki de buydu.

Melek.

Aklıma babam gelince burnumun direğinin sızladığını ,gözlerimin yanmaya başladığını hissetmemle birlikte gözyaşları yanağımdan aşağı özgürlüğünü ilan etmişti.

"Yapma bak makyajin bozulacak. "

Ben yine suskundum.   İç sesim bir an bile susmazken dışardaki herkese kapatmıştım beş günden beri kendimi. Temel konuşmalar hariç kimseyle konuşmadım. Dilim lâl olmuştu. Yaşadıkların yaşayacaklarının garantisi derler. Ne yaşadım ki ne yaşamayı ümit ediyorsam

Kendimi yatağın kenarına bıraktım.  Zülal de yanıma oturdu.

"Korkutuyorsun beni. Allah aşkına bir şey söyle artık."

Dünden beri çocuk gibi onları istiyordum. Zülal'in sorusuyla dile getirdim

"Anne ve babamı istiyorum."

Yaşlı gözlerimi ona çevirip koyu kahvelerine baktım. Başını büküp onun da gözleri yaşardı. Fısıltıyla

"Yapma" dedi.

Omuzlarımı kaldırıp indirdim. Burnumu çektim

"Hiç böyle hayal etmemiştim biliyor musun? Sevdiğim adamla büyük bir düğünüm olacaktı. Ben babamın kollarında arzu endam edecektim herkese. Karşımda sevdiğim adam aşk dolu gözlerle bana bakmasını izleyecektim. Öyle bir aşık olacaktım ki damarlarımdaki kan bile hissedecekti aşkımı, her bir hücre onu görünce titreyecekti heyecandan, nutkum tutulacaktı. O ise bana her baktığında kendimi dünyadaki tek kadın benmişim gibi hissedecektim.  Ama şimdiki halime bak Zülal ne aşık olduğum adamla evleniyorum nede babam annem yanımda. Galiba ben bu hakkımı da o yangında kaybettim."

ALACALI AŞK (Wattys 2019) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin