"Ne hafta sonuydu ama."
Kendini koltuğa atıp yastığı kucağına çeken Gizemden gelmişti bu cümle.Gözlerimi devirip önümdeki işe odaklandım. Akşam yemeği yenilmiş masadaki boşalan tabağı bir diğerinin üzerine koyup onları dinlemiyormuş gibi yapmaya devam ediyordum.
"Hımm.... Heyecan, macera, entrikalar, yalanlar, kandırılmalar ne ararsan vardı."
Sesini bana duyurmak için sona doğru bağırarak konuşmuştu. Ben ise sadece masadaki boş bardağa uzanırken gözüm dokunup geçmişti konuşan Melisaya. Başka tepki vermemiştim. O ise bacağını bacağının üzerine atmış,akşam serinliğinden dolayı giydiği salaş ceketinin iki yakasını bir araya getirip ellerini göğsünde toparladı bana bakarak.
Ama ben biliyordum....
Konuyu açıp sakız gibi sündürmeden bırakmayacaklardı.Ne güzel benle konuşmadan bu saate kadar gelmiştik halbuki. Neden şimdi eski konular yine açılıyordu.
Gözlerini kedi gibi kısan Gizemle göz göze geldik. Ya sabır der gibi yukarı bakıp derin soluğumu bıraktım.
Gizem de benim gibi derin bir nefes alıp dudaklarını büzüp dişlerini sıkarak burnunda bıraktı aldığı oksijeni.
Bu beni biraz ürküttü açıkçası. Gelecek olanı beklerken o sanki hiç bir şey yokmuş gibi Melisaya dönüp işaret parmağını ona doğru uzatarak;
"Sıralamayı kaçırma bebito. Her şeyi en baştan kritiğini yapmak istiyorum. Böylelikle kaçırdıklarımı da sizden... Ay pardon senden dinlemeliyim. Çünkü ben bazılarıyla konuşmuyorum."O bazıları benim tabiki de...
Elimde tuttuğum bardağı yerine bırakıp bende onlar gibi koltuğa attım kendimi.
"Problem ne söylesenize. Sizin benle derdiniz ne?"
Melisa ve Gizem cidden mi der gibi baktı. Ben de ne var der gibi...
Melisa bana cevap vermek yerine hiç bir şey olmamış gibi Gizemle başka bir konu hakkında konuşmaya başladı...
"Dayıma tuzlu kahve yapmakta neyin nesiydi."
Burada kayde bile alınmıyorum farkında mısınız...
Gizem daha bir yayıldı koltuğa. Ve sıralamayı kaçırmadan dinlemek istedikleri çok belliydi.
"Uçakta yaptıklarının rövanşıydı o."
Ardına iyice yaslanan Melisa.
"Bir gün bu rövanşlarınız bitecek mi merak ediyorum."Benim kıkırdamam ortama düşünce ikisi de bana baktı.
Gülmelerimin arasında omzumu indirip kaldırdım. Girdiğim gülme krizinden dolayı zorla konuşmaya çalışarak;
"Ama çok iyi değil miydi ya. Koray'ın hali gözlerimin önünden hala gitmiyor."
Dediklerimle ikisi de gülmeye başladı ve o ana geri döndük."Gizem bence bu kadarı fazla" Diyen Melisayla, dehşetle Gizeme ve elinde hunharca boşalttığı tuzluğa bakıyorduk.
Zira birazdan Samet değilde Koray tuz komasına girecekti.Büyük gün gelip çatmıştı. Ve bu gün Miranlar Zülal'i istemeye gelmişlerdi.
Zülal bile Sametin kahvesine bu kadar tuz koymamıştı. Adet yerini bulsun diye çay kaşığının ucunu tuzluğa batırıp çıkarmıştı. Ama Gizem uyarmamıza rağmen Koray'ın fincana tuzu koyuyordu pardon boca ediyordu.
Tahminim doğruysa eğer fincanın yarısı tuzla doluydu.
"Yıllardır bu anı bekliyordum ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACALI AŞK (Wattys 2019)
ChickLitDurgun gözlerle bakıyordu gözlerine. Gözlerinde duygu aradı adam. Çekip almıştı kızın bütün duygularını oysa. Bu gerçekle gözlerini sıkıca kapatıp, dişlerini sıktı ve tıslarcasına; "Sana diyorum , bitiyorum görmüyor musun?" Ellerini saçlarından geçi...