Bölüm 40(GideninArdından)

634 128 93
                                    


Keyifli okumalar....

Multimedyaya güzel bir şarkı bırakıyorum. Bence Beren'i anlatan bir şarkı kendisi

**********************************

Gitmek herkesi herşeyi geride bırakıp çekip gitmek...
Kolay yoldu....Çabuk karar verilirdi...
Ben hep kalan taraf oldum. Herkes bir bir hayatımdan giderken ben ardından bakandım hep. Gitmediğim için bilemem neler hissettiklerini. Ama iyi bildiğim bir şey varsa o da kalmanın zorluğu.
Kalmak zordu. Onun hatıralarınla yaşamak zorundasındır. Sanki az sonra gelecekmiş gibi beklemek zorundasındır. Çünkü her taraf onunla doludur. Hatıralar beyninin ücra köşelerinden çıkıp kabus gibi çöker üzerine.

İlk gidenlerimdi anne ve babam sonra ise gidenim Onur oldu. Gideceğim dedi ve tek kelime üstüne eklemeden arkasına bile bakmadan gitti. Ondan bunu istemem doğru muydu?
Kendime sığınacak yer bulamamışken ait olduğu yeri terk etmesini istemek vicdanımı nasıl da sızlatıyordu bir bilseniz.

Ama ya gururum o bu gun ağır bir darbe daha almıştı. Onları o odada beraber düşünmek her şeyin üstüne sünger çektiriyordu. Ve ben bu ikilemin içinde boğulup kalıyordum.

Uzun süre olduğum yerde kaldım. Onur gittikten sonra yığılıp kaldığım yerde, korkuluklara yaslanmış, gözlerim artık ışıklarını kaybetmeye başlayan yıldızlardaydı. Sesler azalırken korkulukların arasından aşağıdaki kalabalığa göz gezdirdim. Artık insanların azaldığını gördüm.

Yavaşça kalktım yerinden. Kabul görmeyecek bir cümle atmıştım ortaya ve Onur kabul edip gitmişti. Bu bedenime ve kalbime nasıl bir yük yüklemişti biliyor muydu? Bunun ağırlığıydı vücudumdaki. Saatlerce oturmuş olmanın verdiği uyuşuklukla kalkmaya çalıştım yerimden. Sonra kimseye görünmeden odama doğru yürümeye başladım. Bulunduğum yer tek dairenin olduğu kimsenin uğramadığı bir yerdi. Yavaş yavaş indim merdivenlerden sonra mutfaktan çıkan Hediye ablayla karşılaştım. Hayıflanır bir sesle;

"Kızım sen neredesin Allah aşkına kaç saattir seni arıyorum."dedi.

Öyle mi? Neden aramıştı ki beni. Oysa ben bulunmak istemiyordum. Bir köşede kaybolup gitmek istiyordum. Keşke şu an görünmez olsam ve hayatıma dışardan bakarak devam edebilsem.

Derin bir nefes verip cevap bekleyen kadına ruhsuz bir sesle cevap verdim.

"Neden arıyordun abla."

Bendeki garipliği fark etti. Ve iki adım daha atıp yüzüme iyice baktı. Onun bu yaptığıyla başımı yere eğdim ve yüzümü sakladım. Çünkü dokunsalar ağlayacak durumdaydım.

"Bir şey mi oldu." Diye sordum tekrardan. Üzerimdeki bakışlarını çekmeliydi. Bu gün benim için öyle yorucu öyle zor bir gündü ki. Hem bedenen hem de ruhen yorgundum.

"Dayın ve anneannen seni arıyorlar. Odandalar galiba."

Ağlamaktan ağrıyan gözlerimi sıkı sıkı kapattım. Ne diyecektim ben onlara şimdi. Nasıl bakacaktım dayımın yüzüne. Gördüklerimden sonra ne yapacaktım.

"Tamam Hediye abla. Bakarım şimdi ben onlara."

Tam hareket edecektim ki.
"Ne oldu sana Beren."

Gizlediğim yüzümü ona çevirdim. Gözlerim bu cümleyi beklermiş gibi dolmaya başladı. Peki boğazımdaki yırtılacakmış gibi duyduğum acıya ne demeli. Hediye abla gördükleriyle başını sağa doğru yatırıp halime acır gibi baktı. Sonra bana sarıldı

"Her şey geçecek. Ağlama"

Keşke geçecek dediğinde geçseydi acılar. Keşke ağlama dediğinde dursaydı göz yaşları. Ama olmadı. Ne durdu ne de geçti.

ALACALI AŞK (Wattys 2019) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin