Keyifli okumalar....**********************************
"Nasıl nasıl böyle bir şey söylersin bana. Ben,ben bunları yaşamayı hak etmiyorum. Etrafımdaki herkes bütün Mardin benim hakkımda ne düşünüyor biliyor musun sen...."
Derin bir nefes aldı düşünür gibi bir hali vardı. Elleri sinirden titriyordu.
Ve devam etti;"Söyle ona bir daha beni görmesin. Hatta mümkünse bu konağı bile uğramasın. Onun Zülal diye bir kızı yok artık."
Koltukta oturan ve bana destek olmuş anneannemi göstererek devam etti tekrardan
"Şu kadının haline bak ya. İşte tam burada aylar önce babaannemin dizlerinin önüne çöküp af diledi. Bir daha bizi mahçup etmeyeceğine söz vermedi mi? Ama ne yaptı ilk yasa dışı işte fırsatı kaçırmadı. Yine başa döndük."
Zülal'in Karşısındaki Melike yenge ise başını kucağındaki ellerine eğmiş kızının haklı konuşması dinliyordu sessizce. Tüm ikna çalışmaları boşunaydı. Zülal artık dolmuş çağlıyordu. Dayım yerinden kalkıp Zülal'in omzuna dokundu ve sözü kendi aldı.
"Yeter artık Zülal kendini harap etme. O senin baban benim de ağabeyim. Olan oldu artık. Biz hatalarımızla varız ve bu aile hiç bir bireyini bir hatası yüzünden arkasını dönmez."Dayıma sarıldı Zülal. Ağlayarak cevap verdi.
"Ama amca babam yüzünden hep üzülen biz oluyoruz. O bozuyor sen düzeltiyorsun. Yorulmadan mı artık. Ben çok yoruldum senin karşında babam yüzünden utanmaktan."
Ellerini avuçları arasına aldı. Gözlerine baktı;
"Şu an sinirlisin ve olaylar taze. Dinlen sakinleş sonra konuşalım olur mu badem gözlüm."
Bakışları beni buldu dayımın. Başıyla dışarıyı gösterdi. Anneannem elini bırakıp Zülal'in yanına geldim.
"Hadi odana götüreyim seni biraz uyu. Dün geceden beri uyumuyorsun." Diyerek Zülal'in koluna girdim ve odasına çıktık. Hala iç çekmeleri bitmemişti. Dün geceden beridir durmaksızın ağlıyordu. Oda Kapısını açtım.
"Duş almak ister misin?"Kafasını Hayır dercesine salladı.
"Biraz uyumak istiyorum yalnızca. Her şeyin kabus olmasını diliyorum.
Beren biz ne yapacağız söylesene. İnsanların yüzüne nasıl bakacağız. "Sesimi yükseltim biraz ;
"Sen yada biz utanılacak bir şey yapmadık Zülal. Suç kişiseldir. Bunu Boran dayım düşünmeli. Kendine gel artık."Yatağına doğru hareket edince pikesini kaldırdım yatırıp üstünü kapadım.
Pikesini ucunu geri açıp "Sende gelsene" dedi.
Başımı sağ tarafıma yatırıp yanına sokuldum. Hemen koluma sarıldı.
"Sağol Beren çok sağol. "
"Hey biz kardeş değil miyiz? Neyin teşekkürü bu. Uyu bakalım senin beynin uçmuş."
Gülümsedi. Gözlerini kapadı. Az sonra nefes alışverişi düzenli bir hal alınca yerimde kalktım yavaşça. Neler olmuştu böyle. Nasıl Mardin'e geldiğimiz bile anlamamıştık.
Onur'la olan kavgamız orada kalmak zorunda kalmıştı. Çünkü diger odadan Zülal'in çığlıkları duymuş, Sametle birlikte yanına koşmuş ve eline ne geldiyse yere fırlatan Zülal le karşılaşmıştık. Özlem de onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Koray'ı aramak zorunda kalmıştık ve sakinleştirici iğneyle sakinleşmişti.
İlk uçakla da buraya gelmiştik. O saatten beri kendini paralıyordu Zülal.
Onur mu? O saatten sonra görmemiştim. Her zamanki gibi son sözünü söylemiş ve çekip gitmişti. Aynı uçakla da dönmemiştik. Zülal'in çalan telefonuyla hemen elime alıp ekrana baktım. Sametin numarasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACALI AŞK (Wattys 2019)
Chick-LitDurgun gözlerle bakıyordu gözlerine. Gözlerinde duygu aradı adam. Çekip almıştı kızın bütün duygularını oysa. Bu gerçekle gözlerini sıkıca kapatıp, dişlerini sıktı ve tıslarcasına; "Sana diyorum , bitiyorum görmüyor musun?" Ellerini saçlarından geçi...