Bölüm 25 (Son Durum)

540 86 72
                                    

Geldim geldim buralardayım unutmadım sizi lakin zaman ah bu zaman. Hiç bir şeye yetisemeyen bir anneyim kusura bakmayın.

Keyifli okumalar.....

*********************************
ONURDAN....

İşte karşımda karmakarışık bir durumun içinde Karasular....

Aylar önce yapmak istediğimi şimdi yapmanın verdiği haz....

Yerimde gerinerek oturup Hakan Karasuyun her ne kadar göstermemeye çalışsada saklayamadığı çaresizliğini izliyordum. Gözümü bir an üzerinden ayırmadım. Daha fazla ezilip daha fazla umutsuzluğa yitmek için.

Berzan ağanın sesi beni daha fazla gülümsetti. Çünkü son kararı açıklayacak ve istediğim her şey onaylanmış olacaktı. Herkes gibi dinlemeye başladım.

"Sehsuvarlar Karasular'ın Istanbuldaki şirketinin yüzde 51'lik hissesini isterler. Buna karşılık Boran ağadan şikayetlerini geri çekecekler. Doğru mudur Azad Ağa?"

Gözleri beni bulan Azad Sehsuvar'a ufak bir baş hareketi yaptım.

"Doğrudur Berzan ağam. "

Berzan Ağa Karasular döndü

"Kabul eder misiniz Mehdi Ağa."

"Ederiz."

"O vakit hemen şimdi gidip şikayetinizi alasın Azad ağa. Ve bu olay burda kapana." Deyip kalktı yerinden yaşlı kurt. Hemen ardından gözleri beni buldu. Gözlerime bakarak;

"Herkese hayırlı geceler." Diyerek yancılarını da alıp Karasu Konağı'ndan çıktı. Yaşlı kurt diye boş yere demiyordum. Çünkü her şeyi bir bakışta anlardı. Bu işte bir parmağım olduğunu elbette anlamıştı. Ama bunu kanıtlayacak hiç bir ispatı yoktu.

Ellerimi cebimde sokup derin bir nefes çektim. Bu haz bir harikaydı. Hakan Karasuya bir darbe inmişti. Ve bunu ben yapmıştım. Ben Onur Miran...

Babamın koltuklara oturduğunu görünce ben de oturmaya karar verdim. Belki biraz şanslıysam eğer Dilan'ı görebilirim diyerek koltuğa oturdum.

Ah benim güzel gözlüm hepten bana haram kılınmıştı. Gözleri ,kokusu, bakışları yoktu artık hayatımda ve bir daha da mümkün olmayacaktı. O artık Hakan Karasu'yun karısı ve Hakan Karasu'yun çocuğunu taşıyordu. Bu nasıl bir acı tarifi imkansız...Kliselerden hoşlanmam ama benim şu anki durumumu anlatan tek cümle bu olmalıydı. Yaşamayan bilmez...

O an geçmişten bir pencere aralandı hafızam da.
Hakan'ın bogazına yapışmıştım. Ve yine umursamaz serseri gülüşü yüzündeydi.

"Ondan uzak duracagını daha ne kadar anlatacağım sana ha. Benim olandan vaz geç Karasu."

Başını yana yatırıp;

"Cık cık"cekti uzunca ...
Sonra öfkeden deliren o ela gözleriyle dişlerini sıkıp ellerimden kurtuldu.

"O sadece benim ve benim olacak Miran anladın mı? Bunun için elimden ne gelirse yapacağım."

Ve dediğini yapmış boş bıraktığım ilk fırsatı değerlendirmişti. Benim olanı kendine kılmıştı. Ve bu lisenin ilk yılları gerçekleşen olay yıllardır onunla rant meselesi haline gelmişti.

Dilan. Yaraydı bende. Küçüklükden bu yana hep yardımıma muhtaç bir kız çocuğu. Saf korkak mahçup bakışlım. Bizimkisi herkesin aşkından farklıydı. Aramasamda sormasamda o beni hep beklerdi. Anlardım onun sıkıntısını bir bakışta. Belki biraz alışkanlık fakat seviyordum ben onu. Beni taşıyacak ondan başka kadın yoktu benim gözümde. Beni bir tek o tanırdı. Ben bir şeyi istemeden o hemen eksiğimi tamamlardı. Dilan hayatımı kolaylaştırırdı. Karasu gibi değildi. O sadece hayatımda......

ALACALI AŞK (Wattys 2019) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin