15.

2.2K 136 13
                                    

"Belki kadar kesin
Ve keşke kadar imkânsız
Birbirimizden uzaklaşmamız
Kırılsak da tırnak uçlarımıza kadar
Kırılırız elbet bunu gerektirir yaşamak."
________________________

*Flashback**

Uzun bir süredir küvetin içinde öylece oturuyordu. Günler bile artık geçmiyordu selin için. Yaşamın ağırlığını kaldıramıyordu sanki. Nefes almaktan başka bir işe yaramadığını düşünüyordu bu dünyada artık. Taşındığından beri Kimseyi görmek iletişim kurmak bile istemiyordu.
Kollarını bacaklarına dolayıp dizlerini kendine doğru çekti.
" Bir gün bitecek mi olanlar ? Buna hayat denir mi ? Keder ve acıdan başka bir şey yok mu benim için? Tanrının her zaman planı varsa eğer, benim için sadece sonu olmayan bir mutsuzluk düşündüğü kesin."
Gözyaşları akarken kendi kendine konuşmaya devam ediyordu.
Sudan çıkıp bornozunu giydikten sonra aynaya baktı. Koca bir mahvolmuşluk görüyordu sadece.
Eliyle göz yaşlarını silerken sesler banyoda yankı yapıyordu.
"Yorgunum. Umutlarım yorgun, kalbim yorgun. Hiçbir şeye inancım kalmadı artık .Geçmesi için bekliyorum ama geçmiyor. Benden geriye mecalsiz bir şey kaldı sadece. Zamanla geçer derlerdi ama neden hâlâ aynı yerde sayıyorum ?"
lavaboya tutunup kafasını eğerek ağlamaya devam etti. Hıçkırıklarını tutamıyordu artık. Çaresizlik gün geçtikçe daha beter hissettiriyordu. Titreyen bedenini ve hızlanan nabzını düzene sokmaya çalışsa da yapamıyordu. Dolap ta makası görünce titreyen eliyle alıp şah damarına doğru tuttu. Saplayabilseydi her şeyden kurtulabilirdi şimdi.
Aynaya bakarken ağlamaya devam ediyordu.
"Bütün acılarıma son verebilirim tam da şu an ama neden hep tereddüt ediyorum."
Eli hâlâ titrerken gözyaşları akmaya devam ediyordu.
"Ölmek istemiyorum. Sadece mutlu yaşamak istiyordum." Sonlara doğru sesini yükselmişti. Makası fırlatıp yere çöktü.
" Tek istediğim bu siktiğimin dünyasında az da olsa mutlu olabilmekti ama şu halime bak ne kadar denersem deneyeyim atlatamıyorum, geride bırakamıyorum hiçbir şeyi. Kendimi öldürmeyi bile beceremiyorum. Hiçbir hâlta yaradığım yok benim!"
Hıçkırıklarının arasında nefesini düzene sokmaya çalışıyordu. " Sadece huzur istedim bunu bile çok gördün benden.Duyuyor musun beni? Yaşamak istemeyi ben seçmedim. En dipteyim ama yine de her şeye rağmen şükür etmemi istiyorsun.. sikeyim böyle hayatı şükür edecek neyim kaldı.."
Tanrı ona cevap verebilirmiş gibi tek başına yerde bütün öfkesini ona kusuyordu sadece.

****
Nil'in yazdığı mektubu defalarca okumuştu. Ne diyeceğini, ne yapacağını bilmiyordu. 'Mektubunu okudum ama ne diyeceğimi bilmiyorum' mu diyecekti?
Belki de kızlara danışmak iyi fikir olabilirdi. Uzun zamandır mesaj ve aramalara dönmediği için kızların ne tepki vereceğini de kestiremiyordu.
Telefonunu alıp azrayı aradı. Bir kaç çalıştan sonra açmıştı.
" Kafana taş mı düştü selincim yoksa içine biri mi kaçtı onca aramalarım ve mesajlar.. hiçbirine cevap bile vermedin farkında mısın-"
Azra'dan azar yiyeceğini biliyordu haklıydı da.
Azra'nın lafını kesip direkt konuya girdi.
" Bak ne desen haklısın biliyorum ama şu an size danışmam gereken çok önemli bir şey var başlayayım mı?"
Azra'nın sadece nefes verme sesi gelmişti. şu an bana kesinlikle göz deviriyor.
"Aslında telefonda anlatmak yerine yanımızda anlat. Yani leyla ile izmir'e gelmeyi düşünüyorduk. Nil'in yanına geldiğini biliyoruz. Neyi ne kadar konuştunuz bilmiyorum o yüzden yan yana gelip konuşmamız gerek her şeyi."
Nil'i o kadar özlemişti ki yan yana geldiklerinde düzgünce konuştukları bir şey bile olmamıştı aslında.
" Peki ne zaman geleceksiniz?"
"Aslında sürpriz yapacaktık ama madem öğrendin o zaman, bu akşam yola çıkacağız. 12 gibi orda oluruz galiba."
"Peki o zaman gelince konuşuruz."
Telefonu kapattıktan sonra kendine bir kahve yapıp balkona geçti.Gereksiz bir heyecan kaplamıştı içini. Nil gittikten sonra hiç konuşmamışlardı. Mesaj atıp atmadığını merak ettiği için whatsapp'a girdiğinde yüzlerce okunmamış mesaj sayısını görünce açıp açmamak için tereddüt de kalmıştı. Açtığında hızlıca mesajları okuyup sonlara doğru geldiğinde ses kaydını görünce açıp açmamak arasında kalmıştı. Tarihe göre Nil gelmeden önce atmıştı sesli mesajı.
Şimdi dinlesem garip kaçar mı bilmiyorum ama ne dediğini de merak ediyorum.
Mesajı gerginlikle açtıktan sonra dinlerken gözleri doldu.
(Sesli mesajı ve mektup da yazılanları hatırlamayan varsa 13.bölüme tekrardan göz atabilir)
"Çok özür dilerim nil. Seni bu duruma getirecek kadar üzdüğümün farkında değildim.Ben.. ben sadece her şeyden kaçıp uzaklaşmak istedim.. ne kadar işe yaramasa da. Her şey mahvolmuşken neyi nasıl düzelteceğimi bilmiyorum, ne kadar düzeltebilirim onu da bilmiyorum." ellerini saçlarına daldırıp sıkıntıyla nefes verdi.
Salona geçip kendini koltuğa attı. Kızların gelmesini beklemek daha mantıklıydı.

Ne Zamandır Sendeyim✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin