18. Bölüm (İstek)

28.9K 840 298
                                    

Herkese merhaba. Bazı tatlı, minnoş okuyucularımı artık tanıdım. Bazı okuyucuları hiç tanımıyorum, tanımıyoruz. Yorumlarda kendinizi göstermeyi unutmayın)

Keyifli okumalar...

●●●

Ekin'in dudakları göğsümden göbeğime doğru kayarken bir eliyle sütyenimi çıkardı. Elindeki kumaşı yere fırlatmasıyla aynı anda yardım çığlıkları attım.

Emir, yalvarırım çabuk gel...

Hasırlı eli şortumu bulduğunda onu da yırtıp, odanın bir köşesine attı.

İçimden 'En büyük güvencem kendimim, bu adama boyun eğmeyeceğim.' dediğimde gözlerimi kapadım, erkekliğine tüm gücümle sert bir tekme attım.

Birkaç saniye sonra üstümde ağırlık hissetmeyince gözlerimi yavaşça açtım. Başımı sağa çevirdiğimde Emir'i görmemle rahatladığımı hissettim. Ekin'i yere sermiş yumruklarını yüzüne geçiriyordu.

Ekin onu gördüğüne o kadar şaşırmıştı ki, karşılık bile veremiyordu.

Emir'in gürleyen sesini duyduğumda irkildim. "Sen benim kadınıma nasıl dokunursun orospu çocuğu!? Nereden bu cesaret? Öldüğümü mü düşündün? Seni bu dünyadan silmeden ölüm haram bana." diyordu her yumruğunda.

Yataktaki örtüyü elime alıp, dizlerimi vücuduma yaslayarak üstüme örtmeye çalıştım. O kadar korkuyordum ki, bir anlığına tüm inancımı kaybetmiştim. Onun dokunuşları bir böceğin vücudumda dolaşması gibi iğrençti. Zorla vücuduma konan dudakları, zihnimdeki izleri, bu adamın idamı için yeterli bir dilekçeydi.

Emir ayağa kalkıp silahını çıkardı. Sayamadığım kadar kurşunu bacaklarına sıkdı. Öfkesini alamamış ki, Ekin'in tek-tek tüm parmaklarını kırdı. En son elinde kırınca, tüm odayı Ekin'in inlemesi doldurdu. Yer kan gölü olmuştu. Yüzü gözü dağılmış, acılar içinde kıvranıyordu.

Emir için ilk değildi, ama ben ilk kez birinin ölümüne şahit oluyordum ve onu benim için öldürüyordu.

Emir öfkesine hakim olamayıp karnına güçlü bir tekme daha vurdu. Aniden bakışları beni bulduğunda, gözlerini gözlerimden çekmeden "Alın bunu!" diye bağırdı. Ondan bir çöp parçası gibi bahsetmişti.

İçeri iki tane adam gelip Ekin'i kollarında tutarak kaldırdı. Sürükleyerek dışarı çıkardıklarında bayılmış gibi duruyordu. Belki de ölmüştü. 

Dizlerimi kendime daha çok çekerken Emir "Ben gelene kadar sakın ölmesin!" dedi.

Adamlar gözlerinin ucuyla bile bana bakmadan çıktılar. Emir yavaşça yatağa yaklaşıp kollarını açtı. Benim ona gelmemi istiyordu.

Dizlerimin üstünde yükselip, körpe adımlarla ona yaklaştığımda, beklemeden koca ellerini vücuduma sardı. Saçlarıma içimi ısıtacak bir öpücük kondurup "Özür dilerim, sevgilim. Geciktiğim için beni affet."dediğinde ne cevap vereceğimi bilemedim. Onun düşmanı yüzünden bu haldeydim, bu bir gerçekti. Ama onun bir suçu yoktu.

Ellerimi havaya kaldırıp iri cüssesine sardığımda bir katilin kollarında huzur bulduğum için kendimi suçlamak istedim. Ama benim de bir suçum yoktu.

Titrek nefesler alıyor, sadece ağlıyordum. Emir usanmadan saçlarımı okşamaya devam ediyordu. Ağlama, demedi. Duygular söz konusu olduğunda tesellilerin bir işe yaramadığını iyi biliyor olmalıydı.

Sessiz itirafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin