29. Bölüm (Mutluluk yok)

14.7K 517 137
                                    

Keyifli okumalar...

•••

3 AY SONRA...

"Ali yeter ama! Kabul ettim işte evlilik teklifini, ne zorluyorsun? Yemin ederim beğendim evlilik teklifini!" dediğinde bende ister istemez kıkırdamıştım. Emir elimi omzuma atınca ayağa kalktım.

Aklıma gelen ilk şeyi söyleyip "Bir şey içer misiniz?" dediğimde Emir "Alisa evde yardımcı var, otur şuraya." diye bıkkınlıkla konuştu. Ona neden böyle soğuk davrandığımı merak ediyordu.

Gözlerim dolunca yaşları geri gönderip "Arkadaşlarım gelmiş, onlarla ilgilenmek istiyorum. Bu bir sorun mu Emir?" diye düz tonda sordum.

Emir sonunda dayanamayıp sinirle ayağa kalktığında "Sana dokunmamdan rahatsız mı oluyorsun?" diye aklında onu rahatsız eden soruyu sordu.

Hissettiklerimin aksini ağzımdan çıkarıp "Evet!" dedim.

Ama hayır! Emir'in gözlerindeki hayal kırıklığı, korku... Bu bakış canımı çok yaktı.

Emir hızlıca yanıma gelip kolumu tutup sıkarak "Neden!?" diye sordu.

"Senden nasıl rahatsız olurum Emir... İlacınken, dermanınken, zehirin olmak istemezdim ki." Içimden geçenleri ona söylemek istedim ama yapamadım. Düşüncelerime zıt bir şekilde konuşmaya başladım. Sözlerimin onu yaraladığını bilmek canımı çok yakıyordu.

"Eskisi gibi değil, Emir. Dokunuşların beni rahatsız ediyor!" diye bağırdım. Gözlerinin içine daha fazla bakamayarak bakışlarımı kaçırdım.

Melisayla göz göze gelince yapmamam için başını sağa sola salladı. Geri adım atmayacağımdan emin olduğunda ayağa kalkıp Ali'nin kolunu tutarak "Hadi Ali gidelim biz. Konuşsunlar." dedi. Ali ilk önce inkar edecek gibi oldu ama Emir ona dönünce oturduğu yerden kalkıp gittiler. Ben arkalarından bakarken Emir'in koluma uyguladığı baskı canımı yaktığı için yeniden ona döndüm.

Gözünden bir damla düşerken canımı, kalbimi parçalayan o soruyu sordu.

"Neden, Alisa!? Sevmiyor musun artık beni?" dediğinde başımı hayır anlamında salladım. Sözler dudaklarından öyle zorla çıkmıştı ki, diline almaya, düşünmeye bile dayanamıyormuş gibiydi.

Kolumu bırakıp öfkeyle bağırarak arkamızda kalan cam masaya yumruğunu geçirip devirdi. Ben korkuyla ona bakarken zifirleri beni buldu.

Gözlerimin içine baka baka "Sevmiyorsun öyle mi? Sevmiyorsun... Beni sevmeyi bırakacaktınsa neden bana umut verdin!? NEDEN!? ÇOCUK OYUNCAĞI MI BU?" diye bağırdı sonlara doğru dayanamayıp.

Yutkunup terleyen avuçlarımı kıyafetime sildim. "Yanlışmışım... Başından beri sevmiyormuşum seni. Seni bana mecbur bırakmıştılar. Ben seni değil, mecburiyetimi sevmişim!" Ağlamamalıydım.

Aniden delirmişcesine kahkaha attığında "Sikerim lan mecburiyetini! Benim sana dokunmama izin verdin, bana beni sevdiğini söyledin! Bana her şeyi sen verdin şimdi benden alamazsın!" diye bağırdı.

Onun bağırışına dayanamayıp bende "NAPAYIM, EMİR!? ZORLAMI SEVEYİM, KENDIMI ZORLAYIP YANINDA MI KALAYIM!? SEVMİYORUM İŞTE! BANA DOKUNMAN RAHATSIZ EDİYOR! CANIM ACIYOR. ESKİDEN NE SÖYLEDİYSEM, NE YAPTIYSAM YALANMIŞ HEPSİ! Yalan!" diye bağırdığımda sona doğru fısıldamıştım.

Sessiz itirafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin