19. Bölüm (İntikam)

25.8K 770 190
                                    

Keyifli okumalar...

●●●

YAZAR'DAN...

Emir Alisa'nın düzenli nefes alışverişini duyunca başını göğsünden yavaşça kaldırıp yatağa bıraktı. Saçları yüzüne döküldüğünde kulak arkasına sıkıştırdı. Dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı, baş parmağını yanağında gezdirdi. Dudaklarına yumuşak bir öpücük kondurup yataktan çıktı.

Bu gün sevdiği kadının canını yakana cezasını vermeliydi.

Telefonu eline alınca saatin 02:46 olduğunu gördü. Hemen Fırat'ı arayıp her şeyi hazırlamasını söyledi. Fırat onaylayınca üstünü giyinip karısının alnına öpücük bırakıp çıktı. Dudakları sevdiği kadının teninden bir saniye bile olsa ayrılmak istemiyordu.

Evden çıkınca arabasına binip, Ekin'in mezarı olacak yere sürmeye başladı.

"Azrail'in geliyor, Ekin Fazıl!" dedi mırıldanarak. Bedeni aynı anda mutluluk ve öfke duygusuna yer ediyordu.

Depoya gelince adamlarından biri gelip kapısını açtı. Emir yüzündeki alaylı tebessümle kapısı açılan depoya girdi.

Ekin bir sandalyeye oturmuş, uyuyordu. İstese Ekin'i tek bir kurşunla öldürebilirdi, ama o kadar kolay değildi. Alisa'nın yaşadığı o korkuyu ona mislisiyle iade edecekti.

Fırat yanına gelince Emir "Uyandırın!" dedi düz tonda.  Adamlardan biri elindeki tuzla karışmış buz dolu su kovasını başından aşağı döktü. Ekin'in ağzından tiz bir çığlık çıkınca yaralarının tek-tek yandığını hissediyordu.

Gözleri Emir'i bulunca yüzündeki acı dolu ifade gitmiş, yerini alaycı aynı zamanda korku dolu tebessüm almıştı.

Emir yüzündeki ciddiliyi bozmayarak Ekin'e yaklaştı. Yanında duran üstünde her türlü olan aletlerin olduğu masadan bıçak alıp ateşe tuttu. Bıçak iyice kızarken Ekine baktı.

"Burda böyle çaresizce ölmeni istemezdim, Fazıl. Ama," Gülümsedi. "Her şeyin bir aması vardır değil mi?"

"Benim olana, benim kadınıma dokunmayı cüret ettiysen, olacakları da tahmin etmişsindir." dedikten sonra yüzündeki tebessüm daha da büyüdü. "Pek tahmin etmiş gibi görünmüyorsun." dedi.

Ekin bedenindeki acıya rağmen kahkaha attı.

"Doğru, Kandemir. Planım tutmadı, ama," Alayla güldü, ama bağlaçına vurgu yaparak. "Evlendiğin karına bir kere bile dokunamadığın halde ben dokundum! Vücudunda benim izlerim var!" dediğinde Emir elindeki bıçağı alıp Ekin'in önünde durdu. Bir tane kafa geçirince Ekin kendini sandalyeyle beraber yerde bulmuştu.

Bedeni tuzun etkisiyle cayır-cayır yansa da duruşundan taviz vermedi. Bacağındaki kurşunları bile antezisiz çıkarmışlardı, acıya karşı bağışıklık kazanmıştı. Bu gün öleceğini biliyordu. Buradan sağ çıkması bir mucize yaşanmayacağı taktirde imkansızdı, ama onu deli etmeden de ölmek istemiyordu.

Emir Ekin'in elini tuttuğunda iki adamı da gelip onu yerine sabitledi. Bıçağın sıcak ucu tenine değdiği an dudaklarından bir çığlık döküldü. Sadistce elinin üstünden bir parça deri aldı.

"Yanılıyorsun, Fazıl! Aptal olduğumu falan mı düşünüyorsun? Sence içimizde bir köstebek olduğunu fark edemeyecek kadar salak biri miyim? Hele bu kişi Rüzgarsa." dediğinde düşmanının yüzünde gördüğü şaşkınlık onu mutlu etmişti.

Sessiz itirafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin