Selam. Nabersiniz?
Keyifli okumalar...
●●●
EMİR'DEN...
Odaya girdiğimde yatağa uzanmış rahatsızca kıpırdanıyordum. Sevdiğim kadın benim odamda, benim yatağımda uyuyordu, ben ise yine ve yine ondan uzaktım. Aramızda mesafe bile olmamasına rağmen, ona ulaşamıyordum.
Hissediyordum. Bana alışmaya çalışmasını. Sevmeye değil, alışmaya. Zaten benim gibi bir adamı kim sevebilirdi ki? Bunun için onu suçlayamazdım.
Kendimden nefret etmiyordum. Ama sevmiyordum da. Iyi biri değildim, zaaten aksini de iddia etmemiştim. Kanlı ellere sahip olmayı ben istememiştim, buna mecbur bırakılmıştım. Bu dünyaya alışamıyordum, alışmak da istemiyordum.
Alisa İtalya'dayken hiç rahat durmuyordu. Alisa'nı koruması için tuttuğum korumanın bana attığı her fotoğraf da yanında hep bir erkek oluyordu. Arkadaş markadaş umrumda bile değildi. Onu bir erkekle görmek canımı çok yakıyordu. Ama onun hayatında hiçbir konumum yokken, erkeklerden uzak durmasını da engelleyemiyordum. Çünkü böyle bir hakka sahip değildim.
Onun mutluluğu benim yaşama sebebimdi. Bu yüzden hep mutlu olmasını istedim. Ondan uzak durmamın onun için en iyisi olduğu gibi.
Ama başaramadım. Söylemiştim ya, ben kötü bir insandım. Bencil davrandım, yorulmuştum çünkü. Dinlene bileceğim bir omuz olsun istedim, onsuzluğa dayanamadım.
Ben bu kadına ne zaman böyle aşık olmuştum onu bile bilmiyordum. Herkesin korktuğu, önünde baş eydiği adamın kalbi bir kadına muhtaçtı.
Alisanın buraya döndüğünü öğrendiğimde kalbime sahip çıkamıyordum. Zaten ona sözümü dinletebilsem bana abi diyen bir kıza aşık olmazdım.
Alisa odasında uyurken Şahin amcayla konuştum. Benimle evlenmesine rızası olduğunu söyledi. O an dünyalar benim olmuştu. Benden istediği tek şey Alisayı korumamdı. Her şey hızlı olmak zorundaydı, yoksa sevdiğim kadın ellerimden kayıp gidebilirdi.
Şahin amcadan izin alıp Alisa'nın odasına gittim.
Kapıyı açtığımda onun mükemmel kokusu ciğerlerimi doldurmuştu. Onun kokusunu içime çekerken daha çok yaklaşmak istedim. Daha yakın olmak. Kapıyı sessizce kapatıp yanına giderek yatağına oturdum. Çocukken de deli gibi uyurdu, şimdi de. Saçlarını yüzünden çekip, hasret kaldığım yüzüne baktım. Bu kadar güzel olmak zorunda mıydın, be kadın? Tek bir gülümsemene can feda edilirdi.
Hep yakındım ona. Onunla birlikte yürürdüm tüm şehri, onun yediği yemekleri yerdim tüm gün. Bir restoranda oturur onun sipariş verdiği yemeği söyler onunla beraber yemiş gibi davranırdım. Belki aynı masalarda değildik ama varlığı bile huzur veriyordu.
Elimi havaya kaldırıp yavaşça yüzüne dokundum. Kokusunu içime çekmek için burnumu boyun boşluğuna dayadım. Derin bir nefes alıp tüm kokusunu ciğerlerime çektim. Yavaşça ondan uzaklaşıp başımı ellerimin arasına alıp kendime hakim olmaya çalıştım. Kalbim yine yersizce atmaya başlamıştı. Burada olmamalıydı, olamazdı. Kriz geçiremezdim.
Alisanın düzensiz nefes alış verişlerini duyduğumda başımı yukarı kaldırdım. O an çığlık atacağını anladığım için elimle dudaklarının üzerini örttüm.
Bakışları kalbimi acıtmıştı o an. Bana bir yabancıymışım gibi bakıyordu. Beni tanımıyordu, oysa en çok beni severdi.
Onunla kısa bir konuşma yaptıktan sonra üstümü düzeltip odadan çıktım. Sorgulayıcı bakışları çok ağır gelmişti bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz itiraf
Novela JuvenilOna bir daha onunla evlenmek istemediğimi söylediğimde sinirlenmişti. Yüzüme bakmamamak için çaba harcıyordu. Önümde boş boş dolanmaya başladı, gömleğinin yakasını açarak. Birden "Sen benimsin kadın! Bunu o kafana sok! Şimdiki hayatında da, sonraki...