5. BÖLÜM

560 29 57
                                    

Bölüm şarkıları;
Ahmet Kaya - Kendine İyi Bak

Bölüm şarkıları;Ahmet Kaya - Kendine İyi Bak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

5. BÖLÜM

Geçen haftaları, günleri ve saatleri hesaplamayı bırakmıştım. Tarihini bilmediğim ve bilmeyi istemediğim o günün bana getirdiği felaketleri de hatırlamak istemiyordum. Kaç kez ağlamıştım, kaz kez kuralları yıkmıştım; bir yabancıya hitap eden kaç cümle kurmuştum ve kuracaktım; hiç biri umurumda değildi.

18 yaşındaydım ve Dünya'da geçirdiğim bu 18 senenin tek zamanlarını yaşıyordum.

Yüzünü, adını, gülüşünü, bakışını, hiç bir şeyini bilmediğim o kadını görmüştüm.

Bilmem kaç gece önce, avuçlarıma bir fotoğraf karesi sıkıştırılmış ve 'o senin annen' denmişti. Annemin, yüzünü görmüştüm. Adını öğrenmiştim, gülüşünü izlemiş ve bakışlarını anlamaya çalışmıştım. Annem bir fotoğraf karesine sıkıştırılmış, ışık saçan gözleri kapanmış ve daha önce hiç gitmediğim bir mezara hapsedilmişti.

Yüzünden ve isminden sonra, bu dünyadan kaç yaşında gittiğini de öğrenmiştim. Annem simsiyah gözlerini, 27 yaşında kapatmıştı. Hiç izleyemediğim tebessümü, gençliğinin baharında solmuştu.

Ve ablamın bana anlattıklarının aksine bir hastalıktan değil, saçma sapan bir trafik kazasından ölmüştü.

Ablam bana ne çok yalan söylemişti.

Şimdiyse, yine avuçlarımın arasında gizlediğim o resme, bilmem kaçıncı kez bakıyordum. Onun yanağını öpüyor gibi, bir kağıt parçasını dudaklarıma iliştiriyordum; ona sarılıyor gibi, küçücük resmi göğsüme bastırıyordum; onunla konuşuyormuş gibi, her gece ona, o gün yaptıklarımı anlatıyordum. Ona, Prens'ten bahsediyordum. Beni kurtaracağından ama başka bir cehenneme hapsedeceğinden.

Annemin bana bir kerecik sarılması için her şeyimi verirdim. Her şeyimse canımdı. Annemin kokusunu bir kerecik hissetmek için, canımı umursamazdım. Canımı zaten umursamıyordum.

Dikildiğim pencere kenarından ayrıldım ve avuçlarımın arasındaki o resmi, yatağımın baş ucundaki, komodinin üzerine koydum. Anneme her gün menekşelerimi gösteriyordum.

Menekşeler bana artık annemi anımsatıyordu. Menekşeler kokmazdı, annemin resmi de kokmuyordu.

Aşağıdan, bahçeden yükselen bir ses doldurdu odamı. Adımlarımı yeniden pencere kenarına yönelttim. Babamın samimiyetsiz tebessümü, düştü gözlerimin önüne. Yüzümü istemsizce buruşturdum.

"Hazırlanın," Dedi yüksek bir sesle yeniden. Ne için hazırlanıyorduk? "Karaoğul'larının gelini doğurmuş!" Sesindeki yapmacıklık yerini içtenliğe terk ettiğinde, içimde hissettiğim şaşkınlığı kısık bir sesle dışarı çıkarttım. Hevesliydi. Hevesi ne içindi?

KÜÇÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin