Bölüm Şarkıları; Sezen Aksu - Kurşuni Renkler Mabel Matiz - Bir Hadise Var
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
25. BÖLÜM
Her insan ailenin tanımını farklı cümlelerle yapardı.
Kimisi için aile; anne, baba ve kardeşlerden oluşan kalabalık bir evdi. Kimisi için; mutlu olduğu, yalnızlığını giderdiği insanlar, sıcaklık, yuva.
Kimisi için ise; kırıldığı ve acıya terk edildiği akşamlar.
Eğer biri 17. yaşıma, aile ne demek, diye sorsaydı alacağı tek cevap, kan bağı olan düşmanlar, olurdu.
Eğer biri 18. yaşıma, aile ne demek, diye sorsaydı alacağı tek cevap, ölümünü keyifle izleyen insanlar, olurdu.
Eğer biri 19. yaşıma, aile ne demek, diye sorsaydı alacağı binlerce cevap ve her cevapta Prens olurdu.
Eğer biri şuan bana, aile ne demek, diye sorsaydı alacağı cevap, yaralarınızı iyileştiren bir adam ve O adamdan olan bebeğiniz, olurdu.
Kadınlar karnındaki bebeğin varlığını fiilen hissettiğinde, yaşadıkları duygu ne oluyordu merak ediyordum. Evet, O'nun varlığını tam tamına 1 aydır biliyordum lakin O'nu henüz hissedemiyordum.
O'nu ne zaman hissedecektim?
"Küçük, hazır mısın?" Kapının önünden gelen sesle tebessüm ettim. Aşağı ineceğini söylese de inmemişti, dakikalardır kapının önünde bekliyordu.
"Hazırım, geliyorum." Çantamı omzuma asıp kapıyı araladım. "Hani aşağıda bekliyordun?" Mahçup bakışlarını harelerime dikti. "Ne bileyim, içim rahat etmiyor." Ellerimi göğsüne bastırıp O'na daha da yaklaştım. "Sen benden uzaklaşınca bize bir şey olmayacak ki sevgilim. Günlerdir doğru düzgün işe bile gitmiyorsun. 7 ay boyunca evde oturmayı mı planlıyorsun?"
Omzunu silkti. "Ne var, ben hep Ateş beyi idare ettim. 7 ay boyunca da O beni idare etsin." Kıkırdadım. "Ama zaten 1 aydır idare ediyor." Ellerini belime doladı ve alnıma bir öpücük bıraktı. "Olsun, biraz daha etsin." Başımı omzuma doğru düşürdüm ve öylece izledim O'nu.
Bir ay önce, baba olacağını öğrendiği o sabah gözyaşlarını ikinci kez görmüştüm. Benim sessizce akan yaşlarıma kısık sesli hıçkırıklarıyla eşlik etmiş, dudaklarıma öpücükler kondurmuş, titreyen elleriyle karnımı okşamıştı.
Ve ben, tam da o an anlamıştım; bebeğimizin varlığını öğrendiğim ilk andan beri mutlu olamamamın tek sebebi duygularımı O'na anlatamıyor oluşumdu.
O elleriyle karnımı okşayıp bebeğimizle tanışırken ben ağlayarak korktuğumu dile getiriyordum. "Korkuyorum, Samet" Diyordum. "Korkuyorum ama mutluyum da. Bu iki duyguyu nasıl aynı anda hissedebiliyorum?" Dudaklarını dudaklarıma bastırıyor ve bedenimi sarmalıyordu. "Korkmana gerek yok, Küçüğüm." Diyor, ıslak yanaklarını kuruluyor ama gözlerinin yeniden dolmasına engel olamıyordu. "Korkmana gerek yok çünkü ben yanınızdayım."