8. BÖLÜM

340 31 41
                                    

Bölüm şarkıları;
Şebnem Ferah ~ Can Kırıkları
Berk Baysal ~ Yaralarını Ben Sarayım

Bölüm şarkıları;Şebnem Ferah ~ Can KırıklarıBerk Baysal ~ Yaralarını Ben Sarayım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

8.BÖLÜM

Tanışmak.

İlk önce kendimizle tanışırdık.

Duygularımızla ve acılarımızla.

Bir çocuğun tattığı ilk duygu ne olurdu merak ediyordum. İlk duygular anne karnında alınırdı ve bu belki de annesinin onun varlığını öğrendiğindeki sevinci olurdu.

Annem benim varlığımı öğrendiğinde sevinmiş miydi merak ediyordum.

İlk tanıştığım duygu neydi merak ediyordum.

İlk tanıştığım duyguyu bilmek gibi bir şansım yoktu lakin ilk tanıştığım acı mıydı emin olmasam da geçmişimde silik bir yerlerde bir anı vardı.

Kaç yaşımda olduğumu bilmiyordum. Kulemdeydim ve yatağın altında saklanıyordum. Ablamla saklambaç oynadığımızı anımsıyordum.

Mutluydum, bu tanıştığım kaçıncı duyguydu bilmiyordum.

Kapı açıldı ama içeri giren ablam değil, babamdı. Adımları sertti, öfkeliydi bunu yüzünü görmeden, o yaşta dahi bilebiliyordum. Olduğum yerden ayrılmadım, ses çıkarmadım, nefes bile almadım.

Saçlarım yatağın altından dışarı çıkmıştı ama bunu fark etmemiştim. Fark ettiğimde ise saklanmak için çok geçti. Babamın büyük elleri saçlarımı kavradı ve bir an bile düşünmeden beni o yatağın altından saçlarımdan çekerek çıkardı.

Gözleri öfkeden parlıyordu.

Saçlarımı öyle bir hiddetle çekiyordu ki beni bıraktığında avcunda bir kaç telin kaldığını hatırlıyordum. Elini nefretle savurmuş ve odadan geldiği gibi çıkmıştı.

Bahsettiğim acı saçlarımdaki acı değildi; bahsettiğim acı babamın bir nedeni olmadan canımı yakmasının kalbimde bıraktığı acıydı.

Tanıştığım bütün duygular ve acılardan sonra bedenimde yeni bir duyguyu daha misafir ediyordum. Sorun şuydu ki bu duygu kendini bana tanıtmıyordu.

Geceydi, karanlıktı ve Prens o karanlıkta bana sarılmıştı.

Karanlığı severdim ama karanlık aydınlığın getireceklerinden korkmama sebep olmuştu.

Saat kaçtı bilmiyordum.

Güneş ışığı karanlığı delip geçmişti. Prens'in elleri hâlâ tenimdeydi ama bilincim o kadar yerinde değildi ki Onun yanından gitmem gerektiğini bile algılayamıyordum.

Sırtım yatak başlığında değildi, saçlarım yastığa dökülüyordu. Ne zaman bu konuma gelmiştim?

Prens'in zil sesi kulaklarımı tırmaladığında kaşlarımı çattım ve kendi kendime homurdandım.  Karnımdaki ellerin hareketlendiğini hissettim.

KÜÇÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin