LÜTFEN OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN!
Bölüm Şarkıları;
Teoman - Bazı Yalanlar(Lütfen şarkıyı bölüm bittikten sonra dinleyin.)
Şebnem Ferah - Bir Kalp Kırıldığında
22. BÖLÜM
Tarih boyunca, duygular insanoğlunun en büyük zaafıydı.
Öfke, hüzün, mutluluk, acı, aşk... Bütün olayların başı insanoğlunun söz geçiremediği duyguları olmuştu. Öfkesi her zaman canını yakmış, hüznü her zaman gözlerini kör etmiş, mutluluğu her zaman kursağında kalmış, acısı her zaman kalbinde olmuştu.
Aşk, insanoğlunun her zaman ayaklarına dolanmış, O'nu cam parçalarıyla dolu yollarda dizlerinin üzerine düşürmüştü. Dizlerinin üzerine düşen her insanın önce canı acımış sonra hüzünlenmiş ve en son hüznü nefrete dönüşmüştü.
Aşkın olduğu yerde mutluluk çok nadir olur derlerdi. Bunu duymuş buna inanmıştım.
Oysa şimdi anlıyordum, aşk karşılığını bulamadığı yerde mutluluğu yok ederdi.
Prens'e aşıktım ve mutluydum da çünkü aşkım karşılıklıydı.
Başımı göğsünden kaldırmadan hafifçe kıpırdandım ve uykuya dalmayı diledim. Geceydi, saat kaçtı bilmiyordum ama etraf zifiri karanlıktı. Uykuya dalmak üzere olduğumu hissediyordum ama işittiğim ses buna engel oldu.
Harelerimi hafifçe araladım ama hiç bir tepki vermeden geri kapattım. Henüz gece olduğunu algılayabilecek durumda değildim ve sabah olduğunu, Samet'in alarmının çaldığını düşünüyordum. Yerimde huzursuzca kıpırdandım.
"Ne çabuk sabah oldu ya? Benim hâlâ uykum var." Beline sarılan kolumu kaldırdım ve yüzüme yayılan saçlarımı geri ittim. "Samet kalk. Alarmın çalıyor." Sesimin çok kısık ve çatallı çıktğını biliyordum.
Adam telefonun sesini duymuyordu, beni nasıl duyacaktı?
Başımı tamamen göğsünden kaldırdım ve kapalı olan harelerimi araladım. Uykum henüz açılıyordu. Harelerim karanlık odadan pencereye döndü ve hâlâ gece olduğunu fark ettim.
Alarm değildi, biri arıyordu. Yatakta oturur pozisyona geldiğimde belimi sarmalayan kolunun daha da sıkılaştığını hissettim. "Samet kalk! Biri arıyor!" Tedirgindim çünkü çalan benim telefonumdu. Uyanmak yerine huysuzca homurdandı ve beni yine kendine doğru çekeledi. Bedenim çıplak göğsüne düştüğünde, karnına sinirle bir tokat yapıştırdım.
"Kış uykusuna mı yattın be adam? Kalk!" Tokatın etkisiyle sıçyarak gözlerini araladı ve bana dehşetle baktı. "Ne oluyor?" Sinirle homurdandım ve kolunun altından çıktım. "Elinin körü oluyor. Kıyamet kopsa uyanmayacaksın!" Ellerini gözlerine bastırdı ve yerinde dikilip sırtını yatak başlığına dayadı.
Dizlerimin üzerinde yatağın diğer ucuna doğru süründüm ve komodinin üzerindeki telefonumu avucuma aldım. Gördüğüm isimle kalbimin korkuyla hızlandığını hissettim.
O'nun tarafındaki abajuru açtı ve karanlık odaya hafif bir ışık yayıldı. "Kim arıyor bu saatte?" Harelerimi O'na çevirdim. Korktuğumu anlamış gibi yanıma geldi. "Abim arıyor, Samet. Kesin kötü bir şey oldu!"
"Aç telefonu, küçük." Ellerim komut almış gibi neredeyse kapanmak üzere olan aramayı cevaplandırdı. "Aslı!" Abimin telaşlı sesi kulaklarımı doldurduğunda elimi hızlı hızlı atan kalbime bastırdım. "Abi ne oldu? İyi misin? Yengem iyi mi?" Cevap vermesini beklemeden sıraladığım soruları görmezden gelip aynı telaşlı sesle konuştu. "Aslı, Songül doğuruyor! Ne yapacağım, Aslı?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜĞÜM
General FictionÇığlık atıyordum ama kimse sesimi işitmiyordu. Rapunzel'i kendimden uzaklaştırmak istiyordum, ama ellerim sözümü dinlemiyordu. Herkesten çok Rapunzel'den korkuyordum. "Keseceğim saçlarımı," Diyordum Rapunzel'e. "Uzamayacak, keseceğim ama ölmeyeceğim...