KumsalOdam oturmuş resim yapıyordum.
Kahraman bana babasının beni sevdiğini, babamın mesleğine takılmadığını söylemişti ,annesi ise belli etmese de beni beğenmiş.Resmime devam ederken çalan şarkı ile gözlerimi kapatmıştım. Sessizce söylemeye başladım.
Sağımı, solumu kaplıyo bu kara orman
Fırtına var, devriliyo ömürlük yıldızlar
Farkına var şeytanının
Gam dolu bu kara huyu
Bak yanıyo değdiği her çiçeği bahçemin (MEDYA)Şarkıyı çalan telefonum kesmişti, elimdeki boyaları beze silip telefonumu elime aldım. Kahraman'nın aradığını gördüğümde hemen açtım.
"Sevgilim?"
"Boncuğum ne yapıyorsun?"
"Resim yapıyordum."
"Resim?"
"Yani oyalanıyordum çok iyi değilim."
"Anladım güzelim bu akşam güzel hazırlan seni çok güzel bir yere götüreceğim."
"Nasıl güzel bir yer ,nasıl giyiniyim?"
"Lüks bir restoranda gidicez."
"Tamam sevgilim."
Telefonu kapatıp dolabımın kapağını açtım. Öyle bir elbise göremediğimde alışverişe gitmem gerektiğini anladım. Üstümü değiştirip kendini dışarı attım. Bir iki saat sonra eve geri geldiğimde ilk olarak kendimi banyoya atmıştım. Saçlarımı havluyla ıslaklığını alıp kurutma makinesiyle kuruttum. Daha sonra saçlarımı tarayıp dalgalandırmaya başladım. Makyajımı da yaptıktan sonra elbisemi ve ayakkabılarımı giydim.
Evden anneme görünmeden çıkmıştım. Apartmandan çıktığımda sağ tarafa doğru yürüdüm. Kahraman'nın arabasına bindim. Yanımda oturan Selim'i görünce şaşırdım.
"Selim?"
"Merhaba yenge."
Selim arabayı çalıştırdığında emniyet kemerini taktım.
"Ne oluyor? Kahraman'a bir şey mi oldu?"
"Korkma kötü bir şey yok ,abim iyi."
"Neden gelmedi?"
"Soru sorma yenge ya götürüyorum işte."
Daha fazla soru sormamış yolun bitmesini bekliyordum. İki saatlik yolun ardından yeşilliklerin olduğu bir eve gelmiştik. Arabadan çıktığımda Selim arabayı sürmüş gitmişti. Arkasından seslensemde durmamıştı. Eve doğru ilerleyip kapıyı çalmak için kapıya vurdum, kapı açık olduğunu gördüğümde içeri girdim. Mumlardan yol ,bastığım yerlerde gül yaprakları, yolun bitiminde de romantik bir masa vardı. Masaya doğru ilerleyip önünde durdum.
"Boncuğum."
Kahraman bana seslenmesiyle ona döndüm takın elbisesinin içinde yanıma yaklaştı. İki elimden tutup öptü.
"Kahraman ne oluyor?"
"Bir şey olduğu yok yemek yiyeceğiz."
Masaya oturduğumuzda arkada çalan kısık sesli müzikle ortam çok güzeldi. Yemeklerimizi yediğimizde Kahraman ayağa kalkmış yanıma gelmiş elini uzatmıştı.
"Dans edelim mi güzel hanımefendi?"
"Olur ederim beyfendi."
Elinden tutup ayağa kalktım ,yavaşça dans etmeye başladık.
"Boncuğum?"
"Söyle kahramanım."
"Seni ilk gördüğümde sana karşı bir şey hissetmedim ama güzel kadınmış dedim. Seninle konuşmaya başladığımızda ,senin hareketlerin sonra o iki gamzen,beni çok etkiledi aşık ettin kendine. Bana hayata başka bir şekilde bakmayı öğrettin , nefes almayı ,sevmeyi öğrettin. Sen iyiki hayatıma girdin. Seni çok seviyorum."
Dizlerinin üstüne eğildiğinde cebinde siyah kutuyu çıkartıp açtı.
"Benimle evlenir misin?"
Şaşkınlıkla ağzım açık kalmıştı, gülümseyerek Kahraman'a baktım.
"Evet seninle evlenirim."
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilhun - Kahraman Koçovalı
Fanfic"Kumsal ben." Konuşmamla bana bakmış gülümsemişti. "Kahraman bende." İsmini söylemesiyle kıkırdamıştım. "Ne oldu?" "Adının hakkını veriyorsun." <ÇUKUR>