40. Bölüm(Final)

592 29 1
                                    


Kumsal

Önümde duran oğlumun üstünü giydiriyordum.

"Aslanım Cihangir'im çok mu yakışıklı oldun."

"Oldum anne."

Üç yaşına gelmiş oğlumun yanaklarından öptüm. Aynı babasıydı. Sena'nın da oğlu olmuş,Kahraman'nın dediği gibi Yamaç oğluna Mücahit adını vermişti. Akşın da oğluna Yağız adını vermişti. Acar ismini vermek istemişti ama sonra Celasun' da kardeşini kaybettiğini haksızlık olacağı için vermemişti.

Üstümdeki elbiseyi düzeltip Cihangir'in elinden tutup aşağıya indik. İkizler kuzenleriyle ilgileniyordu. Bende Cihangir'i onların yanına bırakıp Karaca'nın yanına çıktım.

"Gelin hanım gelebilir miyim?"

"Gel yenge."

İçeri girdiğimde gelinlikle duran Karaca'ya baktım. Gözlerim dolunca yukarı bakmıştım.

 Gözlerim dolunca yukarı bakmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Yenge yapma, ağlama."

"Nasıl ağlamayım Karaca. Elimde büyüdün şimdi gelin oldun gideceksin."

"Anne benim düğünümde bile ağlamadın aşk olsun."

"Akşın sen yanımızda duracaktın,hem sen görmedin ama ben ağlamıştım."

"Anne!"

Akşın yanıma gelmiş sarılmıştı.Saçlarından öpüp Karaca'ya yaklaştım.Yanaklarını sevip alnından öptüm.

"Umarım hep mutlu olursun o Kurtuluş'la."

"Yenge Azer diyebilirsin."

Omuz silkmiştim.

"Benim güzel karagülümü alıyor o damat."

Kızlar halime gülerken bende gülmüştüm. İşin şakasındaydım. Dışarıdan davul sesi geldiğinde ellerimi birbirine vurdum.

"Damat geldi. Akşın kapıyı açmıyorsun alabildiğin kadar para al damattan."

"Yenge!"

Gülmüş odadan çıkmıştım. Aşağıya indiğimde kızların yanına gittim. Kocaman olmuşlardı. Liseye gidiyorlardı ,annem okumalarına izin vermemişti ama ben okumalarına ısrar edince ilk defa Sultan anneyle gerilmiştik en son benim istediğim olmuştu. Benim kızlarım okuyacaklardı. Berrak biraz tembeldi ama başarılı bir öğrenciydi. Duru ise tam tersi çalışkandı yerinde durmuyor sürekli bir şeyler denemek istiyordu. Cihangir ise bu yaşında bile okul okul diye tutturmuştu.

Karaca evden çıktığında bizde arabalara binmiş konvoy yapmıştık. Kır düğünü olacaktı.

Karaca ve Azer evlendiklerinde delicesine alkışlamıştım.

 Saatler geçtiğinde herkes yorgunlukla yerlerine oturduklarında ,küçükler sandalyenin üstünde uyuya kaldığında ,daha yavaş şarkılar çalıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Saatler geçtiğinde herkes yorgunlukla yerlerine oturduklarında ,küçükler sandalyenin üstünde uyuya kaldığında ,daha yavaş şarkılar çalıyordu. Hala enerjisi olanlar ortada yerlerinde sallanıyordu. Saadet ve Salih kenarda yanaklarını birbirine yaslamış gözleri kapalı sallanıyorlardı. Kahraman yanımda kızlarına bakan erkekleri gözleriyle öldürüyordu.

"Kahraman tamam yeter kimsenin kimseye bakacak enerjisi kalmadı."

"Off onlarda büyüdü yakında getirirler karşıma."

"Merak etme ben konuştum onlarla üniversite bitmeden getirmeyin dedim."

"Eh iyi o zaman birkaç senemiz var. Hadi gel boncuğum dans edelim bizde."

Elimde tutmuş pistin ortasına çekmişti. Ellerimi boynuna dolamış kafamı omzuna koymuştum. Bütün gün koşturmaktan , dans etmekten Cihangir'le uğraşmaktan yorulmuştum.

"Yoruldun sende bütün gün."

"Evet,eve gidip uyumak istiyorum."

"Hadi ya."

"Ne oldu?"

"Uyumayız diye düşünmüştüm."

Çapkın gülümsemesiyle bende gülmüştüm.

"O kadar da uykum yokmuş."

İkimizde kahkaha atmıştık. Başımı omzuna koyarken o güzel kokusunu içime çekmiştim.

"Seni seviyorum Kahraman."

"Bende seni çok seviyorum boncuğum."

Kahraman'a gelmeseydim ,babamın yanında kalsaydım. Şimdi ne halde olacaktım Allah bilirdi.  İyi ki gelmiştim.

SON

***

Şimdi arkadaşlar hikaye burada bitirebilirsiz ya da aşağıdaki gibi de bitirebilirsiniz o size kalmış. İki farklı final gibi düşünebilirsiz.

***

Kumsal camdan dışarı bakarken açılan kapı ile kapıya döndü,düşlediği hayali unutmuş,içeri giren doktorla iç çekip ayağa kalkıp yatağına oturmuştu.

"İlaçlarını getirdim Kumsal."

"O ilaçları içmek istemiyorum."

"Ama iyileşmen için içmen gerekiyor."

"İyileşmek istemiyorum. Ben böyle mutluyum."

"Nasıl mutlusun anlat bakalım?"

"Dışarı kötü. Çok kötü. Kafamın içinde güvendeyim, mutluyum. Gerçek dünyaya çıkararak kendimi üzmeye niyetim yok."

"Ama dışarısı o kadar kötü değil. Senin hayal ettiğin şeylerde var dışarıda. İlaçlarını içersen düşüncelerin değişecek, her şey düzelecek."

Kumsal'ın gözleri dolduğunda ellerini dizlerine sararak doktora  baktı.

"Hiçbir şeyin düzeleceği yok. Yürüdüğüm yol bıçağın ucu. Bu yolun sonu uçurum. Bu yol çıkmaz. Bu yolun sonu ölüm.Bu yolun tek çıkışı boşluk.  Bu, yok oluş.."

SON

Dilhun - Kahraman KoçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin