24. Bölüm

403 22 3
                                    


Kumsal

Odamdaki balkonumda oturmuş gökyüzündeki dolunayı izliyordum. Az sonra yapacağım şey için pişman olacak mıyım diye düşünüyordum ,gerçi son bir haftadır bunu düşünüyordum. İç çekmiş sigaramın son dumanımı çekmiş sondurmuştum.
Ağrıyan başıma ellerimle ovaladım. Telefonumdan saate baktım. 

05:39

Sabaha az kalmıştı güneş bir saate doğardı. Bütün gün uyumamıştım. Saat yediye gelirken odama geçtim. Yatağımın kenarında duran sırt çantamı aldım. Odamdan sessizce çıktığımda kapıya gittim ayakkabıları giydim. Kapıyı açtığımda biraz bekledim uyandılar mı diye. Ses gelmeyince kapı sessizce kapatıp aşağıya indim. Ağartmandan çıktığımda ablamla karşılaştım. Bu saati beklemiştim ablamı görmeden gitmek istememiştim.

"Kumsal?"

"Kumru?"

Birbirimize sıkıca sarıldık.

"Dikkat et sık sık ara beni olur mu?"

"Ararım abla. Sende ara."

"Seni seviyorum kardeşim."

"Bende seni seviyorum abla."

Ablam apartman kapısında bana bakarken bende ona bakmış el sallamış yürümeye başlamıştım. Çukur'a yaklaştığımda durdum kenarda duran apartmanın merdivenine oturdum çantamı önüme alın sarıldım.

 
Ne diyecektim ben evden kaçtım ,size geldim mi? Sıkıntıyla iç çekmiş ellerim başıma gitmişti. Ağrıyan başımla inlemiştim. 

Ne yapacaktım ben , bir haftadır düşünüyordum ama şimdi gitmeye utanıyorum. Telefonumu çıkardığımda çalmaya başlamıştı.

"Alo Kahraman."

"Boncuğum ne yapıyorsun?"

"Şey Çukur'un girişindeyim gelebilir misin?"

"Geliyorum."

On  dakika sonra ayağa kalkıp Çukur'un girişine yürümeye başladım. Ben vardıktan beş daikika sonra Kahraman ileride görünmüştü. Yanıma geldiğinde sarılmıştık.

"Ne oldu?"

"Sana geldim."

Kahraman kocaman gülümsemişti.

"Hoşgeldin boncuğum."

Elimden tutup yürümeye başladık. İnsanlar sokaklara çıkmış işlerine gidiyorlardı. Bazıları bizi gördüğünde dik dik bakıyor yanlarındakilerle  fısıldaşıyorlardı. Eve geldiğimizde kapıdaki gençler kapıyı açmış içeri geçip yürümeye başladık. Kapıyı çaldığımızda Sultan hanım açmıştı.

İçeri girdiğimizde kahvaltı masası hazırlanıyordu. İdris amca konuşmaya başladığında ona baktım.

"Kızım öncelikle hoşgeldin. Baban geldiğini biliyor mu?"

"Bilmiyor ama bir şey yapmaz."

"Nereden biliyorsun?"

Cumali abi sorunca kafamı eğip iç çektim.

"Beni evlatlıktan reddetti, yani evlenirsen senin gibi kızım yok dedi."

"Sen bile bile geldin mi?"

Ayşe kaşlarını kaldırıp konuşmuştu.

"Evet ,sizde beni kabul ederseniz.."

İdris amca gülümeyerek ayağa kalmıştı.

"Artık sen bizim ailemizdensin , bizimde kızımızsın. Hadi kahvaltıya."

Kahvaltıya geçtiğimizde Yamaç yanıma gelmiş oturmuştu. Sultan hanım Saadet'e bakmıştı.

"Kızım sen bir oda ayarla Kumsal dinlensin , uykusuz gözüküyor."

Yamaç annesine bakmış sonra bana dönmüştü.

"Gerek yok anne benim odamda kalır. Kalırsın değil mi?"

Gülmemek için zor tutumuştum kendimi. Kahraman Yamaç'a zeytin fırlatmış sinirli sinirli bakıyordu.

"YAMAÇ!"

İdris amca Yamaç'a kızdığında hepimiz sessizce Yamaç'ın haline gülmüştük.

•••

Dilhun - Kahraman KoçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin