KumsalFakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondum da oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım..Kelimeler... Kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor.
***
Hayatımın bu noktasına geleceğini biliyordum. Ailemin öğrenmesi ve karşı çıkması bekliyordum ama babamın bana vuracak kadar sinirlenmesini beklemiyordum. Günlerdir odamdan çıkmazken Kahraman'a haber vermeden annem odama gelmiş çocuk gibi telefonumu elimden almıştı. Kahraman'la konuşmamıştım kaç gündür, çok özlemiştim. Parmağımdaki yüzüğe baktım. Çok güzeldi , Kahraman nişan yüzüklerini beraber seçeriz demişti. Evlenecek miydim o bile belli değildi.
Dış kapının çaldığını duymuştum , yüzüğümle oynamaya devam etmiştim.
"KUMSAL!"
Kahraman'ın sesini duyduğumda ayağa fırlayıp kapımı açmıştım , karşı karşıya geldiğimizde Kahraman bana sıkıca sarılmıştı.
"Başına bir şey geldi sandım. Ablana gittim olanları anlattı."
Geri çekildiğimde arkamda duran anneme baktım, Allah'tan babam yoktu.
"Ne anlattı?"
"Ailene bizi söylediğini , kızdıklarını ,seni eve kapattığını , telefonunu aldığını."
"Doğru."
"Hadi gel gidelim."
"Nereye?"
"Bize."
Annem yanımıza gelerek aramıza girmiş Kahraman'ı ittirmişti.
"Kızımı götüremezsin! Çık GİT EVİMDEN."
Kahraman'ın arkasında duran Selim ve Cumali vardı. Onlara baktım yalvaracısına.
"Kahraman şimdi olmaz lütfen git şimdi."
"Yapma yine git deme bir daha bana."
Gözlerim dolmaya başlarken Cumali abi Kahraman'ın kolundan tutup çekmişti. Kapıdan çıktıklarında Selim yanıma gelmiş sarılmıştı ,bende sarılmış ağlamaya başlamıştım.
"Sakin ol üzme kendini bir çaresini bakacağız, tamam mı?"
"Tamam."
Selim kapıdan çıkarken arkasından seslenmiştim.
"Selim ,Kahraman'a dikkat edin."
"Tamam yenge."
"Sağol yengesinin gülü."
Annem yandan yandan bakmaya başladığında arkama dönüp odama girdim.
Kahraman
"Yine git dedi, ne zaman mutlu olacağız."
Çocuk gibi ağlamaya başlamıştım. Cumali abim yanımda eli başında duruyordu.
"Oğlum yeter bir çaresine bakarız."
"Nasıl? Ne yapacaksan yapalım ayrı kalmak istemiyorum artık."
Babam odaya girdiğinde göz yaşlarımı sildim.
"Ne oluyor?"
Babam sorunca kafamı eğdim , Cumali abim babama açıklama yaparken bende ağlamamak için zor tutuyordum.
"Evini biliyorsanız gidip isteyelim."
"Baba adam bizi evden kovar ,sinirlenme boşu boşuna."
"Sinirlenmem vermezse çıkar geliriz evimize."
Ayağa kalkıp babamın elini öptüm.
"Sağol baba."
***
İki gün sonra anca annemi ikna etmiştik, hazırlanıp akşam arabalara binmiştik. Selim ve Cumali abim ile annem gidiyorduk. Kemal arabayı sürüyordu ,yanında Cumali abim Selim'le ben arkada. Arkadaki arabada Metin sürüyordu annemle babam o arabadaydı. Kumsal'ın evinin önünde durduğumuzda içimde rezillik çıkacağını biliyordum ama bir yanda dua ediyordum ki yanılıyor olayım. Apartmandan içeri girdiğimizde kapılarının önüne geldiğimizde. Kapıyı çalmış açılmasını bekliyordum. Kapı açıldığında Kumsal'ın ablası Kumru açmıştı. Bizi gördüğünde gözleri kocaman olmuştu. Şaşırıp kalmıştı.
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilhun - Kahraman Koçovalı
Fanfic"Kumsal ben." Konuşmamla bana bakmış gülümsemişti. "Kahraman bende." İsmini söylemesiyle kıkırdamıştım. "Ne oldu?" "Adının hakkını veriyorsun." <ÇUKUR>