38..Bölüm..

3.6K 221 51
                                    

  Zeliha eve girer girmez kaynanasına sarıldı gözleri yaşlı
" Ana,  aynı durum umut etme " dedi hıçkırarak..

  Nurin hanım örtüsünün üstünden saçlarını sevdi gelininin.

  " sen sağ ol, ha bu gurtikler sağ olsun bize yeter ne olmuş sanki ölüm yoktur ucunda töbe töbe  karalar mı bağlıyak yasmı tutak şimdi yürü hadi bavonu gör anlatın hele neler ettiiz günlerdir " dedi gülerek hatta ufak bir cimcik attı gelininin kaba etine " doğurma hep böyle genç kız kal sen başyukarı" diye güldürdü  Zeliş'i.
 
Zeynel ağa, Ömer ve Abidin ile arabayı eve taşıdı " ulan neler almışım gözüm mü dönmüş sanki kıtlık var,  belim kopmuş benim " dedi adam.
Abidin " vallah eyi ettin ağam elin öpülmez hep böyle harca Abdo çalışır tarlada " dedi yandan yandan gülerek laf attı..

Hasan ağanın yanına salona gittiler,  çocuklar dedelerini öptü sarıldı özlemişlerdi,  çok kaliteli bir şalvar ve yelek kumaşı almıştı oğlu, birde gön kundura herkes giymezdi o vakitler,  genelde kara lastik giyerlerdi,  anasının elini öptü, yiğenlerini sevdi aldığı hediyeleri verdi Zeynel ağa..

  Zeliha izledi bu mutlu tabloyu.
Kucağına aldı ikizleri öptü sulu sulu, sevdi.
Melek bebek ışıl ışıl bakıyordu.
  "Abla demedi deme bu kız el ısırtır vallah hele gözlere bak bu ne güzellik maşallah nazar değmesin " diye eltisine laf verdi
Meryem ile fısır fısır konuştular kenarda..
" adı sahibine çekmiş zahar yengesi anası öyle güzel değil hele abin duymasında" diye güldü eltisi
  Zeliha alınmıyordu Melek lafı geçince olgunlukla karşılıyordu.Ne zor günler geçirmişti Zeynel ağa ile mesele unutmak değildi de adam aklından olmuş gibiydi tekrar hayata tutundu bu körpe kız ile sanki nefes alan ceset gibiydi öncesi..

Nurin hanım burun kıvırdı hediyeleri görünce
"hep bavona al zaten güzel olanı hah bana aldığına bak rengi geçik pırtılık " dedi.
Zeliha " ana ben sana Diyar' a aldığımızı verem kan kırmızısı ha bir bakan on kere bakar  " dedi gülüştüler.

  Zeliş, kalktı biraz sonra mutfağa gitti yorgundu bir tas su içti.
Hazal enenin yanına oturdu.
Emine yi sordu önce, sonra olanları anlattı.
Hazal kadın acıdı bu güzel gelinin derdine, belli etmedi.
* Allah' ın yazdığı yazgının önüne geçilmez yavrum,  Hak bilir ne olacaksa amma ben  bir ilaç bilirim bir iç selamet  başa inşallah* dedi.
Çok iyi anlıyordu gelin hanımı, bu kadınlar ne günler görmüştü...

  Zeliha, enesinin gözlerinde gördü ne hissettiğini alışması gerekti bu bakışlara belkide,  annesi de nasıl hüzünle bakmıştı derdini öğrenince...
  " hayırlısı ene, Allah bilir kısmet nasip " dedi..

Zeliha ve  Zeynel ağa yol yorgunuydu tabiki çocuklarda erkenden odalarına çekildiler.

Zeliha oğlanları yatırdı odalarına.
Güz mevsimiydi ama öyle soğuk denecek kadarda soğuk yoktu..
  Kendi de odasına geçti.
Roza'nın yer yatağı büyütülmüştü ama yerinde yatmıyor  denilebilirdi  hep annesi ile uyumak istiyordu saçlarıyla oynuyor döşünde yatıyordu genç kadının.
  Yine mızırdanıp ağlamaya başladı.
Zeynel bu kez sinirlendi
" hiç yüz verme Zeliha xanım kendi yerinde yatacak bu gece " dedi.
Zeliha gözlerini kocaman açtı.
" hele şu dediğine bak viii onca yol geldik ölmüşüz ayağımız başımıza çıkmış aklın nerde senin, hem beni iyice gördüler senin doktorlar,  sana  hacet kalmadı doydum,  heveslenme" dedi elindeki minderi fırlattı koca adamına..

Zeynel ağa üzerini çıkarıyordu sinirle baktı karısına  kıyafetlerini hızlıca çiviye astı, iki adımda başına bitti kadının..

" ne dedin sen? de hele bir daha kim bakmış sana "

  " ne bakması heyy akıl heyyy,   şey diyom ben işte  içeriyi muayene etti dedim ya yukarı çıktımdı anlattım dinlemedin sen beni,   demirden birşeye çıkardılar leylek gibi  ne sandın sen burnumdan bakılıyor çocuk evine " diye kızgın kızgın söylendi Zeliş kocasına bir yandan da zorla uykuya dalan kızını pış pışlıyordu.
Şımarık büyüyordu Roz birtanesiydi anasının...

ZELİHA      (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin