35.Bölüm

4.3K 226 30
                                    

Zeliha ve Zeynel ağa mutluydu geçip giden günler içinde..
  Çocukların keyfine diyecek yoktu  zaten, Mirza annesizliğin verdiği eksiklikten kurtulmaya başlamıştı yavaş yavaş, ağırdı duruşu, sözleri, gözleri, yürüyüşü bile babası gibiydi.

Zeliha en çok Roza'ya düşkündü bebeğiydi onun bu minik kız..

En çok Hüseyin'i kolluyordu sarıyor sarmalıyor her fırsatta hikaye anlatıyor oyunlar oynuyordu onunla sessizdi çünkü çok duygusaldı kara gözlü oğlu..

En çok Mirza ile sohbet ediyordu hatta hayran hayran izliyordu onu babasının kopyası olduğu içinmidir nedir ayrı bir saygısı vardı sanki bu küçük kendince büyük havalarında olan oğluna.

Belkide onu doğuracak kadar yaşı olmadığı için kendine arkadaş gibiydi bu terbiyeli çocuk... .

Mirza da  Zeliha ablasına olan  duruşundan vazgeçmişti çok iyiydi çünkü bu genç hanım ne zaman hasta olsalar başlarında o, düşseler tutan o, aç olsalar yemeden yediren oydu.
Bütün hayatlarını, her anlarını doldurmuştu Zeliha, hatta babalarından kaçak göçek ahırlara gidiyor tarla başında su arklarında oyunlar oynuyorlardı birlikte ve tüm köyün çocuklarıda bayılıyordu Zeliha gelin ile oynamaya çocukla çocuklaşıyordu çünkü...

Zeliha ablası hep önlerindeydi Zeynel ağa kızacak olsa bile ne yapıp edip kandırıyordu nasıl sevmezdi böyle bir insanı, annesi de tıpkı böylemi olurdu acaba anne desemmi diye çok düşünürdü abla demesemiydi belkide öyle alıştığı içindi "anne " diyemedi hiç, sarılınca ne güzel hissediyordu çocuk kendini, annesi gibi uzun uzun sarılıyordu o da hem artık babasınada kızmıyorudu Zeliha ablasını öptüğü için....
 
  Zeliha sabrının meyvesi olan mutluluğunu çok iyi saklıyordu kalbinin her zerresinde.. Elbette hergünü dört dörtlük geçmiyordu üzüldüğü anlarda  çoktu yaşamının içinde ama güzel telafi ediyorlardı Zeynel ağa  tam ona göre adamdı..
  Zeliha'nın sonsuz sevgisine kim karşı koyabilirdiki.
  Geçimsiz olmak istese bahane çok olurdu kaynanası, görümcesi, eltisi hep aynı kapıdan giriyordu sorunlar elbette olacaktı önemli olan güzel  tarafından bakarak sevgi saygı ile çözüm üretmekti mutluluk istiyorsa ve bu genç kadın farkındaydı durumun tıpkı muhattapları gibi anası en başta tembihlemişti zaten kesinlikle laf dalaşı sıkıntı gürültü istemiyorum diye ayar vermişti hepsine.

   Fatma hanım, Mehmet bey, Ali, Elif ve çocukları gelmişlerdi geçen ay..
Hasan ağanın davetine dayanamadı Zeliş'in annesi ve kızı ile olan özlemini dindirdi gelerek yıllar önce terkettiği köye,  iki gece kaldılar ne çok özlemişti ailesini Zeliha gelin  doya doya ağladı anasının dizinde.
  Zeynel ağa çok güzel ağırladı misafirlerini yengesinden güzel bir haberde vardı karnı baya belirginleşmişti üçüncü bebek yoldaydı.
  Yengesi usulce Zeliha'yada sordu bebek yokmu diye kadın iyi niyetli ydi ama hepsi öyle değildi tabii...
Bu aralar herkes bunu merak ediyordu zaten köyde nereye gitse kadınlar hep aynı şeyi soruyordu.
   Zeliha gelin geleli iki yıl olacaktı çünkü, illa doğurmalıydı çocuksuz karımı olurdu bir adama hele ağa ise hemen çaresine bakmalıydı adam.
  Onlara göre kadınsan doğururdun aksi halde bunu da ne yazıkki en çok kadınlar konuşurdu "  kısırmış" diye..
  Zeliha hiç önemsemedi söylenenleri hayatına baktı o, üçünü de birbirinden çok sevdiği kızıda vardı oğluda bebek gibi bir beklentisi yoktu Allah biliyor olursa da  nasip kısmet başüstüne derdi....

Annesi çok memnun ayrılmıştı Kirman'ların hanesinden.
Kızının gözlerindeki mutluluk yetmişti içi çok çok rahattı artık kızı yuvasında huzurluydu gördüğü kadarıyla damadıda kıymet biliyordu..
  Mehmet bey ve  Hasan ağa birkez daha pekiştirdi dostluklarını.
 
  Meryem cephesinde de yolundaydı herşey bebekler artık biraz daha büyümüş düzenleri oturmuş rahatlamışlardı.
  Bebekleri görmeye gelen misafirlerle doldu taştı ev günlerce türlü türlü hediyeler gelmişti ikizlere...

ZELİHA      (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin