39.Bölüm

3.7K 215 44
                                    

Biraz geciktik kusura bakmayın.Bu bölüm "Zeliha" yı yeni okumaya başlayanlara ve yorum yapan kıymetli okurlara gelsin çok teşekkür ederim samimiyetle burada olduğunuz için🏵

Zeliha kızının elini tutmuştu sıkı sıkı, oğulları önden kendisi arkadan hırsla yürüdü küçük tarla evine,  kan beynine sıçramıştı adeta..
  Evin yan tarafındaydı şuan ve kalbi " Allah'ım olmasın ne olursun Zeynel içerde olmasın bu kadarınada dayanamam " diyordu.

Çocuklar çoktan koşmuştu tarla içine..

Roza annesinin elini bıraktı toprağa oturdu oynamaya başladı.

  Zeliha kapıya doğru ilerledi, elindeki yemek bohçasını kenara indirdi,  bir hışımla yitti  kapıyı sert bir şekilde duvara çarptı tahta kapı..
Kalbi yerinden çıkacaktı kocası içerdeyse ne edecekti evi başına yıkılmıştı bakmaya korktu ama olandan da kaçılmazdı sanki bir buğu vardı gözlerinde de göremiyordu, zaten küçük olan odaya bir adım attı ve girdi.
  Kimse yoktu içerde!
  Göz attı etrafa.
Zeynel ağa'nın giydiği cepken duvarda asılıydı.Cağda ıslaktı hatta kenarındaki yükseltide yıkanmış sıkılmış bırakılmış örtü vardı unutulmuştu belliki.
Başından aşağı kaynar su döküldü, kocasının tütün tabakasında yatağın kenarında görmesiyle başı döndü kapı pervazına tutundu bayılacakmıydı neydi bu böyle kusacakmıydı yoksa içi geçer gibiydi.
 
  Roza, anne anne diye ağlayınca kendine geldi genç kadın yalpalaya yalpalaya yürüdü kızının yanına yorgun gibiydi ve içinde ne varsa tutamadı daha fazla kendini.
  Roza korktu daha çok ağlamaya başladı annesini kusarken görünce.
  Zeliş yağliginin kenarıyla sildi ağzını yüzünü,kızını kucağına aldı evin önüne geldi geri musluğu açtı paslanmıştı o da zor döndü gücü yoktu kadının.
  Elini yüzünü yıkadı örtüsünü indirdi umursamdı kim gelir gelmez diye, iyice eğildi başını musluğun altına tuttu çatlaycaktı kafası, uğulduyordu kulakları...
  " yazıklar olsun sana verdiğim emeğe, demekki doğruymuş yoksa niye ıslak olsun  cağ mağ sabun,  birde yıkamış koymuş oraya pisliğini ben seni hangi hara atsam az değilmi  ha Zeynel ağa boyun posun taşa gelsin senin " diye dizini döve döve ağladı bir yandan da kızına sarılmış başını ovuyordu.

" hadi beni hiç saymadın sevmedin sen bu çocuklardanda mı utanmadın için ayrı dışın ayrımıydı senin ha Kirman'ların ağası satsan pul etmezmişin"  diye daha da öfkelendi yaşalar sicim gibi döküldü gözlerinden ihanete uğramış genç bir kadının kalbi nasıl olabilirdi yanıyordu cayır cayır ağzına ciğerinin kokusu geliyordu.

  " ben sana ne diyem beni yaktığın gibi yan inşallah evimi ocağımı yıktın, ben sana  nasıl yâr diyem şimdi niye ettin bunu bana " diye kendini  harab etti Zeliha gelin..
Kocası yoktu o evde ama o gördükleri ile hükmünü vermişti hele  bir gelsin yüzüne baksın bakalım yüzü varmıydı....
 
  Mirza geldi az sonra ve Zeliha ablasını öyle görünce şaşırdı
"  Zeliha abla ne oldu neye ağlıyon " diye heycanla sordu.
Zeliha başını kaldırdı, çakmak gibi gözlere bakınca daha çok ağladı Zeynel'in gözleriydi çünkü.
  " Mirza Mirzaaa ablasının canı benim yakışıklı guzum  gurban gitsin sana canım " diye onuda aldı  koluna iyice sarıldı öptü " yok birşey başım ağrıyor cano" sen git Hüseyin'i de getir gidek eve sıcak çökmeden.
" ama bavo  gelmedi Zeliha abla oturmadık öbürkisileri gibi " dedi
" he  gelir şimdi  yer o biz gidek hadi kalk çağır Hüso gurtiğini " diyerek ayağa kalktı suya çaldığı ıslak yağlığını başına attı omuzlarını dikleştrdi bir  suç varsa onun değildi çünkü.
Ama hali yoktu kendini bıraksa yere kapaklanırdı,  bir  sinir dalgası sarmıştı vücudunuda...
 
Mirza tarla içinde Hüseyini çağırırken kendine doğru gelen babasını gördü.
" baba baba Zeliha abla çok ağlıyor evin orda " diyerek koştu adamın yanına.
Zeynel merakalandı " hayır olsun inaşallah siz ne zamandır gelmişsiniz aslanım" diye sorarak koşar adım yürüdü ev tarafına.
Hüseyin ve abiside babasının peşine geldiler.
Zeynel ağa vardı evin önüne telaşlandı elini başına atmış Zeliha' sını koca kütükte bitkin bir halde oturur bulunca.
" Zeliha ne oldu sana delali neye ağlamışsın ha can feda, bişey mi oldu yolda belde ha" diyerek eğildi ellerini tuttu yüzüne üstüne başına göz gezdirdi.
Roza babasının kollarına çıktı sarıldı "bavi anne ağlıyor"  diyerek kendide ağlamaya başladı.
Zeliş kızarmış gözlerle baktı kocasına.
" çek ellerini deymesin üstüme oğlanların yanında beni söyletme " diyerek kocasını ittirdi ve ayağa kalktı.
  Zeynel ağa şaşkın ve korkulu gözlerle baktı karısına..
" tövbe Bismillah Zeliha xanım ne olmuşta düşmesin elim üstüne, ağlamışsın ne oluyor sana iyi değilsin"
Diyerek tekrar koluna dokunmak istedi ama Zeliş iki adım atıp uzakalştı adamdan.
" git sen içeri al aşınıda zakgum ye haram hey haram  " diyerek yerdeki bohçayı aldı bir hızla kocasının göğsüne yitti.

ZELİHA      (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin