Ömer işe başlamıştı. Kızların odası bitmişti. Herşey rayına girmişti. Annemler balayını güzelce geçirmişlerdi. Babamlar, annemler ve İlaydalar sık sık bize geliyordu. Doğuma az kaldı diye sürekli geliyorlardı.
Bugün sadece İlayda vardı. Kalamaya gelmişti bize.
"Senin neyin var?" dedi Ömer, İlayda'ya.
"Yok birşeyim abicim." dedi
"Öyle olsun" dedi Ömer.
"Benim uykum geldi. Gidiyim uyumaya" diyip kaçtı yanımızdan.
"Sana anlatıyor mu birşeyler?" dedi
"Konuşuyoruz işte ama Deniz'den dolayı değil bu üzüntüsü onu biliyorum." dedim
"Korkuyorum yine bi kriz geçirecek diye." dedi
"İlayda artık daha olgun ve bilinçli. Kafana takılmasın. Ben ilgilenirim" dedim
"Sen uğraşma aman. Doktor 'her an doğurabilirsin' dedi. Sen kendine dikkat et. Deniz'le de ilgileniyorsun zaten" dedi
"Deniz bana iyi geliyor." dedim
"Hadi yat sen, dinlen." dedi
"Tamam canım iyi geceler" dedim
Sabah erkenden kalkıp kahvaltı hazırlamaya başaldım. İlayda'da geldi yardıma.
"İlayda bu halde görmek istemiyoruz seni. Bir Onur meselesini bu kadar kafana takma. " dedim
"Abi kandırmış gibi hissediyorum. Onur'la rahatça yakın olamıyorum" dedi
"Yemek falan ye bari" dedim.
"Gerçekten yiyemiyorum. İştahım yok. 2 gram yediğimde midemi bulandırıyor." dedi
"Anladım canım. Abin senin için çok endişeleniyor"
"Neyse uyanır birazdan, Konuşmayalım." dedi
Biz kahvaltıyı kurduktan sonra kulağında telefonla mutfağa geldi.
"A eve yakınmışsın. Bak Zümra kahvaltıyı hazırlamış bile. Gel sende bize. Tamam o zaman bekliyoruz kahvaltıya görüşürüz " diyip kapattı telefonu.
"Kim geliyor?" dedim
Bana cevap vermeden Deniz'in odasına gitti. Onu alıp mama sandalyesine oturttu.
"Kim geliyor abi?" dedi İlayda.
"Onur ya. Buralardaymış çağırdım. Heh gelmiştir." dedi kapıyı açmaya gitti. İkimizde birbirimize baktık.
Onur mutfağa girdiği gibi yüzü renkten renge girdi. İlayda'yı beklemiyordu.
"A İlayda sen de mi buradaydın?" dedi Onur.
"Evet Onur abi. Abilere kalamaya gelmiştim." dedi
"Buyurun oturun" dedim
Onur yemekte eski haline döndü. Baya güldürmüştü bizi.
"Zümra, Caner'e darptan dolayı dava açarsan onu baya uzun süre tıkarız o hapishaneye. Ömrü yetmez çıkarmaya. Diğer işlediği yüm suçları da ekliyceğiz. Aslımda sadece Aslı'nın ki bile yetmeli bir ömür çıkmaması için ama maalesef işte. Dava ediceksen söyle avukatlığını ben yapıcam "dedi
" oğlum bazen hala inanamıyorum avukat olduğuna"dedi Ömer.
"Neden?" dedi İlayda.
"Ne biliyim ya! Avukatlık ciddi bir meslek. Sen hep daha rahatsın" dedi Ömer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümra -BAŞLANGIÇ
Roman pour Adolescentsİlk gözünü açtığın andan itibaren birilerine güvenerek başlarsın hayata. İlk elini tuttuğun kişi hep yanında olucak zannedersin. Büyürken yakınlarına tutuna tutuna ayakta kalırsın. Bir şekilde birilene güvenir, sırtımızı yaslar ve onlara inanırız. İ...