*BU BÖLÜMÜ AZİZ ŞEHİTLERİMİZE VE KAHRAMAN GAZİLERİMİZE İTHAF EDİYORUM
Gerilir zorlu bir yay
Oku fırlatmak için;
Gece gökte doğar ay
Yükselip batmak için.
Mecnûn inler, kanını
Leylâ'ya katmak için.
Cilve yapar sevgili
Gönül kanatmak için.
Şair neden gam çeker?
yaratmak için.
Dağda niçin bağrılır?
Feleğe çatmak için.
Açılır tatlı güller
Arılar tatmak için.
Göğse çiçek takılır
Solunca atmak için.
Tanrı kızlar yaratmış
Erlere satmak için.
İnsan büyür beşikte
Mezarda yatmak için.
Ve........................
Kahramanlar can verir
Yurdu yaşatmak için...Ne yapıyorduk burada dağ başında aç susuz yorgun yaralı neden buradaydık evimizden uzak ailemizden sevdiklerimizden uzak kimin için buradayız biz kimiz sadece üniformalı askerler mi? Emredileni yapanlar mı? Aydan aya maaş alan paralı askerler mi?
Hayır!! biz bu vatanın gerçek sahipleriyiz biz bu vatana gönül verenleriz biz bu vatan için can verenleriz sevdiği insanları şehit verip vakur duruşundan taviz vermeyenleriz düşmanı güldürmeyenleriz her şeyden önce insanız duyguları olan seven sevilen üzülen yas tutan ama belli edemeyen biz sizlerden biriyiz kiminizin oğlu kiminizin abisi kiminizin sevdiği biz bu milletin can damarıyız...
Alparslan abi siper almadan mevziden ayrılıp bağırarak İrfan abinin yanına koştu biz koruma ateşi açtık Ahu abla İrfan abiyi farkettiğimizden beri gözünü ayırmadan ona bakıyordu sanırım şoka girmişti Alparslan abi İrfan abinin yanına ulaştığında konuştuklarını kulağımızdaki telsizlerden duyuyorduk " İrfan kardeşim bak bana ben geldim hadi oğlum aç lan gözünü konuş benimle entellik yap yine hadi İrfaaan oğlum bak ben kimseye bu kadar yalvarmadım karı gibi naz yapma İrfan aç lan o gözünü yoksa ben oyarak açarım açacak bir gözün kalmaz Asenaaaa" Biz kimden bahsettiğini anlamaya çalışır gibi birbirimize bakıyorduk bizim timde Asena diye biri yok ki şoktan yanlış söylüyor herhalde diye düşünürken Ahu abla mevzisinden kalkarak yürümeye başladı hala gözlerini İrfan abiden ayırmadan ilerliyordu Barbaros koruma ateşi diye bağırdı Osman abide Ahu ablaya bağırıyordu " Ahuuu korunarak git bir kişiye daha dayanamayız Ahuuu kime diyorum vurdurtacak kendini Allahım sen yardım et" bu sefer kulaklarımız tekrar Alparslan abinin sesiyle doldu " Asena sen konuş onunla senin sözünü dinler o beni duymuyor eşek herif" dedi histerik bir şekilde gülerek Alparslan abiyi de kaybettik haydi bakalım Ahu abladan ses beklerken kimseden çıt çıkmadı kurşun sesleri dışında Alparslan abinin bağırmasıyla kulaklarımız çınladı " Asenaaaa susma bir şeyler söyle ona sana kıyamaz bu kadar mı nefret ediyorsun ondan o zaman benim için yap eski dostuz hiç mi hatırım kalmadı?" konuşmasının sonuna doğru sesi gittikçe kısıldı ve titredi hepimizin başında hüzün bulutları geziyordu gözümüz düşmandaydı ama aklımız İrfan abideydi yine sessizlik esir almıştı timi sadece silahlar konuşuyordu gözümün kenarıyla İrfan abiden tarafa baktım Ahu abla kalp masajı yapıyordu hayır ya olamaz olmamalı nolur olmasın Allahım nolur bir şey olmasın gözümden bir damla yaş düştü toparlan Murat şuan yeise kapılmanın sırası değil elimin tersiyle yanağımdan süzülen gözyaşımı sildim en güçlü olmamız gereken zaman şuan düşman gittikçe yaklaşıyordu konuşma seslerini duyuyorduk çatışma başlayalı bir buçuk saate yakın olmuştu moralimiz yerlerde gücümüzde yavaş yavaş azalıyordu ya bu pisliklerin eline düşecektik ya da şehit olacaktık Barbaros'un sesiyle ondan tarafa döndük Allah kahretsin " esker bırah silahınızı yosa sıkarım gafasına bilesiniz acımam" Osman abi konuştu " tamam bırakacağız ama arkadaşımıza bir şey yapmayacaksın" Barbaros Osman abiye bağırdı " abi asla sıkın şu itin kafasına benim yüzümden silahlarınızı bırakmayın bize bunu öğretmediler şehit olurum daha iyi" Osman abiden beklenmedik bir şekilde "kes sesini kimse şehit olmayacak bak İrfan'a hayatta kalmak için bizim için çırpınıyor sakın bir daha " diye bağırdı etrafıma göz gezdirdiğimde çoktan sarılmıştık üç kişi yanımıza yaklaşıp silahlarımızı ve kasaturalarımızı topladı başka iki kişi ellerimizi arkadan birleştirip plastik kelepçeyle ellerimizi bağladı Ahu abla ve Alparslan abi direndiler ama nafile Barbaros'un çantasından seyyar sedyeyi çıkarıp İrfan abiyi içine yatırdılar bir tanesi İrfan abinin baş ucuna çöküp "İrfan Soylu nam-ı değer bilge ne kadar bekledim seninle karşılaşmayı ama hayalimde ki buluşma böyle değildi gözlerimin içine dahi bakamıyorsun seni cesur sanırdım" dedi düzgün Türkçesi ve iğrenç gülüşüyle itiş kakış yürümeye başladık baya yürüdükten sonra timin artık takati kalmamıştı ama kimse bu pislikleri güldürmemek için belli etmiyordu uykusuzduk açtık aklımız ise İrfan abideydi ama dimdik ayakta olmamız gerekiyordu İrfan abi ise sanki vurulmamış kan kaybetmiyor gibi direniyordu bizim için o çok bilmiş herkese üstten bakan adamın çok güzel bir yüreği var bunu timdeki kimse inkar etmez birimizin ayağına kıymık batsa en çok İrfan abinin canı yanar biliriz şimdi bizim canımız yanıyordu İrfan abi için o kadar yol yürümüştük birimiz bile tökezlememişti tepenin başında mağaralar gözüküyordu bizi oraya götürüyorlardı belli ki,tepeyi çıkmaya başladıkça mağaralar daha net gözüküyordu taşı delmiş şerefsizler aynı fare kovuklarına benziyor bunlarda fareye büyük olan mağaranın önüne geldiğimizde durduk mağaranın içine sürüklediler yine bir itiş kakış hepimizin gözü İrfan abideydi bir an bile ayırmıyorduk gözlerimizi içeride tavana asılmış zincirler vardı cahil herifler kaçıncı yüzyıldayız lan hepimizi zincire vurun bir de kırbaçlayın tövbe tövbe elllerimizi çözüp tavandaki zincirlere bağladılar İrfan abiyi ise tahtadan yapılmış derme çatma bir yatağa gözümüzün önüne yatırdılar alnı boncuk boncuk terliyordu dayanıyordu aslan abim Türk askeri tabi saksı değil bu düşünceler içinde hafif kıkırdayarak güldüm Türkçesi düzgün olan dibime kadar girip "çok mu mutlusun canım benim bilseydim seni daha önce getirirdim" her konuşmasında leş nefesi burnuma doluyordu yüzümü buruşturdum Alparslan abi celallenerek " lan şerefsiz bana bak gel lan bu tarafa doğru gel gel " dedi bağlı olduğu zincirleri birbirine vurarak " sakin ol Alparslan aa hiç yakışmıyor senin gibi bir adama" bu adam nerden biliyor bizi diye düşünürken Ahu ablanın yanına yaklaştı bu sefer celallenme sırası Barbaros'a geçmişti " yaklaşma lan ona it!" "şşşşştt sakin ol easy boy şşş tamam tamam oğlum hahahahah" iğrenç herif bir de dalga geçiyor keyiflendi it Ahu ablanın yanına iyice sokulup kulağına doğru hepimizin duyabileceği şekilde " Asena ah Asena güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemişsin bebeğim" dedi bu sefer hepimiz sanki zincirler kırılsa şu iti parçalayacak gibi kudurduk " ama arkadaşlar bu şekilde iletişim kuramayız sakin olun" arkasında yatan İrfan abinin yanına gidip " ah İrfancık a pardon doktorcum mu desem böyle hiç zevkli değil senden şimdi saçma sapan! bilimsel konuşmalar beklerdim olmuyor böyle ayrıca bu nasıl tim lütfen bunların eğitimini vermiyor musunuz? gerçi havlayan köpek ısırmaz derler seninkiler de anca ürüyorlar kuru gürültü hiç sevmem ahh sıkıldım " deyip girişteki itine el işareti yaptı " o zaman parti başlasın" dedi içeri beyaz önlüklü bir adam girdi elinde deri bir çanta vardı bir de masa getirdiler ne yapıyor lan bunlar düşündüğüm şey olmasın Allah'ım lütfen
* Evet dostlar uzun bir aradan sonra merhaba bölüm yazamadım çünkü üniversite telaşıyla uğraşıyorum bu aralar o yüzden bundan sonra eskisi sürekli bölüm yazamayacağım biraz yavaşlayacak o yüzden lütfen mazur görünüz
*Yeni bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz ?
* Alparslan Ahu'ya neden Asena dedi merak ediyor musunuz?
*Geçmişte Ahu Alparslan ve İrfan arasında neler geçti neden dostlukları bitti aklınızda bir soru işareti oluştu mu?
*Bu soruların cevabı her zamanki gibi ileriki bölümlerde
*O zaman sonraki bölümlerde görüşürüz takipte kalın bol bol öpücükler size ayrıca bölümümüzü beğendiyseniz oylamayı unutmayınız hoşçakalın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ ÇİÇEĞİ'M
General FictionKara gözlerini yavaşça açtı ve benim kahverengi gözlerimi buldu, içimde çatlamış susuz kalmış topraklarım her gözlerime bahşettiği bakışlarda can buluyor, sulanıyordu güzel gözlerini kırpıştırdı, "ez te hez dıkım" dedi. Kürtçe olduğunu anlamıştım...