Asmin'den
Murat gideli bir hafta oldu "Murat" öyle demiştim değil mi ona sanki ben dememişim gibi ben şok olmuştum.Acaba nasıllardı herhalde başlarına kötü bir şey gelse haber verirlerdi yani onun başına kötü bir şey gelse sahi neden ilgilendiriyor bu beni tamam kağıt üzerinde eş olabiliriz ama gerçekten karı koca değiliz hem ben ona karşı bir şeyler hissetmiyorum o hissediyor olsa bile bunu kendime tekrar yapmayacağım. Onun yanında kendimi güvende hissediyorum evet ama yine tıkıldım bir yere bu onun suçu değil Babamın suçu zaten ne geldiyse ondan geldi başıma gözlerimin önüne onun yüzü geldi
"Diya min a delal"(canım annem)
"Nerdesin sen" "okuldan geliyorum ya anne" " tu derengi" (geç kaldın) "hani bir hafta önce yapılan sınav vardı ya muallim bey dedi ki sınav sonucum çok iyiymiş üniversite sınavında da böyle yaparsan kesin kazanırsın dedi" "haydi git içeri baban içerde burnundan soluyor seni sordu durdu" ürkek adımlarla mutfaktan çıkıp salona doğru ilerledim yine dövecek beni kesin salona geldiğimde babam divanlardan birinde oturmuş bakışları resmen duvarı deliyordu ben görüş alanına girince bakışları beni buldu "li ku yi" (neredesin sen) " bav ez dikarim rave bilim"(baba açıklayabilirim) bir hışımla yanıma geldi ve sol yanağımda hissettiğim sızıyla kendimi yerde bulmam bir oldu anında gözlerimden sicim gibi yaşlar akmaya başladı saçlarıma asılan elini tuttum hıçkırıklarımın arasında konuştum "bavo ji kerema xwe"(baba lütfen) annemin haykırışları ağlamamı daha da kuvvetlendiriyordu benim babam böyle bir insan değildi saçımın tek teline dünyaları yakan adam şimdi tel tel koparıyordu saçlarımı kolumdan sıkıca tutup kaldırdı ve odamın kapısını açıp beni içeriye fırlattı bacaklarımı kendime çekip yorulana kadar ağladım o gece sabah uyandığımda gözlerimdeki ve başımdaki ağrı yüzünden yüzümü buruşturdum oturduğum yerde uyuduğum için boynum ,belim ve kalçam çok ağrıyordu babamın evde olmadığını umarak yavaşça açtım kapıyı salondan gelen seslerle kulak kabarttım bir kaç gündür olduğu gibi o ağa olacak meymenetsiz gelmişti görünmemeye çalışarak banyoya ilerledim yüzümü yıkayıp aynada ağlamaktan şişmiş çehreme baktım banyonun büyük bir penceresi var pencereyi açıp biraz yüksek olan pencerenin pervazlarına oturdum ve kendimi aşağı bıraktım bacaklarımın ağrımasıyla inlememeye çalıştım mümkün mertebe koşarak köyün meydanına ilerledim Mehmet'i bulmam lazım Mehmet! Sevdiğim adam babamın o ağa bozuntusuyla neden konuştuğunu o adamın neden bir haftadır her gün evimize geldiğini duymuştum annemle babam konuşurken Ağa'nın yiğenine istiyorlarmış beni daha önce hiç görmedim nedir necidir bilmem Mehmet beni seviyor bende onu seviyorum birbirimize söz verdik asla bırakmayacağız şartlar ne olursa olsun köy meydanına geldiğimde oyun oynayan çocuklardan Mehmet'in kardeşi olanı elimle yanıma çağırdım "birayê te li ku ye?"(abin nerede?)"di qehwê de"(kahvede) Mehmet boş zamanlarında köyün orta yaşlılarıyla kahvede okey 101 falan oynardı hafifçe tebessüm ettim kahveye takılmasını hiç istemezdim o da bana 'başka kötü alışkanlığım yok ki gülüm'derdi "gazî birayê xwe bike"(abini çağır) dedim o da koşarak kahveye girdi birkaç dakika sonra görüş alanıma Mehmet'in güzel yüzü girdi her zaman ki gibi tebessüm ettim o ise endişeli gözlerle bakıyordu bana "noldu Asmin'im" dedi yüzümün her bir zerresini inceleyerek "babam" diyebildim sadece yüzümdeki tebessümü soldurarak "dövdü mü gene seni" dedi Mehmet anında tekrar gülümsedim zaten benim için yeterince üzülüyordu bunları bilmesine gerek yoktu hayır anlamında kafamı salladım ve gelene kadar içimden tekrar ettiğim şeyi söyledim ona "kaçır beni gidelim buralardan" " ne diyorsun sen Asmin" verdiği tepkiden dolayı yüzüm düştü oysaki ben hemen bu akşam kaçırırım seni demesini bekliyordum "ben sandım ki-" " ne sandın Asmin nasıl kaçırayım seni bir mesleğim yok cebimde beş kuruş para yok nasıl bakayım başka yerde sana " "ama beni kaçırmazsan Ağa'nın yiğenine isteyecekler beni ben senden başkasıyla olmam olamam Mehmet" Mehmet'in gözleri büyüdü bir anda "Ağa'nın yiğeni mi?" "Hıhı" bir anda yüzü asıldı ve düşünceli bir hale büründü "ben ne babanı ne de köyün ağasını karşıma alamam Asmin" dedi ağzından çıkan her kelime de yüreğime bir hançer saplandı sus sus Allah aşkına diye bağırasım geldi ama ağzımdan tek kelime çıkmadı öylece dolu gözlerle baktım güvendiğim son ve tek kalede böylece yıkıldı ne oluyordu benim sevdiğim güvendiğim adamlara benim babam kız çocukları okumalı diyip köydekilere kafa tutardı benim kızım okuyup babasını kurtaracak buradan derdi Mehmet seni asla bırakmayacağım hep mutlu olacağız çocuklarımız olacak diyip benimle hayaller kurardı ben ne yaptım onlara ben bunları hak edecek ne yaptım sevmek mi suçum yoksa güvenmek mi? Mehmet'e son bir kez baktım acaba gözlerinde kendime ufacık dahi olsa bir umut bulabilir miyim diye ama nafile arkamı döndüm ve kaderime razı oldum eve gelene kadar bir umut arkamdan gelir mi diye teselli ettim kendimi ama gelmedi ağlaya ağlaya kaçtığım eve döndüm kapıda evden çıkmak üzere olan ağayı görmemle hem ona hem de babama nefretle baktım hem de sonucunun dayak olacağını bile bile ağa gider gitmez kapıdan içeri girdim babam da arkamdan geldi kolumdan tutup odaya sürükledi beni yatağıma doğru fırlattı "tu li ku bûyî!"(neredeydin!) Kükreyen sesine karşın ben oldukça sakindim çırpınmadım yapma diye bağırmadım sadece baktım öylece yüzüme bir tokat yediğimde gözlerinin içine baktım "sen benim babama ne yaptın" diye fısıldadım bir an duraksadı ve gözlerini bana dikti derin bir nefes alıp bağırdım " öldür beni Allah aşkına öldür ama bana bunu yapma sevmediğim bir adamla evlendirme okuldan alma beni her gün senden biraz daha nefret ettirme öldür ne olur" diye haykırdım ve kendimi tutmadım gözyaşlarımı serbest bıraktım "ne diyosun sen" bunca laf ettim diyeceği bu muydu yani anladım ki boşa kürek çekiyorum acaba içinde bir yerlerde eski babamı bulabilir miyim diye uğraştım ama boşuna anladım ki rüya bitti kabusum başladı anladım ki artık kurtuluşum yok çabalamaya gücüm de yok o sabah ne kadar döverse dövsün sesimi bile çıkarmadım içime içime attım hıçkırıklarımı içime içime kanadım gözyaşlarım usulca süzüldü yanağımdan ben artık direnmekten vazgeçtim...*Asmin'imiz
*Evet bu bölümü de sağ salim bitirdim toplam üç gündür aynı bölümü yazıyorum 😅 galiba bir türlü bitirmek nasip olmamıştı bir bölümün daha sonuna geldik
*Bu bölümü Asmin'den yazayım dedim operasyonun devamını yazmadan karakterlerimizin hikayelerini böyle aralara sıkıştırayım dedim
*Bölüm hakkındaki yorumlarınızı çok merak ediyorum lütfen belirtiniz zira dönütler almadan hikayenin iyi gidip gitmediğini beğenip beğenmediğinizi anlamıyorum teşekkürler 😊
*Asmin'den nasıl bir hikaye bekliyordunuz nasıl çıktı bunu da belirtirseniz çok mutlu olurum
*Daha fazla uzatmayayım bölümümüzü beğendiyseniz yıldıza dokunmayı unutmayın hepinizi öpüyorum 🤭😘👋🏻👋🏻👋🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ ÇİÇEĞİ'M
Ficção GeralKara gözlerini yavaşça açtı ve benim kahverengi gözlerimi buldu, içimde çatlamış susuz kalmış topraklarım her gözlerime bahşettiği bakışlarda can buluyor, sulanıyordu güzel gözlerini kırpıştırdı, "ez te hez dıkım" dedi. Kürtçe olduğunu anlamıştım...