*Bu bölüm küfür ve argo içerir
MURAT'TAN DEVAM
Aklım Ahu abladaydı onu mezarlıkta İrfan abiyle baş başa bırakmıştık bizde perişan olmuştuk fakat Ahu abla toparlayamayacak gibiydi işin kötü tarafı ağlamıyordu öyle donuk donuk bakıyordu etrafa bir tepki vermiyordu.Arabaya bindiğimizde kafamı toparlayamıyordum Asmin'in sesiyle ona doğru döndüm "efendim ne dedin" "iyi misin?" "iyiyim" dedim bu o kadar samimiyetsiz bir iyiyimdi ki Asmin de anlamıştı "afedersin çok yersiz bir soruydu" önemi yok anlamında kafamı salladım lojmana gelene kadar yol boyunca başka bir şey konuşmamıştık arabadan indik ve eve girdik kendimi salondaki koltuğa attım ve derin bir iç çektim çok yorulmuştum Asminse mutfağa gitmişti. Gözlerimi bir dürtülmeyle açtım "uyan sana diyorum uyan" gözlerimi ağır ağır araladığımda Asmin'in güzel yüzünü gördüm ne oldu anlamında kafamı salladım "burada uyumuşsun odana git rahat rahat yat istedim" yattığım yerde doğruldum esnedim ve saçlarımı karıştırdım Asmin'in bu halime güldüğünü görünce hayran hayran baktım yüzüne ne güzel gülüyordu bakışlarımdan rahatsız olmuş olmalı ki yerinde kıpırdandı bende yaptığım şeyin farkına varıp kafamı yere eğdim ve bakışlarımla halının desenlerini ezberlemeye başladım "şey ben gideyim" deyip ayaklandım benimle birlikte Asmin de ayaklandı "nereye gidiyosun?" "ben karargaha gideyim orada kalırım bir şeye ihtiyacın olursa ararsın" kapıya doğru yöneldiğimde onun sesiyle arkamı dönmeden olduğum yerde durdum "neden gidiyorsun burası senin evin ben senden rahatsız olmam sende benden rahatsız olmazsan tabi" arkamı dönüp ellerini önünde birleştirmiş bakışları yerde olan Asmin'e bakıp küçük bir tebessüm ettim "yok ben senden rahatsız olmam sen rahatsız olursan diye düşündüm" "o zaman çay yapmıştım içersin değil mi?" olur anlamında kafamı aşağı yukarı salladım koşar adım mutfağa gitti bende arkasından şapşal şapşal sırıtıp elimle ensemi kaşıdım bana ne yaptığının farkında mı acaba bu kız Murat kendine gel olum hemen gevşiyorsun kalktığım koltuğa tekrar oturdum birazdan elinde tepsiyle görüş alanıma Asmin girdi bir insan nasıl bu kadar saf duru bir güzelliğe sahip olabilirdi ki aklım almıyor sanki küçük bir bebek gibi sanki dokunsam ona bir yeri incinecek gibi yanlışla bir şey desem kalbi kırılacak gibi bakışlarım bile canını acıtacak gibi geliyor bakmaya bile kıyamıyorum önüme koyulan çayla kafamı iki yana salladım bu düşünceleri def etmem gerekiyordu ne için evlendiğinizi unutma olum sakin ol ne bu beş yaşında çocuk telaşı ne bu heyecan en kısa zamanda kendime çeki düzen vermem gerekiyor nasıl olacaksa o aynı evdeyiz aynı çatının altında her saniye bakışlarında erirken nasıl mümkün olacak bu aklıma gelen düşüncelerle kaşlarımı çattım hem o beni sevmiyor ki benimle babasından ve onunla evlenmek isteyen şer*fsizden kurtulmak için evlendi kendi ayaklarının üstünde duracak hale gelince bir de babası ve o iti içeri tıkınca boşanmayı teklif edeceğim o mevzuyu da Ahmet komutanımla konuşmam lazım en kısa zamanda onları içeri atmak için delil toplamamız lazım önümde sehpanın üzerinde duran çayı elime aldım ve içmeye başladım Asmin'e baktım o da donuk gözlerle yere bakıyordu ara ara da çayından içiyordu ne geçiyordu o güzel kafasından acaba ben az önce kendi kendime ne konuştum bu gidişle boşanmayı teklif edeceğim gün Asmin'in ayaklarına kapanacağım gitme diye gözlerini yerden sıyırıp bakışları beni buldu "ne düşünüyorsun?" dedim "h-hiç hiçbir şey düşünmüyorum" kaşlarımı çattım sesi mi titredi onun elindeki bardakla birlikte mutfağa gitti hışımla halbuki daha bitmemişti çayı peşinden gitsem mi? kararsız kaldım usulca yerimden kalktım ve ürkek adımlarla mutfağın kapısına gittiğimde Asmin'in ağzını tutarak ağladığını görmemle şartellerim attı bir adımda yanına geldim "neden ağlı-" aniden sarılmasıyla olduğum yerde donup kaldım baştan aşağı tüm vücudum karıncalanmaya başladı parmaklarım ve ellerim buz kesti ama yüzümün yandığına eminim hıçkıra hıçkıra ağlıyordu sıkı sıkı da sarılmıştı bana küçük bir kız çocuğu gibiydi bende ellerimi sırtında birleştirecekken kollarını benden ayırıp itti beni yüzü kıpkırmızıydı benimki de öyleydi muhtemelen boğazını temizlemek için öksürdü sonra ağlamaktan kızarmış kara gözlerini bana çevirdi utanıyormuydu bir insan utanırken bile nasıl beni benden alabilirdi ben hala şaşkın şaşkın ona bakarken o bakışları yerde elleriyle oynuyordu "ş-şeey ben ö-özür dilerim" dedi bense hala ona bakıyordum kalbim deli gibi atıyordu sarıldığında kalbimin atışını duymuş muydu? "ö-önemli değil" sesim mi titremişti benim Murat olum ne oluyor lan sana tövbe tövbe öksürüp sesimi bulduğumda "sen neden ağlıyordun?" "şey ben annemi çok özledim" dedi ağlaması kuvvetlenirken yüzünü avuçlarımın arasına alıp konuştum "şşşş tamam sakin ol ben annenle kavuşman için elimden geleni yapacağım tamam mı?" gözlerini gözlerime kenetleyip o konuştu bu seferde " sana güveniyorum Murat" dedi. Murat dedi Murat adımı söyledi laaan rüyada mıyım acaba Murat dedi ben dumura uğramış bir şekilde Asmin'e bakıyordum o da utanmış olacak ki yüzü ellerimin arasında olmasına rağmen bakışları etrafı tarıyordu yüzüne baktım uzun uzun yani en azından benim için uzundu o geçen süre kendi kendimi cesaretlendirip yüzüne doğru yaklaşmaya başladım kalbim şimdi göğsümden fırlayıp koşmaya başlayacak ben yaklaşmaya başlayınca gözleri tekrar gözlerimi buldu ve kocaman açıldı Allah'ım sana geliyorum yaklaştıkça yaklaşıyordum ona bir yandan da gözlerimle dudakları için destur istiyordum gözlerini kapattı bu sanırım iznim var demekti artık nefeslerimiz birbirini tamamlıyordu iyice yaklaştım ve bende kapattım gözlerimi dudaklarımız birbirine değmek üzereydi nefesini yüzümde hissediyordum çalan telefonla gözlerimi açtım rüya mı acaba diye bir kaç kez gözlerimi kapatıp açtım "hay senin gibi telefonu s*keyim" diye bağırdım Asmin de hem telefonun sesinden hem de benim bağırmam dan korkmuş olacak ki gözlerini kırpıştırıyordu benden uzaklaştı bende bir hışımla çıkıp salonda hala çalmaya devam eden telefonu elime aldım ekrandaki "MERT" yazısıyla harika zamanlama *mına koyim dedim içimden telefonu açıp kulağıma götürdüm Mert'in cırlamasıyla yüzümü buruşturup telefonu kendimden uzaklaştırdım "ulan hayırsız senin gibi arkadaşa ben nerdesin lan Murat kaç gündür " "ne var be! " diye bağırdım az önceki yaşanacakların yaşanamaması sebebiyle sinirliydim "lan böyle mi cevap veriyorsun tüü sana kardeş diye koynumuzda senin gibi anakonda besliyormuşuz"dedi Mert kıkırdayarak bense hala burnumdan soluyordum " ne diyorsun kardeşim" "bu ne asabiyet yiğidim diyorum yanlış zamanda aradım herhalde" Asmin'in salona girmesiyle ondan gözlerimi ayırmadan "yanlış zamanda aradın birader" dedim Asmin'in gözleri beni bulduğunda kocaman kocaman baktı bana yüzü iyiden iyiye kızarmıştı kısık sesle "iyi geceler" deyip koşarak odasına gitti bende arkasından kocaman bir gülümsemeyle baktım Mert'in sesiyle dikkatimi tekrar telefona verdim "hooop kime diyorum" " ne oldu kardeşim" "yokluğumda leyla olmuşsun orada " dedi gözlerim salonun kapısına gitti öyle olmuştum herhalde "neyse yarın sana bir şey diyeceğim şuan belli değil yarın söylerim" "bunun için mi aradın lan?" "kalbimi kırdın gad demit" deyip güldü "neymiş neymiş" "yok yok bu çocuk harbi leyla olmuş şapşal ayıcığım" deyip telefonu suratıma kapattı ne olmuştu şimdi...
*Selam bebeksiler nasılsınız? Ben iyiyim sağol olun
*Uzun zamandır bölüm atamıyordum okuldan dolayı bugüne kısmetmiş bölüm aralarını kısa tutmaya çalışacağım bundan sonra artık daha çok Asmin-Murat sahneleri yazmak istiyrum
*Diğer bölümlerde daha çok aksiyon sahneleri yazmak istiyorum ve Alparslan sahneleri de ahh Alparslan çilekli tartım
* O zaman bir sonraki bölümde görüşmek dileyiyle bölümü beğendiyseniz o güzel ellerinizle yıldıza tıklayıp oy verirseniz çok sevinirim Allah'a emanet olun canlarım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ ÇİÇEĞİ'M
BeletrieKara gözlerini yavaşça açtı ve benim kahverengi gözlerimi buldu, içimde çatlamış susuz kalmış topraklarım her gözlerime bahşettiği bakışlarda can buluyor, sulanıyordu güzel gözlerini kırpıştırdı, "ez te hez dıkım" dedi. Kürtçe olduğunu anlamıştım...