Kapının önünde öyle kalakalmıştık hiç ayrılmak istemiyordum ondan ama rahatsız olmasın diye kokusunu içime hapsedip bir adım geri çekildim.Yüzünde şaşkın bir ifade vardı gözleri bana bakmıyordu elleriyle oynuyordu sonra ellerime bakmaya başladı "ellerine ne oldu çok kötü olmuş" dedi bense hiçbirşey söylemedim hala ona bakıyordum ve konuşmak istediğimden emin değildim bütün ömrüm boyunca onu seyredebilirdim ne diyorum ben ya saçmalama Murat kendine gel oğlum o kız seninle mecburiyetten evlendi ama hissetmedin mi ne kadar hızlı çarpıyordu kalbi o da senden...
Hayır hayır bu saçmalık aniden sarıldın kıza şaşırdı ondan olmuştur ben bu düşüncelere boğulmuşken Asmin gözlerimin içine bakıyordu "içeri diyorum girmeyecek misin?" " Aa evet içeri evet evet gireceğim içeri girelim" içeri girdiğimde etrafıma baktım hiç evim olmamıştı ya da ev ortamında bulunmamıştım yetimhane ordan da zaten milli savunma üniversitesi pek sosyal olmadığımdan kimsenin de evine gitmemiştim ben eve dikkatlice bakarken Asmin de bana dikkatlice bakıyordu garipsemişti sanırım benim dikkatli bakmama " şey ben hiç ev ortamında bulunmamıştım da kendi evim olunca bir garip geldi" " nasıl yani hiç ev görmedin mi" " yok" "anladım sen otur dinlen ben de sofrayı hazırlayayım" "bende sana yardım edeyim" bir an duraksadı " sen operasyondan yeni geldin otur dinlen ben hazırlarım" dedi ve cevap vermeme fırsat vermeden mutfağa gitti bende koltuğa biraz yayıldım ilk defa Asmin'le aynı evde kalacaktık umarım benden rahatsız olmazdı ben peki ben alışacaktım ona ya giderse ne yaparım hep benimle kalacak hali yok ya okuyup çalışmaya başladığında artık sana gerek kalmadı derse Ahmet komutanla okul işini konuşmasam mı bu sayede beni terketmez gidemez saçmalama istersen Murat Asmin de okuyacak ekonomik özgürlüğünü eline alacak kendi çıkarın için böyle bir şey yapamazsın adımı duymamla kafamı sağa sola sallayıp mutfağa ilerledim masaya baktığımda karnıyarık pirinç pilavı salata Allah'ım sana geliyorum Mert'ten bile güzel yapıyor bu kız yemekleri 'sadece Mert'in elinden yemek yedim bir de yemekhane yemekleri ' ama bu başka bir şey küçük çocuklar gibi ellerimi ovuşturup masaya oturdum ve pilavdan koca bir kaşık alıp ağzıma tepiştirdim off çok güzel olmuş öldüm de cennete mi düştüm nefes almadan yiyordum Asmin de bana bakıp gülüyordu "güzel olmuş mu" ağzım tıka basa dolu olduğu için cevap veremedim sadece kafamı sallamakla yetindim yemeği benim tıkıştırmalarım Asmin'in bana gülmesi ve benim kendimi ilk defa görüyormuşçasına hissetmem ve utanmamla bittirdik masayı ısrarlarım sonucu beraber kaldırdık " kek yaptım meyveli neli seversin bilmiyorum ama" " kek mi meyveli de çok severim yani bana farketmez her türlü yerim" " o zaman sen salona geç bende çayla kek getireyim sana ama çok tokum dersen sonra da yiyebilirsin" " verirsen yerim midemde daha yer var gibi" dedim Asmin de kıkırdadı benim dediğime bende ona baktım gülünce de ayrı bir güzel hep güzel "ben o zaman sana çayla kek getireyim" içime kaçan sesimle oluuur dedim salona geçerken konsolun üstündeki aynadan yansımama baktım yanaklarım mı kızarmış benim yok artık iyice liseli ergenler gibi oldum yanaklarıma bir kaç şaplak attım sakin ol oğlum sakin ömründe kız mı görmedin milli savunma üniversitesindeyken kız arkadaşlarımız oluyordu ama ben arkadaşlıktan öte gidemiyordum o gözle bakamıyordum kimseye ama Asmin'in yanındayken sırıtmama engel olamıyorum ellerim terliyor bırak dokunmaya bakmaya bile kıyamıyorum salonun girişinde Asmin'i görmemle yalandan öksürdüm ahh kaburgalarım az önce Asmin'in yanında katıla katıla gülerken hiç ağrımıyordu kaburgaların sus sen Asmin'in bana çatık kaşlarla bakmasıyla ona doğru döndüm dışımdan mı söyledim lan yoksa bende ona şaşkın şaşkın bakıyordum " beğenmedim mi keki" " nasıl" " görüntüsünü mü beğenmedin" kekten bahsediyormuş ohh çok şükür duydu sandım "haaa kek çok güzel gözüküyor harika" dedim rahatlamayla keki de iki üç lokmada yedim çay içerken telefon çaldı Alparslan abi hayırdır inşallah " efendim abi" " Murat oğlum" " buyur abi" " Hastaneye gel abicim" " hayırdır abi İrfan abiye bir şey mi oldu " " beni ikiletme lan hastaneye gel" " t-t-tamam abi geliyorum hemen" Asmin ne olduğunu sorar gibi yüzüme bakıyordu oturduğum koltuktan kalkıp koridora doğru ilerledim vestiyerden montumu aldım ayakkabılarımı giyerken Asmin kendini belli edercesine öksürdü kafamı kaldırıp ona baktım " kapıyı kilitle ben gittikten sonra ben gelene kadar kimseye açma tamam mı" " ne oluyor yine mi operasyona gidiyorsunuz " " yok hastaneye gidiyorum gelince detaylı anlatırım sen dediklerimi yap tamam mı" " tamam" Asmin'e tekrar bakıp çıktım aşağı kattan da kapı sesleri geliyordu Osman abiyi de çağırmışlar belli ki merdivenlerden aşağı sarkarak Osman abiii dedim kafasını yukarı kaldırınca göz göze geldik eliyle gel işareti yaptı lojmandan çıkıp hastaneye doğru gittik danışmadan İrfan abiyi sorduk yoğun bakım katında olduğunu söylediler asansörle çıktığımızda koridorun başında kalakaldık Ahu ablanın sesiydi bu "İrfaaaaan hayır örtmeyin yüzünü beni bırakma ne olur İrfaaaaan" ne hissedeceğimi bilemedim olduğum yere mıhlanıp kaldım düşünemiyordum bile Alparslan abiyi görüyordum sadece elini yumruk yapmış duvara vuruyor benim yüzümden diye bağırıyordu ne yani İrfan Abi hayır olmaz...*Merhaba dostlar yeni bölümü nasıl buldunuz?
*Elimden geldiğince sık sık bölüm yazmaya çalışacağım anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim 🤗🥰
*Murat karakterini yazarken aklımda Armağan Oğuz vardı biraz Börü'den esinlenmişim gibi oldu ama ordaki Murat ve buradaki Murat arasında dağlar kadar fark var ama ben Murat'ın gözünüzde canlanması açısından bu fotoğrafı koydum
*Murat Asmin çiftimizi seviyor musunuz onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
* İrfan ahh üzümlü kekimiz
* Bölüm hakkındaki yorumlarınızı bildirmeyi unutmayınız ayrıca bölümü beğendiyseniz oylayın lütfen şimdilik hoşçakalın sizleri seviyorum bir sonraki bölümde görüşmek üzere 👋🏻👋🏻👋🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ ÇİÇEĞİ'M
Ficción GeneralKara gözlerini yavaşça açtı ve benim kahverengi gözlerimi buldu, içimde çatlamış susuz kalmış topraklarım her gözlerime bahşettiği bakışlarda can buluyor, sulanıyordu güzel gözlerini kırpıştırdı, "ez te hez dıkım" dedi. Kürtçe olduğunu anlamıştım...