Birbirimize olan bakışlarımızı Ahu ablanın öksürük sesi böldü anında kendimizi toparlayıp duvarlara bakmaya başladık o da utanmıştı sanırım daha sonra zil çaldı ama arka arkaya içimden kim bu kıçında atlı olan alacaklı diye geçirirken kapıyı açıp Alparslan abiyi görmemle kendime sövmeye başladım " selamünaleyküm çekilsene lan elim koptu aval aval bakıyor" beni itip sırtındaki halıyla içeri girdi " selamünaleyküm bacılarım ne oluyor lan beni gören çarpılmış gibi bakıyor tövbe " deyip halıyı tabiri caizse yere fırlattı ve eliyle kendini yoklamaya başladı daha sonra da kendinden geçercesine gülmeye başladı ben dahil içerideki herkes Alparslan abiye uzaylı görmüş gibi bakıyordu Osman abi yanımda beliriverdi ışınlandı mı lan o " selamünaleyküm kardeşim bunu nereye bırakayım" dedi elindeki fırını gösterip şok olmuş bir şekilde elimle mutfağı gösterdim ardından İrfan abi girdi içeri bodoslama Alparslan abi İrfan abiye dönüp " bir şey de sen getirsen o narin bedenin incinir di mi doktorcum" deyip İrfan abinin yanağından makas aldı o da sanki vebalı biri dokunmuş gibi cebinden çıkardığı mendiliyle yüzünü sildi gözlerim kapıdan giren Ahmet komutanla kapıya çevrildi sırtında kocaman bir üçlü koltuk vardı bana bakıp " yardım etsene lan yarım saattir sizi bekliyorum aşağıda karargaha dönelim öttürücem sizi" dedi sinirle solurken hemen koltuğu sırtından almaya çalıştım Alparslan abi bu seferde Ahmet komutanın yanağından makas alıp " bu kadar sinir kalbe zarar" dedi Ahmet komutan da eliyle yanağını silip " gevşek herif" dedi ve bir hışımla salonun ortasına koyduğum koltuğa oturdu ve derince bir nefes verdi Alparslan abi Ahmet komutana dönüp "kalbimi kırıyorsunuz komutanım"dedi dudaklarını büzerek ortamdaki herkes (İrfan abi hariç-o tenezzül bile etmedi-) Ahmet komutan ve Alparslan abiye bakıp gülüyordu daha sonrasında diğer eşyaları da el birliği ile taşıdık ve yerleştirdik öğlene doğruydu herkes yorgunluktan kendini bir yere attı ben her zamanki gibi Asmin'e bakıyordum o da Ahu ablayla konuşuyordu sonradan Barbaros ve Cansu da gelmişti Barbaros Alparslan abi ile konuşuyordu Ahmet komutanda arada onlara katılıyor ve kafa sallıyordu İrfan abi de her zamanki gibi anlamadığımız ingilisçe kitaplar okuyordu Cansu da, çok şaşıracaksınız Alparslan abiye bakıyordu ilginç gerçekten ilginç kafamı tekrar Ahu abla ile konuşan Asmin'e çevirdiğimde göz göze geldik ve bana gülümsedi sanırım artık eskisi kadar çekinmiyordu benden ve timden ama ben kısmı ilgilendiriyor tabi niye ilgilendiriyor oğlum seni saçma sapan düşüncelere girme yok kalkayım hava alayım ayağa kalkmamla herkes bana baktı ve onlarda ayaklandı Ahmet komutan yanıma gelip " hadi bakalım hazırlanalım kızlar burada hazırlansın bizde bir berbere gidelim he oğlum" dedi kolumu sıvazlayarak olur anlamında kafamı salladım Asmin ve Ahu ablaya dönüp " kuaföre falan gidecek misiniz?" dedim Asmin bana bakıp " gerek yok" dedi Ahu ablaya döndü o da tamam anlamında gözlerini kırptı sonra biz çıktık Alparslan abinin tanıdığı bir berber abi varmış ona gittik toplaşıp bana damat traşı yaptırttı Alparslan abi yaptırttı diyorum çünkü ben gerek olmadığını söyledim ama her zamanki gibi Alparslan abinin sözünün üstüne söz söylenmiyor kendisi ve Barbaros'ta traş oldu ikisi sadıcım olacaklarmış Alparslan abi iki günde çocuğu kendine benzetti o ilk geldiğinde efendi ağır başlı olan çocuktan eser kalmadı telefonumun çalmasıyla elimi cebime attım ekranda ki Ahu abla yazısıyla telefonu açtım " Murat'ım biz hazırız kardeşim sizi bekliyoruz " dedi tamam dedim ve telefonu kapattık yanımda espiri yapıp saçma saçma gülüşen sadıçlarıma baktım " abi kız tarafı hazırmış" dedim " tamam hadi gidek o zaman" dedi ve Barbaros'u koltuğunun altına alıp berberden çıktı gözüm arkalarından garip garip bakan İrfan abiye takıldı biraz buruk gibiydi bugün herkes bir tuhaf arabalara geçip eve geldik kapıyı Osman abinin eşi açtı içeri bodoslama daldık çok heyecanlıydım ne oluyorsa bana salona doğru girdiğimizde Asmin'i gördüm bende film koptu" o ney lan " diye bir ses duyduk kim olabilir tabi ki de Alparslan abi Asmin, Ahu abla ve Cansu'ya bakarak " çok güzel olmuşsunuz bacılarım" dedi Asmin ve Ahu abla kibarca teşekkür ettiler Cansu hariç o pek memnun değil gibiydi bu kız Alparslan abiden hoşlanıyor olmasın İrfan abi dibimde gözlerini ayırmadan Ahu ablaya bakıyordu ve elinde olmadan " çok fen-a oldum" dedi benim duyduğumdan habersiz noluyor lan herkes birbirine yazıyor Barbaros piyangodan çıkar gibi yanımızdan sıyrılıp Ahu ablanın karşısına dikildi elini tutup öptü " çok güzel olmuşsun Ahu-CUM" dedi bastırarak Ahu abla da elini usulca çekip teşekkür etti İrfan abiye baktığımda Barbaros'u yiyecek gibi bakıyordu Alparslan abi Barbaros'un kolundan çekiştirdi bu ne abi yaz dizileri gibi oldu ortalık nur topu gibi bir aşk üçgenimiz mi oldu yani amaaan ben Asmin'e bakayım dedim içimden ona baktığımda o da olup biteni anlamaya çalışıyordu kurban olurum ne diyom ben ya gitti kafa yine kolumdaki saate baktığımda nikaha bir saat olduğunu gördüm burada her yer özellikle arabayla gidiyorsan beş dakika o yüzden nikah saatine kadar biraz muhabbet ettik vakit geldiğinde nikah dairesine gittik memur daha gelmemişti yerlerimize oturup beklemeye başladık memur hanım geldiğinde nikah akdi başladı klasik şeyler söylendi gelindi en önemli soruya "siz Murat Kara hiçbir baskı ve etki altında kalmadan yanınızda bulunan Asmin Adar hanımefendiyi eş olarak kabul ediyor musunuz?" önce salonda bulunan herkese daha sonra da Asmin'e baktım ve gülümseyip "eveeet" dedim ah be gözümün gönlümün gördüğü keşke böyle olmasaydı sevdiğin insanla gelinliğin duvağınla evlenebilseydin aynı soru Asmin'e sorulduğunda o da etrafına baktı gözleri Ahu ablada durdu gülümsedi sonra dönüp bana baktı kara gözleriyle mikrofona eğilip " evet " dedi herkes alkışlamaya başladı ayağa kalktık memur hanım evlilik cüzdanını Asmin'e verdi " gelini öpebilirsiniz" dedi ben ve Asmin birbirimize baktık o da benim kadar şok olmuş gibiydi gözlerinin içine baktım belli belirsiz kafasını salladı narince alnını öptüm dudaklarım karıncalanmaya başladı bu karşımda bana kara kara bakan kadın artık benim karımdı benim! içimde tarifsiz bir kıpırtı vardı sakin ol oğlum bu gerçek bir evlilik değil kendine gel ben kendi kendime konuşurken bizimkiler yanımıza gelip tek tek bizi tebrik etmeye başladı daha sonrasında fotoğraf çekildik biraz arbedeli oldu ama Barbaros Ahu ablanın omzuna kolunu atınca İrfan abi ilk defa bir olaya dahil oldu Barbaros'un elini kıvırıp Alparslan abiden tarafa tabiri caizse fırlattı Ahu abla İrfan abiye sinirlendi ama en nihayetinde çekildik fotoğrafları Asmin ayakları üzerinde durunca belki gitmek isteyecek belki de başkasına gönlünü kaptıracak o bizi unutacak kendi hayatına bakacak ama biz onu unutamayacağız bizim en büyük problemimiz unutamamak öleni de terk edeni de unutamamamız Ahmet komutanın telefonun çalmasıyla ona döndük ciddi bir şekilde konuştu telefonu kapatıp bize döndü " operasyona gidiyoruz"
* Evet dostlar bir bölümümüzün daha sonuna geldik.
*Sonunda Asmin'imizi ve Murat'ımızı evlendirdik ( her ne kadar gerçek bir evlilik olmasa da )
* İrfancığımda da bir kıskançlıklar falan hayırdır inşallah
*Barbaros'u sevdiniz mi sizce Ahu ile olur mu?
*Cansu ve Alparslan hakkı ne düşünüyorsunuz sizce oluru var mı?
*Düşünceleriniz benim için çok önemli belirtirseniz sevinirim ayrıca bölümümüzü beğendiyseniz oylarsanız da çok sevinirim
*Şimdilik Alllah'a emanet olun hoşçakalın <333
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ ÇİÇEĞİ'M
Ficción GeneralKara gözlerini yavaşça açtı ve benim kahverengi gözlerimi buldu, içimde çatlamış susuz kalmış topraklarım her gözlerime bahşettiği bakışlarda can buluyor, sulanıyordu güzel gözlerini kırpıştırdı, "ez te hez dıkım" dedi. Kürtçe olduğunu anlamıştım...