41.Bölüm:Yıkıldığım O Kadar Belli Mi?

40 3 0
                                    

Yazardan.....

Adnan heyecanı kırk metre öteden anlaşılır biçimde merdivenleri ikişer ikişer çıktı abisiyle yaşadığı evin kapısına geldi kapıyı çaldı ama yerinde duramıyordu kapıyı abisi açtığında saçları dağılmış yeni uykudan uyandığı belliydi askerdi ve yükselmek için çok çabalıyordu hiç gülmeyen suratıyla karşısında ağzı kulaklarında sırıtan adama kaşlarını çatıp baktı "ne var lan ne sırıtıyorsun?" "abi sana çok önemli bir haber vericem yani aslında iki haberde olabilir" dedi içeri geçerken "söylesene oğlum" dedi Necdet küçük evde salona geçen kardeşinin peşinden onu takip ederken "tamam otur söyleyeceğim" dedi yerinde kıpırdamadan duramıyordu genç adam koltuğa bir oturuyor bir kalkıyordu Necdet sinirli gözlerle ona bakıyordu "Adli Yargı Hakimlik sınavını kazanmışım" dedi gür bir sesle Adnan, Necdet her zamanki sakinliğini korurken ağzının ucuyla tebrik etti "sen ne yaptın üst rütbe kadrosu açıklanacaktı?" dedi gülen gözleriyle Necdet'in yarı gülen yüzü düştü "kadroda açık yok giremedim yani torpil lazım biliyorsun" dedi memnuniyetsiz bir ifadeyle kardeşinden tarafa bakmıyordu kendisi mutluydu ya her şey hoş geliyordu ona, bir üç sene daha bekleyecekti o kadroya girebilmek için kardeşinin hayal ettiği şeyleri teker teker gerçekleştiriyor olması onda zaten var olan kıskançlığı körüklüyordu hayatında şuan sadece Adnan vardı babası ve annesi memur kafasında elindekiyle yetin deyip duruyorlar anlamıyorlardı Necdet'i o çok daha fazlasını istiyordu tek derdi mesleğinde en yüksekte olmaktı komutanlarından emir almaktan sürekli birilerinin boyunduruğu altında olmaktan nefret ediyordu artık sadece emir veren olmak istiyordu gözünü hırs bürümüştü ve karşısında yükseldiği için gülüp duran adamı boğazlamamak için kendini zor tutuyor yüzüne yerleştirdiği emanet gülümsemesiyle ona bakıyordu "bir güzel şey daha oldu" yine ne oldu dememek için derin bir nefes alıp "noldu?" dedi Adnan gözlerinde artan ışıltıyla "aşık oldum" dedi haykırırcasına ona kalsa tüm dünyaya haykırırdı ama şimdilik sadece çevresine anlatmıştı ve en kıymetlisi abisine "ne ne saçmalıyorsun oğlum ne aşkı?" dedi Necdet şaşkınlığını gizleyemiyordu "evet valla bir anda oldu gördüm ve aşık oldum" "kızın haberi var mı peki?" dedi Necdet yüzünde dalga geçer gibi bir gülümseme vardı "yok daha ama abi bir görsen çok güzel melek gibi bir kız" dedi şapşal şapşal sırıtırken harbiden aşık olmuş salak diye geçirdi Necdet içinden "eee kızın haberi olmadan ne yapacaksın ya seni istemezse?" "orasını düşünmedim ki hiç" dedi Adnan ensesini kaşırken Necdet gözlerini devirdi ona mutfağa ilerlerken Adnan da bu sefer onu takip ediyordu "gidip açılacağım ama önce bir kaç kere daha tesadüf gibi karşılaşıp aklında kalmam lazım ne zormuş bu işler ya" dedi oflarken Necdet bıyık altından güldü kardeşinin haline işi zordu ona göre "sen ne yaptın bir kızdan bahsetmiştin geçen hafta" "sorma yine geldi dün karargaha komutanın kızı diye iyi davranıyorum sülük gibi bir şey saf salak bir kız" dedi Necdet "ne kadar odunsun abi ya kızın duygularıyla oynama bari" "konuştu romantik beyimiz" diye dalga geçti Adnan'la "evlenirim ben bu kızla kolay lokma benim için hem babası da Albay iyi yere kapak atarım" dedi Adnan'a göz kırpıp kim bilirdi ki şakayla karışık söylediği sözleri gerçekleştireceğini Necdet'in içinde dallanıp budakladığı hırsı birçok insanın hayatına dokunmuş hatta mal olmuştu ama keşke demek için artık çok geçti bazıları için hani şarkıda diyordu ya ; 

Yandım gönlüm yakma beni bir daha 

Daldım göçtüm yanlış bir diyara 

Kalbimi değerini bilmeyen insana 

Verdim ben 

Hepimiz böyle değil miyiz? En azından çoğumuz kalbimizi hiç hak etmeyen insanlara altın tepside sunmuyor muyuz ya da sunmadık mı? Sonucu ise kocaman bir boşluk ben kocaman bir boşluğa bile ihanet etmeyen insanlar gördüm sevdi diye bir insanın bu kadar kalbine zulüm edilmezdi ne günahı vardı o insanın yaptığı tek kötü şey karşısındaki kişiyi sevmek keşke dünya da yapılan en büyük kötülük birini sevmek olsaydı seven bir insana yapılan en kötü şeydir sevgisiyle oynamak Necdet dünyadaki en kötü adam mıydı tartışılırdı ama en büyük kötülüğü yapıp seven bir kalbi kullanmıştı. Adnan hala abisinin arkasından sürekli kötü şeyler söylediği saf dediği kızla evlenecek olmasına hayret ediyordu ahh be Adnan her şeyden habersiz abisi için en güzel olanı istiyor herhalde duyguları değişti galiba aşık oldu deyip abisi için ondan daha çok seviniyordu Necdet'te mutluydu çünkü genç kız ağzından çıkacak iki kelimeye bakıyordu hayallerini teker teker gerçekleştiriyordu ve bu uğurda kimseye acımıyordu Adnan evden çıkmadan abisine baktı siyah takım elbisesiyle ve geniş omuzlarıyla iyi görünüyordu kendisi de fena değildi bir an gözlerinin önüne aklından asla çıkmayan meleği geldi onu da böyle istemeye giderler miydi? Düşüncesi bile yüzünde güller açtırdı hazırlanıp çıktılar ailecek iki katlı büyük bahçeli bir evin önünde durduklarında Necdet ailesinin şaşkın ve hayranlıkla eve baktıklarını gördü görgüsüzler diye geçirdi içinden şu gece bir atlatılsaydı diye düşündü her şeyi berbat ederler diye korkuyordu keskin gözleri ailesinin üzerindeydi 'şu evlilik zırvasından kurtulsaydım' aklında sürekli bu düşünceyle eve girdiler onları hemen hemen evlerinin tamamı kadar geniş bir salon karşıladı kocaman tavandan sarkan avizesiyle her şey parlıyordu evdeki Necdet bile şaşkınlığını gizlemekte zorlanıyordu içten içe seviniyordu kayınbabası sayesinde o da bunun gibi bir evde oturabilirdi kendi tebrik etti o istemişti bir göz ona gelmişti iki göz pis bir sırıtışla etrafına bakıyordu karşısında komutanını görmesiyle yerinde dikleşti yaşlı adam ailesiyle tokalaşıp Necdet'in önünde durup "hoşgeldin evladım rahat ol yahu karargahta değiliz" deyip bir kahkaha attı Necdet yalan bir gülümsemeyle yetindi içinden meymenetsiz bunak herif demeyi de ihmal etmedi yaşlı adam kocaman salonda lükslüğünü bağıran koltuklara oturduklarında annesi babası  komutanıyla sohbet etmeye başlamışlardı o da bakışlarını etrafta gezdirdi Adnan da hayranlıkla evi süzüyordu Necdet'in babası "eşiniz hanımefendi yok mu Mustafa Bey? dedi Necdet babasına delici bakışlarını gönderdi sorulacak soru muydu şimdi bu "maalesef efendim sizlere ömür eşimi on dört sene önce kanserden kaybettik" dedi senelerin hüznü yüzüne ve sesine yansıyordu yaşlı adamın "Allah rahmet eylesin efendim" dedi Necdet'in babası Orhan Bey "kızımız neredeler?" diye sordu bu sefer Necdet'in de gözü onu arıyordu "Hülya geliyor efendim hanımları bilirisiniz işte  hazırlanmıştı iniyorum demişti ama" dedi ve durakladı yaşlı adam Adnan duyduğu isimle kaşlarını çattı Hülya mı? abisiyle konuşurken kızın ismini hiç duymamıştı zaten bir kaç kez konuşmuşlardı abisi sürekli geçiştirmişti kendisi de hep meleğim derdi o yüzden ismini söylememişti hiç sevdiği kadının, yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirip isim benzerliğidir herhalde canım diye geçirdi içinden biraz sonra merdivenlerde topuk sesleri duyduklarında herkesin gözü aynı yeri buldu Hülya bembeyaz tenine tezat simsiyah saçları ve mavi elbisesiyle merdivenlerden iniyordu Necdet'in ailesinin yüzünde memnun bir ifade yer aldı Necdet'in ise sinsi bir gülümseme ama Adnan için aynı şeyler geçerli değildi onun  matemiydi bir insan bir gece de yaşlanırdı da on yıl anlamazdı onun sevdiği meleği hazırlanmış en güzel haliyle karşısında duruyor abisine gülümseyerek bakıyordu kalp mi dayanırdı bu görüntüye gözlerini ve yüzünü esir alan acı nefes almasını engelliyordu canı yanıyordu Adnan'ın, her gün karşılaşmak için kırk takla attığı bir kere bile konuşamadığı sevmekten öteye gidemediği kızı abisinden dinlemişti bunca zaman ve hiç iyi bir şekilde değil abisi sürekli etrafında dolanan ne dese tamam diyen herkesin elde edebileceği bir kız olarak anlatmıştı ona, bakmaya bile kıyamadığı kızı, kalbine saplanan acıyla gözlerinin yaşarmasını engelleyemiyor bağıra çağıra olamaz diye ağlamak istiyordu ama tek yapabildiği kafasını yere eğip oradan soyutlanmak oldu ...

"Bunları bana neden anlatıyorsun?" Dedi İrfan "sadece dinle sözümü kesme" diye uyardı Adnan Bey onu "her şey böyle başladı o yani abim onun başlangıcıydı bu bir daha da durmadı durduramadık" diye devam etti.....


*Evet dostlar bir bölüm daha bitti bu bölüm ve diğer gelecek olan bölüm birleşik gibi olacak bir sonraki bölüm bu bölümün devamı niteliğinde ilerleyecek 

*Bu bölüm de Adnan için yakıyoruz 🚬🚬🚬

Medya da bölüm ile ilgili ruh halimiz mevcut 

*Bölüm hakkındaki düşünceleriniz nelerdir belirtirseniz çok memnun olurum ayrıca şu sağ köşede size göz kırpan yıldızcığa da dokunursanız çok sevinirim 😊

*Bir sonraki bölümde görüşmek üzere Allah'a emanet olun sağlıcakla kalın ve kalbinize iyi bakın hoşçakalın ❤️❤️❤️

*Bölüm kelime sayısı:1200

DAĞ ÇİÇEĞİ'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin