Az önce olanları düşünerek ve sallanarak hastaneye tekrar girdi Alparslan kimdi o adam ne diye onu takip etmişti Ahmet komutanı olaydan haber etmesi gerektiğini düşündü ya dağdakilerden biriyse belki de Murat için geldi yarım kalan işi tamam etmek için daha önce böyle şeyler olmuştu Murat'ın odasının önüne geldiğini anlayınca yüzünü tokatlayıp düşüncelerden sıyrıldı üstünü başını düzeltti odaya girdiğinde Asmin Murat'ın üzerine doğru eğilmişti ve odada kimse yoktu gördüğü manzarayla 'hay kafama s*çayım' diye düşündü Alparslan, odada onlardan başka kimse yoktu Murat hem dehşete kapılmış hem de utangaç bir şekilde "şey abi yast-ık yastığı düzeltiyorduk" dedi çarçabuk Alparslan boğazını temizleyip "anladım koçum herkes gitti mi ?" diye sordu onlardan tarafa bakmıyor eliyle ensesini kaşıyordu "herkes dağıldı abi" dedi Murat o da Alparslan'dan tarafa bakmıyordu "bana niye haber vermediler" dedi Alparslan "sana ulaşamadılar abi Ahu abla aramıştı ama" Alparslan cebindeki telefona baktı Ahu dört kez aramıştı "duymamışım" dedi "ben de gideyim karargaha o zaman Murat'ım dikkat et kendine bir şeye ihtiyacınız olursa arayın" dedi ve Murat'ın bir şey demesine müsaade etmeden odadan çıktı Ahmet komutanı aradı "komutanım Murat'ın kapısına bizim çocuklardan lazım detayları anlatırım karargaha geçiyorum siz neredesiniz?" dedi Ahmet komutan "gönderiyorum hemen bizim çocuklardan bende karargahtayım gel" dedi ve kapattı Alparslan hastaneden ayrılırken hastane güvenliğine Murat'ın oda numarasını, asker olduğunu, koruma için askerlerin geleceğini onlar gelene kadar gözkulak olmasını rica etti.Arabasına binip karargaha gitti Ahmet komutanın odasının önüne geldi üzerini düzeltti kapıyı tıkladı ve içeriden gelecek emri bekledi gel komutunu duyunca içeri girdi Ahmet komutan eliyle oturmasını söyledi "seni dinliyorum Alparslan" dedi Alparslan hastanede olan olayı anlattı tahminlerini söyledi Ahmet Alparslan'ın lafı bitince "hastane yönetimi ve güvenliğiyle konuşup kamera kayıtlarına baktırtırım ben bu işe el atarım sağol Alparslan" dedi Ahmet komutan, Alparslan kaşlarını çatıp "ben peki ben bu işin üzerine giderim abi kimse bulurum sen emret yeter ki" dedi burnundan solurken "sen bu işten uzak dur Alparslan" dedi Ahmet komutan Alparslan kafasına yatmadığını belli ederek "iyi de neden abi o *t her kimse ya birimiz için ya da Murat için geldi" dedi sona doğru sesini yükselterek Ahmet komutan sinirle yerinden kalktı ve ellerine masaya vurarak "sana karışma dedim Alparslan bir kere de emirlerimi sorgulamadan yapın ya" diye kükredi adeta sesi odada ve Alparslan da yankı yaptı "peki" diyip tekmil vermeden çıktı odadan sinirliydi peki dedi ama bu işin arkasını bırakmayacaktı karargahın bahçesine çıktığında karşısındaki Türk Bayrağı'na baktı uzun uzun hatırına İrfan düştü ne zaman geçerdi bu içindeki yangın halbuki intikamını da almıştı. İrfan'ı toprağa verdikleri günü hatırladı koca adam cenaze boyunca kendini sıkıp akşam bir bara gidip dağıtmıştı bir sokağın köşesine çökmüş dışarıdan bakanların hayrete düşeceği şekilde iri cüssesine rağmen sarsıla sarsıla ağlamıştı bağırmıştı yolda önüne gelene kabul etmemişti kardeşim dediği adamın ölümünü herkes giderdi o gitmezdi ona göre çünkü kardeşi sözünü tutardı ilk göreve gittikleri gün birbirlerine söz vermişlerdi bırakmayacaklardı ne olurlarsa olsun Ahu'yla araları İrfan yüzünden kötü olduğunda da yine irfan'dan yana olmuştu çünkü mezara kadardı onların kardeşliği Alparslan sokaktan gelmiş bir adamdı sokağı iyi bilirdi İrfan ise sokak jargonu nedir bilmezdi tüm zıtlıklara rağmendi onlar gözlerini yere indirdi Alparslan yanakları ıslanmıştı hemen ellerinin tersiyle sildi etrafına bakındı bir çift yeşil gözün onu izlediğini gördü Ahu bir bankta oturmuş Alparslan'a bakıyordu onunda gözlerinden boncuk boncuk yaşlar dökülüyordu Alparslan Ahu'dan tarafa doğru yöneldi yanına oturup kardeşinin emanetini kollarının arasına aldı Ahu ağlamaklı sesiyle "ondan hala nefret ediyorum ama onu çok özledim Alparslan" dedi ve ağlaması şiddetlendi "biliyorum" diyebildi Alparslan sadece bir süre orada durup telefonun çalmasıyla ayrıldılar Ahmet komutan arıyordu "buyurun komutanım" "en kısa sürede toplantı odasında toplanıyorsunuz diğerlerine haber ver "dedi ve kapattı Alpaslan diğerlerini aradı ve Ahu'yla toplantı odasına geçti herkes tamam olunca Ahmet komutan da geldi toplantı odasının tahtasına hem tanıdık hem de tanıdık olmayan yüzler düştü bir kaçını dağdan biliyorlardı Ahmet komutan boğazını temizleyip "en kısa zamanda meskun mahal operasyonuna gidiyoruz kendinizi ona göre hazırlayın"dedi Alparslan atıldı hemen "komutanım iyi de meskun mahal polis özel harekatın uzmanlık alanı değil mi bizim ne işimiz var dağdakileri biz şehirdekileri onlar halletsin" Ahmet komutan Alparslan'dan tarafa bakmadan diğerlerine sesleniyor gibi "dağdakiler şehre indi bu operasyon hem polis teşkilatı hem de bizim için çok önemli operasyonda polis özel harekat TEM ve istihbarat daire başkanlığı bizimle olacak bu diğerlerinden farklı sarı torba yok" dedi sonunda Alparslan'a bakarak "detayları TEM'ci arkadaşlar anlatacaklar size" dedi ve çıktı daha sonra gelen polisler operasyonun detaylarını anlattı. Toplantı bitiminde herkes oturdukları yerde kaldı Alparslan söze girdi "benim size bir şey söylemem lazım biz bir timiz birbirimizden gizli saklımız olamaz" dedi ciddiyet dolu sesiyle Osman atıldı "ne demeye çalışıyorsun Alparslan" "abi ben Murat'ı ziyarete gittiğimizde bir ara koridora çıkmıştım ya takip edildiğimi hissettim izleniyor gibi daha sonra bu l*vuk kendini ele verdi otoparka kadar kovaladım orada izni kaybettirdi" dedi sıkıntılı bir nefes vererek "peki yüzünü görebildin mi abi?" dedi Barbaros "yok koçum kapşonlu bir ceket vardı üstünde ama kafasında da sanki kar maskesi vardı" "anladım abi peki Ahmet komutana söyledin mi? Belki de Murat için geldi" dedi Barbaros sona doğru sesi kısıldı düşünüyordu "söyledim Ahmet komutana kendisi halledermiş ben karışmayacakmışım" dedi Alparslan sinirden soluyarak "Ahmet komutan öyle dediyse bir bildiği vardır karışma Alparslan "diye araya girdi Osman "o işi Ahmet komutan halleder biz asıl şu operasyonu konuşalım polis teşkilatıyla koordine olduğumuza göre bayağı mühim bu operasyon Allah bilsin ne kadar sızma vardır" diye devam etti Osman "onların ben taa aa-" devamını getiremeden Osman'la göz göze geldi Alparslan sustu ağzına hayali bir fermuar çekiyor gibi yaptı Ahu ve Cansu bu iki adama tebessüm etti Barbaros'ta Ahu'ya, kısa bir zaman daha operasyonun detaylarını konuştular Alparslan Ahmet komutanın odasına gidip özür dilemesi gerektiğini düşündü sonuçta o sadece komutanı değildi bu timin abisiydi en doğrusunu o bilirdi İrfan'dan sonra onları Ahmet komutan toparlamaya çalışmıştı, çalışmıştı ama çünkü İrfan'dan sonra kimsenin yüzü eskisi gibi gülmüyordu Alparslan kimseye sataşıp saçma sapan espriler yapmıyordu Ahu desen kendini kapatmıştı dış dünyaya yaşam belirtisi olarak sadece nefes alıp veriyordu Ahmet komutan bile daha da ciddileşmiş o eski abi kardeş ilişkileri gittikçe komutan asker ilişkisine evriliyordu İrfan bile farketmemiştir bu tim için bu kadar önemli olduğunu diye düşündü Alparslan ondan sonra herkesin yaşam enerjisi düşmüştü çok şehit vermişlerdi bu vatan için en deneyimlisi de vardı en çaylağı da kardeşim dediği kaç kişiyi kurtaramamıştı Alparslan gencecik çocuklar toprak olmuştu ama İrfan başkaydı o bir kardeşten daha fazlasıydı Ahmet komutanın odasına vardığında kapıyı tıklatmak için elini kaldırdı duyduğu şeylerle eli havada kaldı
"sana dikkatli olman gerektiğini söylemiştik ya yakalasaydı seni ya kimliğin açığa çıksaydı sen artık kendini düşünerek hareket edemezsin unutma amacını"
*Merhabalar dostlar çoook uzun bir ara oldu farkındayım çok özür diliyorum sizden bu uzun ara benim için çok yoğun geçti her zaman olduğu gibi yine sınavlar sınavlar ...
*Eveeeet bölüme gelecek olursak mümkün mertebe uzun olmasına dikkat ettim içime sinmesine de bu aradan sonra güzel bir bölüm olsun istedim okuduğunuza değecek
*Pekala artık ezberlediğimiz sloganımız bölümü beğendiyseniz yıldızı tuşlamayı bölüm hakkındaki yorumlarınızı belirtmeyi unutmayınız en kısa zamanda bir sonraki bölümde görüşmek üzere esen kalınız
*Ayrıca unutmadan biz artık yeni bir yıla girdik umuyorum ki sadece biz girmişizdir yeni yıldan beklentilerinizi ve geçtiğimiz yılda okuyup kesinlikle tavsiye ediyorum dediğiniz kitaplar var mı varsa hangileri yorumlarda buluşalım belki bana da tavsiye edersiniz teşekkürler Türkiyeeee
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAĞ ÇİÇEĞİ'M
General FictionKara gözlerini yavaşça açtı ve benim kahverengi gözlerimi buldu, içimde çatlamış susuz kalmış topraklarım her gözlerime bahşettiği bakışlarda can buluyor, sulanıyordu güzel gözlerini kırpıştırdı, "ez te hez dıkım" dedi. Kürtçe olduğunu anlamıştım...