3.BÖLÜM

40 9 18
                                    

- Siyah Kabustan Kaçış -

- Siyah Kabustan Kaçış -

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ç İ S E M    K A Y A N

   Bir insanın ölümü ex olduğunda değil, beyin ölümü gerçekleştiğinde değil, kan kaybından değil, tıbbi hiçbir nedenden değildir. Bir insanın ölümü yaşamak isteyeceklerini yaşayamacağı geldiği andır. Ne kalp krizi neden olur, ne açlık, ne vücut ısısının düşmesi, ne de boğulmak. Eğer bir gün bir insan hayallerini yaşamadan ölüyor ise onun adı ölümdür. Ölüm ve huzur farklı iki kelimedir. Bize öldüğümüzde huzur bulacağımız söylenir fakat hayatı kaçıran bir insan nasıl huzur bulabilir? Bana göre bir insan hayalleri ile ölürse bunun adı gerçekten ölümdür. Eğer bütün hayalleri bitmiş ise o zaman huzurdur ölüm. Peki hangimiz bu zamana kadar hayallerimizin hepsini gerçekleştirerek öldük? Hangi yakınımızın bütün dileklerini yerine getirdik? Ve sen beni şuan dinleyen, okuyan o kişi. Çok sevdiklerim dediğin insanları hayallerini yaşamadan mı ölüme uğurlayacaksın? Yoksa onları huzura mı kavuşturmak istiyorsun? O zaman kalk, benimle kalk ve hayallerimizi, hayalleri gerçekleştirelim. Hadi kalk o lunaparka sevdiklerimiz ile gitme zamanımız geldi. Dönme dolaba binip en tepesinde sevdiğini söyleme günü geldi, arkadaşların ile çarpışan arabalarda kahkahalar ile eğlenme vakti geldi, siyah kabuslarımızdan kaçış vaktimiz geldi. Artık bizim için her yer lunaparklarla dolu olsun. Olur mu?

   Gözlerimi araladığımda bembeyaz bir tavan ile karşılaşmayı beklemiyordum. Odamın tepesindeki cam yoktu olduğum odada. O camdan gözüken gökyüzü yoktu. Bembeyaz kocaman bir tavan, beyazın hiç yakışmadığı bir tavan. Sancılar içinde uyanan bedenim. Sessizliğin hiç yakışmadığı bir oda. Neresiydi burası?

"Ve Purpy gelir güzel prensesi uykusundan uyandırır. Çünkü bu sefer prens değil mor atı kurtarmıştır güzel prensesi. Biliyor musun prensleri hiç sevmiyorum. Neden prensesi arkadaşları kurtarmak yerine prens kurtarıyor. Hem prensesi hiç tanımıyor bile." Kulağıma ilişen sinirli tanıdık ses ile o tarafa dönmek istedim ama vücuduma o an sanki bin tane iğne sokmuşlar gibi hissetmem buna engel oldu. Göz ucu ile bakamadım bile ama içimdeki merak daha da artıyordu bu sırada kız ise konuşmaya devam ediyordu.

"Ve güzeller güzeli prenses arkadaşı Purpy'e dönüp teşekkür etti. Birbirlerine sarıldılar ve bütün orman onları sevgi ile izledi. O kadar büyüleyici gözüküyorlardıki bütün aşık prens ve prensesleri kıskandırıyordu arkadaşlıkları. İşte bu yüzden bazen arkadaşlık aşktan daha güzeldi çünkü bazen aşk yanında olmadığında arkadaşların her şeyleri ile yanında olurlardı." Daha fazla dayanamayıp yavaşça yerimde kıpırdandım ve o kızı gördüm. Tanıdık kahverengi ışıltılı gözler, tombul pembe yanaklar, küçük bir burun ve şeftali rengi dudaklar. Her şeyi ile küçücük bir kız duruyordu karşımda ve ben onu her şeyi ile tanıyordum. Gözlerinde duran ışıltılar inci taneli yaşlarından geliyordu, şeftali dudaklarını her zaman soyduğunu biliyordum. Ama ben bunları nasıl biliyordum?

Çınar AğacıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin