- Mutlu Etmek -
Kimseye güvenmemek gerekir. Çünkü bazen teslimiyetin yanında acıda getirir. O bazenleri yaşamak istemez hiçkimse. Bu yüzden gözlerini kapatır ve görmezden gelir. Ben görmezden gelmiş miydim? Yapmıştım. Yapmıştım çünkü bağlanmıştım. İlk defa o kadar mutlu olmuştum ve bu acı vermezmiş gibi geliyordu. Ama acıtmıştı. Daha da acıtabilirdi. Bazen keşke öğrenmeseydim der insanlar. Ben hiç bunu söylememiştim çünkü öğrendiklerimdem pişmanlık duymamıştım. Ama şuan... Şuan keşke bilmeseydim diyordum içimden defalarca. Hiç usanmadan. Gözlerimden akan yaşlar bu kadar güvenmenin bedeliydi sanki. Yanlış yapmıştım. Ben yapmıştım. Kendime bile güvenmemem gereken bir hayatta daha yeni tanıştığım birine güvenmiştim. Güvensizlik, en iyi güvenceden daha iyiydi aslında. Ama biz hep gözlerimiz kapalı yürüdük uçurumdan boşluğa doğru. Ve kendimizi bıraktığımızda, havada kalmayı beklerken en sert şekilde çakıldık soğuk betona. Ve hep isyanlar eşliğinde suçladık hayatı, bütün suç bizdeyken.
Kendimi toparlamam lazımdı çünkü bunun hesabını sormalıydım. Hayatımda hiç susup kalmamıştım ve bu seferde ne kadar yıkılmış olsam da sessiz kalmayacaktım. Gözyaşlarımı silmeye çalışıp yürümeye başladım aşağıya doğru. Her bir basamağa bastığımda sarsılıyordum. Yıkılıyordum yıllanmış bir kale gibi. Gözyaşlarım birer birer buluşuyordu yerle.
Bahçeye çıktığımda yüzüme vuran havada kendime getirmiyordu beni. Bahçeye baktığımda çok az kişi görebildim. Çardakta oturmuş sohbet eden kızlar, maç yapan erkekler, ve bankalarda oturmuş birbirlerine sarılmış sevgililer. Ve gözüme çarpan bir grup, sayısal sınıfı güzideleri. Merdivenleri inip yanlarına gittim ve karşılarında durdum. Hepsi birden bana bakıyorlardı fakat ben hiçbirini takmadan direk Egemen'e bakıyordum. Oda bir şey anlamış olacak ki gözlerini kaçırdı. İlayda
"Ne oldu Çisem? Ağlamış gibisin. Hem okul sınırları içerisinde burada olaman pekte iyi değil." İlayda'ya bakmadan
"Kapa çeneni İlayda!" dedim sinirle. Daha sonra derin bir nefes aldım ve "Buraya ilk geldiğimde hiçbirinizle bir derdim yoktu fakat zaman içerisinde sizi tanımaya başladım ve ne kadar iğrenç insanlar olduğunuzu gördüm. bu zaman zaman açıda verdi. Ama her seferinde sizin ne kadar da beş para etmez insanlar olduğunuzuda anladım. Bir insanın hastalığından yararlanıp onun özel hayatı ile ilgili şeyleri..." bu kısımda Cihan'a bakarken, söyleyeceğim şeyler Egemen'i ilgilendirdiği için ona döndüm "Çekip! İnsanlarla paylaşmak ne kadar eğlenceli değil mi? Size sormak istiyorum. Nasıl bir duyguydu. Güzel bir şeyse bende yapayım." bunlardan sonra derin bir nefes aldım ve konuşmaya devam ettim. "Hiç mi pişman değilsiniz? Bu kadar mı vicdansızsınız? Sizin iyi insanlar olduğunuzu düşündüğüm için ben pişmanım ama. Hem de çok pişmanım. Bundan sonra ne benim ne de arkadaşlarımın yanına yaklaşmayın, çok pişman olursunuz." deyip arkamı döndüm ve okulun içine doğru yürümeye başladım. Bahçeyi yarılamışken biri beni bileğimden tutup kendine çevirdi. Yine o çok güvendiğim kızıl gözler. Da halen güven veriyorlardı. Ama artık güvenmeyecektim. Kimseye güvenmeyecektim.
"Pişmanım." dedi kısık bir sesle. Oda harap bir haldeydi. Ama artık hiçbiri umrumda değildi. Acımasız olma sırası bendeydi.
"Sence bunun benim için bir önemi var mı? Hiç yok! Sonuçta bir insanın canını yaktın ve o benim arkadaşım. Onun canının ne kadar yanacağını düşünmediniz. Artık sizde benim umrumda değilsiniz." ve tam gidecekken Egemen beni tuttu.
"Hayatımda hiç keşke demedim. Hiçbir zaman. Ama Bade'yi tekrar gördüğümde. Onun Cihan'ı her gördüğünde acıyı yansıtan yüzünü her gördüğümde kaçmak istedim. Görmemek istedim. Çünkü pişmandım. Keşke yapmasaydım dedim binlerce defa. Bir gün geldi ve ben yine keşke dedim. Ama bu sefer isyanda vardı. Çünkü bu seferki çok acı veriyordu. Sayısız kere sana yalan söylememeyi istedim, senden bunları saklamamayı istedim. Keşke anlatabilsem dedim. Belki de bu sefer bende nefret ederdin. Sen benden uzak kalırdın. Çünkü ben senden uzak kalamıyorum Çisem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çınar Ağacı
ChickLitYağmur bastırdığında çıktığım yolda gördüm ben o büyük Çınar Ağacını. Kim bilirdi ki o gün o ağacı bir başka gözler görecek ve benim hayatıma dokunacaktı o gözlerin ateşi. Sevgisiyle, üzüntüsüyle, anılarımla, unuttuklarımla dokunacaktı ve küle dönme...