- Zoraki Veda -
Bazen bazı düşünceler kafamın içinde o kadar dönüp dolaşıyor ve o kadar çok yerine girip çıkıyorlardı ki beynimin patlayacağını hissediyordum. Çünkü her düşünce yeni bir ihtimal sunuyordu ve bu ihtimaller düşündükçe içinden çıkılamayacak bir hal almaya başlıyordu. Garip olanda bu, kafamı sonuna kadar zorlayan düşüncelerin duygularımla ittifak kurmasıydı. Çünkü bedenim ruhsal bir çöküş ile karşı karşıya kaldığında beni daha da dibe çekmek isteyen düşünceler beynimin içinde fır dönüyordu. Hatta bazen ikisi birlikte bedenimi ve ruhumu bir köşeye sıkıştırıp oynuyormuş gibi hissediyordum. Belki de akıl sağlığı normal olduğu iddia edilen bir insan için fazla mantıksız cümleler kuruyorum fakat hissettiklerimden kaçamadığımda benimle baş başa kalan düşünceler tam olarak bunlar oluyordu. Bedenimi mengene gibi saran acı ve kafamı kıskacı içine alan düşünceler yığını...
Şimdi bedenim hem fiziksel hem ruhsal bir acı ile sancınıyormuş gibi hissetmemin yanında kafamın içindeki sesin bana sunduğu her ihtimali düşünüyor ve kendime yeni kafa karışıklıkları ediniyordum. Bütün bunlar benim bedenimde yaşandığı sırada bulunduğum ortamdaki kargaşadan tamamen uzaklaşmıştım. Hatta ismimin Bade'nin dudaklarından dökülmesini bile birkaç saniye sonra fark edebildim.
"Çisem!" Bade sesini yükselterek beni sarstığında ancak kendime gelebildim. Meraklı gözlerim önce Bade'ye sonra beni izleyen herkese döndü. Durulganlığımı ve hiçbir tepki vermememi sorgulayan yüzler her geçen saniye artarken hepsiyle göz temasını keserek tekrar Bade'ye döndüm. "İyi misin?" Bade'nin bile güç verecek hiçbir sözünün kalmadığını fark ettiğim andı bu an. Çünkü hiçbir şey söylemeden tek bir kelime söylemişti ve bu kelime artık her şeyin bittiğini usulca kulağıma fısıldıyordu.
"Egemen gitti mi şimdi?" Konuşurken sesim çatallanmıştı fakat bunu umursamadan devam ettiğimde sesimin olabildiğine kısık çıktığını fark ettim. Hayal kırıklığım böylece sadece bedenimde kalmamış dışarı da fırlamıştı ve sanırım herkes bunu görmüştü. "Çisem-" Bade beni yatıştırmak istercesine konuşmaya kalktığında elimi havaya kaldırarak onu durdurdum. Şuan ne en yakın arkadaşımın ne de bir başkasının beni avutmasını istemiyordum. Çünkü bir yıldır kör kalmak istediğim gerçekler artık canımı yakarcasına karşımda dursun ve gözlerimi bir saniye bile kırpmayayım istiyordum.
"Bade lütfen beni avutmaya çalışma. Çünkü avunacak hiçbir şey kalmadı. Ben kör kalmayı tercih ettim ve şu olana bak. Kaybettim, hayatımda istemeyerek birçok şey kaybettim. Kaybetmenin ne kadar kötü bir duygu olduğunu bile bile kendi isteğimle kaybettim ben. Ben ne yaptım Bade?" Sesimin tonu bitkindi, gözlerime yeniden yaşlar dolmuştu ve sıcacık havaya rağmen üşüdüğümü hissediyordum. Hayatımda istemeyeceğim kadar kaybediş yaşamıştım ve hiçbirini ben tercih etmemiştim. Birisi gelip kendi isteğin ile çok sevdiğin birini kaybedeceksin dese ona katıla katıla gülerdim büyük ihtimalle. Fakat yaşananlar gözümün önünde apaçık bir şekilde duruyor ve katıla katıla gülmem gereken bu olaya gözyaşı dökmek dışında hiçbir tepki veremiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çınar Ağacı
ChickLitYağmur bastırdığında çıktığım yolda gördüm ben o büyük Çınar Ağacını. Kim bilirdi ki o gün o ağacı bir başka gözler görecek ve benim hayatıma dokunacaktı o gözlerin ateşi. Sevgisiyle, üzüntüsüyle, anılarımla, unuttuklarımla dokunacaktı ve küle dönme...