- Kırılmayan Bağlar -
Bazen kulaklarımızın duyduklarımıza sağır olmasını isterdik. Bir çift cümle, birkaç kelime ayrıldığı dudaklardan bize ulaşırken kalbimizde yangınlar başlatır ve her bir kelimeye esir ederdi. Gözlerimizden akan yaşlar yanan ateşe attığımız her su damlasının bize geri dönüşüydü belki ve bütün bunları fark ettiğinizde bazı sözlerin açtığı yaraların kapatılmasının kolay olmadığını fark ediyordunuz. Hiç tanımadığınız bir ses, yabancısı olduğunuz birkaç kelime bile bu etkiyi bırakabiliyordu ve bu insanı tedirginliğin kol gezdiği zihniniz ile baş başa bırakıyordu. Bu yüzden kulaklarınız duyduklarınıza sağır olsun istiyordunuz çünkü biliyordunuz ki o yangın başlarsa kaç kova döktüğünüzün hiç önemi kalmazdı. Her bir damla ya buharlaşıp uçacaktır ya da acımasız gözyaşlarıyla size geri dönecektir.
Egemen'in gözlerimi derin bir endişe ile izlediği süre zarfında ben üstümdeki şoku hala atlatamamıştım. Yabancısı olduğum bir kişi, hiç tanımadığım sözleri vardı karşımda ve bana benliğimle sesleniyordu. Çisem Arslan demişti. Cümlelerinin yanı sıra bu iki kelime, iki isim benim hakkımda neler bildiğini ölesiye merak etmeme sebep oluyordu. Cemre Haldun tehlikeli miydi sorusu birkaç aydır kafamda dönüp dolaşıyordu fakat o her hareketiyle bana tehlikeli olduğunu göstermek adına her şeyi yapıyordu. Görmezden gelmeme izin vermiyor ve tehlikesini her uzvumda hissetmemi istiyordu.
"Çisem..." Aramızdaki derin sessizliği bozan Egemen'in çatallanan sesi olmuştu. Duyduğu kelimeler ona da fazla gelmişti ve benim gibi sindirmeye çalışıyordu. Gözlerinde gördüğüm yeni tanıştığı belki de bir arkadaş olarak gördüğü kadının dudaklarından kopan birkaç kelimenin onda bıraktığı şaşkınlıktı.
"Egemen, bu kadın ne yapmaya çalışıyor?" Endişeli sesim sessiz gecede yayıldığında Egemen sıkıntı ile yüzünü sıvazladı ve kafasını bilmediğini belli edercesine salladı. "Bilmiyorum Çisem. Fakat yakınımızda olmaması gereken bir kişi olduğunu belli etti." Egemen'in sıkıntılı nefesi soğuk hava yüzünden bir buhar oluşturmuş ve havaya karışmıştı.
"Kim olduğumu biliyor. Çisem Kayan değilde Çisem Arslan olduğumu biliyor. Nasıl biliyor, neden biliyor? Anlamıyorum ben." Kafam allak bullak olmuştu. Cemre'nin söyledikleri kafamda uğultularla dönüp duruyordu ve ben onları susturamıyordum. Etrafıma sardığı tel örgüler beni sıkıyordu ve bir an için nefessiz kaldığımı hissettim. Bu yüzden derin bir nefes aldım ve avuçlarımı yüzüme kapatarak düşünmeye çalıştım. Cemre'nin kim olduğunu, kim olabileceğini ve neden hayatımı mahvetmek istediğini düşünüyordum. Hiçbirine zihnimin verecek bir cevabı yoktu ve bu her geçen saniye nefes alışverişlerimin zorlaşmasına sebep oluyordu.
Bu sırada Egemen'in ellerinin belime dolandığını hissettim. Beni yavaşça kendine çekip sarıldığında itiraz etmeden kollarımı bedenine sardım. Yüzüm göğsüne gömülmüş bir şekilde sakinleşmeye çalışıyordum. Neyse ki Egemen'in varlığı sakinleşmemi sağlıyordu. Dokunuşları kasılan her noktamı gevşetiyordu ve zihnimi daraltan her sorun yavaşça kayboluyordu. Bu hisleri bana saniyeler geçtikte aşıladığında benimde kollarım ona daha sıkı sarılıyordu. Burnumu göğsüne sürtüp kokusunu derince içime çektiğimde aklımdaki son çukurda kayboldu. Birkaç sözcük ile açılan bütün çukurlar kapandı ve bu bir çift elin bedenimi sarmasıyla gerçekleşen bir mucizeydi. Hayatımın mucizeleri sayabileceğim sınırlı insanlar vardı ve Egemen bunlardan biriydi. Hayatımın mutlu anlarını ona borçluydum ve eğer Cemre onları elimden almak istiyorsa önce yıkması gereken güvenim ve sevgimle karşılaşırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çınar Ağacı
ChickLitYağmur bastırdığında çıktığım yolda gördüm ben o büyük Çınar Ağacını. Kim bilirdi ki o gün o ağacı bir başka gözler görecek ve benim hayatıma dokunacaktı o gözlerin ateşi. Sevgisiyle, üzüntüsüyle, anılarımla, unuttuklarımla dokunacaktı ve küle dönme...