- Rahatsız Edici Yolculuk -
Çiçek ile birbirimize o bakışımızdan sonra hocamız masanın üstünde ki kağıtları alarak bize ödevin ne olduğunu açıklamaya başladı.
"Çocuklar biliyorsunuz ki her yıl, her dönem bir şehri araştırmaya çıkıyoruz. Orayı geziyoruz metin yazarlarımız orası hakkında metinlerini yazıyorlar, fotoğraf çekmesini bilen arkadaşlarımız güzel fotoğraflar çekerek dergimize katkıda bulunuyorlar. Tahmin ettiğiniz üzere bu dönem de aynı şey olacak. Fakat bu dönem bir değişiklik yapmaya karar verdik." Hocamız cümlenin devamını getirmeden tekrar nefes alıp verdi ve,
"Bu dönem tek bir sınıfla dergiyi oluşturmak yerine iki sınıfla oluşturacağız." Bu demek oluyorduki o sınıflardan biri bizdik.
"Diğer sınıfı söylemeden önce şunu söylemeliyim. Bu dönem araştırma yapmak için bildiğiniz gibi Nevşehir'e gidiyoruz. Bu şehiri seçmemizin nedeni gerçeken çok güzel bir şehrimiz olması ve bu da demek oluyor ki dergimiz için bir sürü fotoğraf." Edebiyat hocası son sözlerini söylemeden gözleri sınıfın üzerinde dolandı.
"Nevşehir'e gideceğiniz sınıf ise maalesef ki sayısal sınıfı." Edebiyat hocası bunu söylerken sesi gerçekten çok kötü çıkmıştı. Çünkü oda bu yolculuğun hiç iyi bir fikir olmadığını biliyordu. Sınıf ise bugün olan olaylardan sonra duruma çok sinirlenmişti. Buna Bora, Berk ve Çiçek de dahildi. Yalan söyleyemezdim bu duruma bende sinirlenmiştim. Çünkü bütün okul bu iki sınıfın kavgalı olduğunu bilirken bu hocalar ne yapmak istiyordu anlamıyordum.
Akşam eve geldiğimde ise Bade'yi görmeyi hiç beklemiyordum. Bana da okuldan çıktıktan sonra çok sıkılmış, bu yüzden kafa dağıtmak için de bizim eve geldiğini söylemişti. Haberleri ona hemen vermek istemiyordum çünkü katliam çıkmasından korkuyordum. Alıştıra alıştıra söylemek en iyisiydi. Bu yüzden bu konuşmayı akşam yemeğinden sonraya erteledim. Akşam yemeğinde bütün ev halkıyla birlikte Bade de bizimle olacaktı.
"Ee kızlar okul nasıl gidiyor? Tatilden sonra alışabildiniz mi?" Bu soruyu Cerrah Amca, ben ve Bade'ye sormuştu.
"Valla ben tatilde de okulların açılması için gün saydığımdan alışma gibi bir durum olmadı." Bade de soruya karşılık bu cevabı vermişti. Ben ise daha heyecanlı bir ses ile,
"Ben bu okula düşündüğümden daha çabuk alıştım." dedim. Söylediğim şeye gülümsemeden edememiştim.
"İyi bir okul olsa gerek." dedi Seyran Teyze. İç sesim ise bunun tam tersini söylüyordu.
"Hemencecik alışmamın sebebi okul değil aslında. Daha çok öğrenciler etkiledi bu durumu. Hepsi çok sıcak kanlı ve kendi aralarında oluşturdukları bazı şeyleri değişik bulmam etkiledi." Bu sözlerimin üzerine herkesin yüzünde bir tebessüm oluştu.
Akşam yemeğini yedikten sonra Seyran Teyzelerle sofrayı topladık. Ve sonra Bade ile odama çıktık. Böylece artık konuşmayı yapmam gerektiğini anlamıştım. Bu yüzden derin bir nefes almayı ihmal etmeyip konuşmaya başladım.
"Günışığım... Bugün okulda yeni bir şey öğrendim. Büyük bir ihtimalle sende biliyorsundur." diyerek tatlı tatlı başladım konuşmama.
"Neymiş o ayışığım?" Bade'nin sorduğu sorunun tatlılığı ile yüzüme daha büyük bir gülümseme kondurdum ve,
"Okulda her dönem bir dergi çıkartılıyormuş. Bu dönemde çıkartılacakmış. Araştırma yapmak için de bizi görselliğin bol olduğu bir yere götürüyorlarmış fakat bu dönem bir değişiklik yapmışlar. Bir sınıf değil iki sınıf birden götüreceklermiş. Birinci sınıf biz ikinci sınıfta şey..." derken bile içimde büyük fırtınalar Kopmaya başlamıştı. Ben bunu Bade'ye nasıl söyleyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çınar Ağacı
Literatura FemininaYağmur bastırdığında çıktığım yolda gördüm ben o büyük Çınar Ağacını. Kim bilirdi ki o gün o ağacı bir başka gözler görecek ve benim hayatıma dokunacaktı o gözlerin ateşi. Sevgisiyle, üzüntüsüyle, anılarımla, unuttuklarımla dokunacaktı ve küle dönme...