- Sürpriz Yolculuk -
Biraz tereddütün ardında eğilip zarfı elime aldım. Üzerinde hiçbir şey yazmıyordu. Bü yüzden zarfı yırttım ve içerisindeki kağıdı çıkartıp okumaya başladım. "Sevgiler Küçük Hanım. Şu anda benim Egemen Akbulut olduğumu düşünüp gözlerini deviriyorsun. Ama yanlış cevap. Hani şu kaç gündür aklına gelmeyen psikolojik sorunları olduğunu düşündüğün takipçin varya onun patronunun ta kendisiyim. Sana mesajlı bir şiir felan da gönderebilirdim ama pek tarzım değil. Çünkü benim istediğimi direk söyler ve direk alırım. Senden ne istediğimize gelecek olursak aslında planlarım dahilinde sen yoktun ama duymaman gereken şeyleri duyduğun için bir cezayı hak ettiğini düşünüyorum. Sana daha sonra tekrar yazarım. O zamana kadar beklemede kal."
Bu demek oluyordu ki beni takip eden adamın bir sebebi vardı. Hatta şu anda bile beni gözetliyor olabilirdi. Anlık bir refleksle arkamı dönüp odanın balkonuna çıktım. Görünürde hiçbir gariplik yoktu. Veya garip bir kişi.
Balkondan çıkıp yatağıma uzandım. Neyi düşüneceğimi bilemiyordum. Bir yandan Egemen, bir yandan kardeşimin olduğunu öğrenmem -her en kadar bundan emin olmasamda- bir yandan yaklaşan sınavlar, ve beni bir adamın takip etmesi ve bunu aileme söylememem.
Sıkıntıyla yataktan kalktım ve gardıropa doğru ilerledim. İçinden okul kıyafetlerimi çıkartıp üstüme geçirdim. Daha sonra makyaj masasının önüne geçip saçlarımı birkaç kez taradım ve yandan örüp bıraktım. Daha sonra çantamı alıp aşağıya indim. Kahvaltı sofrası daha hazırlanmamıştı. Saate baktığımda erken geldiğimi görmüş oldum. Çantamı fotmantoya bırakıp mutfağa gittim. Çay suyu koyup ardından dolaptan işime yarayacak şeyleri çıkarttım. Aham şaham bir sofra hazırlayamazdım ama kafamı dağıtmaya iyi gelebilirdi.
Yarım saat sonra sofra hazırdı kahvaltılıklar dışında yumurta ve hazır börekler ve içecek olarak çay vardı. Her zamanki gibi her şeyin bulunduğu bir kahvaltı değildi çünkü öyle bir kahvaltı hazırlamam mümkün değildi. Zaten şimdiden bir bardak kırılmış ve iki kez elimi kesmiştim.
Yukarıdan konuşarak gelen Seyran Teyze ve Cerrah Amca sofrayı görünce şaşırdılar. Onlar sofranın hazır olmadığını düşünüyorlardı çünkü genelde Seyran Teyze ve Şengül Abla sofrayı beraber hazırlarlardı.
Seyran Teyze yanıma geldi ve eliyle çenemi tutup iki yana çevirip şöyle bir baktı. Cerrah Amcada yerine otururken bana döndü ve
"Çişem. Kızım hayırdır." Dedi.
"Hakikaten kızım sen niye hazırladın sofrayı?" Diye sordu Seyran Teyze.
"Bir şey olduğu yok bugün erken kalkmıştım o yüzden ben hazırladım kahvaltıyı. Çok istediğiniz bir kahvaltı olamamış olabilir. O zaman sizde kendinize göre bir kahvaltı hazırlayın benim elimden gelen bu." Dedim sinirle.
"Kızım biz kötü olmuş demedik ki sadece senin hazırlamana şaşırdık. Yoksa çok iyi yapmışsın." Dedi Seyran Teyze belimi sıvazlayarak.
"E hadi o zaman yemeğimizi yiyelim. Kurt gibi açım." Dedi Cerrah Amca ve çatalını eline alıp böreklereden birine sapladı. Bizde oturup kahvaltımızı yaptık.
<><><>
Lale hoca sınav kağıtlarımızı dağıtmış sınavı başlatmıştı. Türkçe sınavındaydık ve sorulara baktığımda hepsi çok zormuş gibi gözüküyordu. Elime kalemimi alıp ismimi yazdım ve soruları çözmeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çınar Ağacı
Chick-LitYağmur bastırdığında çıktığım yolda gördüm ben o büyük Çınar Ağacını. Kim bilirdi ki o gün o ağacı bir başka gözler görecek ve benim hayatıma dokunacaktı o gözlerin ateşi. Sevgisiyle, üzüntüsüyle, anılarımla, unuttuklarımla dokunacaktı ve küle dönme...