Bölüm 30: Mavi Buhar

9.9K 523 37
                                    

***

Soundtrack: Mark Isham - The Hunstman

***

Alacakaranlığın koyu mavisinin içinde ağaçların arasında bakışları, yüzü, davranışları ruhu sert olan bir adam yürüyor eli kınındaki kılıcın sapını tutuyordu. Adımları sessiz ve hızlı gözleri dört dönerek etrafı izliyorken kulakları ormanı, ilerde bir yerlerden gelen derenin sesini ve bunun dışında kalan sessizliği dinliyordu.


Sonunda bir şeyi duymuş olacak ki kılıcını yılların tecrübesiyle sessiz bir şekilde çekerken sağ tarafa doğru yürümeye başladı. Dakikalarca yürümüş ve sonunda bir çalıyı iterek beliren açıklığa bakmışken sırıtarak sürüsünden ayrı düşmüş tek başına otları eşeleyen geyiğe baktı.


Geyik kendisinden başka birinin varlığını hissetmiyor çünkü adam yıllardır bu konuda o kadar tecrübelidir ki geyik başka bir varlığı anca adam sessiz adımlarını kendisine yönlendirip onun üzerine atıldığında fark etti.


Lakin bu geç fark edişi onun sonu olmuş ve gözlerinde panik beliremeden canı gitmişti. Adam gururla geyiği sırtlamış etrafına bakınırken açıklıktan tekrar ormana girmiş, dikkatli ve sessiz bir şekilde yoluna ilerlemeye başladı.

***

Genç bir kız artık evleri olmuş mağarada dört dönüyor gidişinin ardından saatler geçen hayat arkadaşını, yoldaşını bekliyor ama ondan bir ses yokken kendi kendini yiyordu. Çıtırdayan ateşe bakmış kora dönmeye başlayan birkaç parçayı görmüşken birkaç tahta parçasını alarak ateşe attı ve ateşin tekrardan canlanmasını izlemeye başladı.

"Birileri umutsuzluğa düşmüş gibi."

"Alastor."


Genç kız yerinden hızla kalkarak üstü başı geyiğin kanına bulanmış Alastor'ın üzerine atlamış "Çok korktum," dedi ona sıkıca sarılarak.

"Bu kadar endişelenmene gerek yok Hila," dedi Alastor ve onun yüzünü avuçları arasına alıp alnından öptü. "Ne olur bu kadar endişelenme."

"Nasıl endişelenmeyim?" dedi Hila ona yaslanırken. "Buralarda devriyeler arttı. Yakalanmandan, yakalanmaktan korkuyorum."

"Yakalanmayacağız," dedi Alastor yumuşacık bir sesle. "Sana söz veriyorum. "


Hila onun güven veren bakışlarıyla, sözleriyle başını sallarken Alastor eğilerek onun dudaklarına öpücük kondurdu. Sanki bu öpücükle saatlerdir süren avının yorgunluğu bir anda yok olmuş onu iyice kendine çekerken Hila kollarını onun boynuna doladı.

***

Alastor karanlık olan gökyüzü daha da kararmadan geyiği yüzmüş, temizlemiş ve parçalamış, daha sonra parçaları eşit oranlarda bölüştürüp depolarına koyduğunda geri dönerek mağaraya girdi ve ilerleyerek yaşadıkları yere geçerken Hila onun önüne geçerek durdurdu.

"İlk önce temizlenmelisin," dedi Hila onun leş gibi olan üzerini göstererek.


Alastor gözlerini devirmiş mağaranın diğer kesimine giderek banyo kısmına geçti. Kıyafetlerini çıkardıktan sonra kenara attı ve duvarın dibine çekilerek vanayı çevirdiğinde yarım günlük uzaklıkta olan sıcak su kaynağından büyük uğraşlar sonucu çektiği su sıcacık bir şekilde üzerinden akmaya başladı.

Galaxy of Torn : ALFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin